Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adalet Var mı?

05 Nisan 2015 Pazar

Sevgili,
Olayı daha önce de yazmıştım. Bir gün Avusturyalı bir dostuma takılmıştım.
 
- Ne garipsiniz, sizde Deniz Bakanlığı var. Ama deniziniz yok.
- Ne var yani diye yanıtladı, dostum. Sizde de Adalet Bakanlığı var.
 Devam etmedi, anladığımı anlamıştı, zaten bunu da anlamak için arif değil, anlamamak için eşek olmak lazımdı.
Burada izninle bir şey soracağım:
- Hiç adaleti gördün mü ya da “işte adalet bu!” dediğin bir olay anımsıyor musun? Ben ne zaman yaşasın adalet haykırışı duysam, hele şu Balyoz davasından sonra, hüzünleniyorum.
Özellikle Balyoz davasında birçok açık gerçeğin nihayet anlaşılmış olmasını adaletin tecellisinden çok, geçmişin işbirlikçilerinin şimdi birbirlerine düşmüş olmalarından kaynaklandığını görmemek mümkün mü?
Şahsen kendi için de başkaları için de, adalet talebinde bulunmuş biri olarak, sana yukarıda sorduğum soruya da olumlu bir yanıt veremeyeceğim için üzgünüm.
Doğrusu yazıya attığım başlığı bile biraz iyimser buluyorum.
Baksana Çetin Yetkin son kitabında soru falan sormadan haykırıyor:
-Adalet hiç var olmadı.

***

“Adalet hiç var olmadı” diyen Çetin Yetkin olunca, bu söz daha da önem kazanıyor.
Çünkü Prof. Dr. Çetin Yetkin yalnızca yirmiden fazla eseri olan, temelinde hukuk ve felsefe eğitimi yatan yetkin bir yazar değil, aynı zamanda, bir zamanların iz bırakmış bir gazetecisi ve de kendi alanında değerli eserlere imza atmış, özgün görüşleri, ciddi titiz incelemeleriyle kendinden söz ettirecek yapıtlar üretmiş bir akademisyen.
Ama konumuzla ilgili olarak hepsinden de daha önemlisi, Çetin Yetkin’in savcılık yapmış bir hukuk adamı olması.
Kısacası Çetin Yetkin, hukuku bencileyin kitaplardan değil, yaşamdan, uygulamadan öğrenip özümsemiş biri.
Bir Savcının Not Defterinden adını verdiği ve savcılık yıllarında yaşadıklarını kaleme aldığı, mutlaka okunması gereken kitaplar arasında olan eseri, Çetin Yetkin’in aynı zamanda adaletin de peşinde olduğunu gösteren olaylar açısından da zengin.
Bir savcının adaletin peşinde olmasında şaşacak bir yön görülmemesi gerekir aslında. Ama ne yazık ki, hayatın gerçeği her zaman öyle değil, masumiyet karinesinden de yararlanma durumunda olan sanığın lehine olan delilleri arayıp bulma yükümlülüğü altında olan savcılar her zaman bunu yapmazlar.

***

Ama adaletin peşinde olan nice savcı, nice yiğit hukuk adamı da var. Bunların bir bölümünü gördüm, tanıdım.
Peki de adalet yoksa eğer, adaletin peşinde olmanın ne anlamı kalıyor?
Çetin Yetkin’in kitabını bu sorunun da yanıtını arayarak hemen okuyacağım.
Kitap, Yunan ve Roma’dan başlayarak Hıristiyanlık ve adalet konularına değindikten sonra İslamiyet ve adalet bölümüne geçip ardından Batı’da adalet kavramına değiniyor. Bu arada Türk düşünür ve hukukçularına göre, adalet bölümü de var. Ardından Marksizm ve adalet bölümü geliyor, onu da özel mülkiyet ve adalet izliyor. Sosyal adalet ve adalet kavramlarının incelendiği bölümü etiği ile estetiği ile yepyeni bir çığır açan küreselleşme ile adalet kavramları takip ediyor ve kitap hukuk ve adalet bölümünün ardından son notlarla sonuçlanıyor.
Bilim adamı bir savcının adalete çeşitli açılardan bakışı kuşkusuz çok ilginç, üzerinde ciddi olarak durup düşünülmesi gereken bir konu.
Her şeyin ötesinde çığlık çığlığa adaleti arayan nice şeyler yaşamış savcı bir hukuk adamının yolculuğu başlı başına ilginç bir olay.
Sevgili, sana da herkese de bu özgün ve yetkin yazarın son derece ilginç kitabını salık veririm.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları