Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

35. Madde Yalanı

29 Haziran 2013 Cumartesi

Olay, İstanbul’un Asya yakasındaki bir vakıf üniversitesinde geçiyor.
Üniversitenin öğretim kadrosu, öğrencileri, öğrenci yakınları, mezuniyet töreni için amfitiyatroda toplanmışlar.
Kurumun 3. sınıf öğrencilerinden biri törenin sunuculuğunu yaparken şöyle başlıyor:
- Önce gönderilen kutlama mesajlarını okuyorum.
Ve, o üniversitenin bir ara fahri doktora verdiği Başbakan
Tayyip Erdoğan’ın mesajı ile başlıyor.
Bir anda, bütün öğrenciler, öğrenci yakınları bir ağızdan haykırıyorlar:
- Yuuuuhhh!
Profesörlerden biri de kaptırmış kendini, genç öğrenim üyelerinden biri uyarıyor:
- Hocam kameralarla tespit ediliyoruz.
Ortalık yatıştıktan sonra sunucu öğrenci, bir anons daha yapyor:
- Diğer mesajlara geçeceğim ama lütfen sakin olun! Ben 3. sınıftayım, mezuniyetime daha var. Allah aşkına başımı yakmayın!
Olay, kısa zamanda duyuluyor ve hemen önlem alınıyor:
Üniversitelerin mezuniyet törenleri, erteleme yaftası altında iptal ediliyor:
Bahçeşehir Üniversitesi’den bir genç, perşembe günü bana telefon ediyor:
- Hocam bizim tören erteleniyor, diye iptal edildi. Söylenen gerekçeye inanmıyoruz.
Ardından da ekliyor:
- Aman hocam ne olur adımı yazmayın!

\n

***

\n

Yukarıdaki satırlar, 2013 Türkiyesi’nden üniversite manzaraları.
Gezi Parkı ve İstanbul ile Ankara sokak manzaraları ise herkesin gözü önünde oldu.
Bu arada, gözlerden uzakta, Terör ile Mücadele Şubesi’nde Bezmi Âlem Valide Sultan Camii’nin müezzini
Fuat Yıldırım, altı saat süreyle sorguya çekiliyor. Bütün amaç camide içki içildiğini gördüğünü söylemesi, yürekli ve dürüst din görevlisi, sürülmeyi göze alarak direniyor:
- Müslümanım yalan söyleyemem, içki içildiğini görmedim.
Başbakan ve
Egemen Bağış aynı teraneyi yineliyorlar:
- Camide içki içtiler.
Belli ki, Gezi’de başlayan, dört bir yana sıçrayan demokrasi ve özgürlük çağrılarını duymamakta kararlı iktidar.
Bütün bunlar olur, bir yandan
“çözüm süreci” çıkmaza doğru yönelirken birden bir haber “Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinin değiştirilmesi için hükümet TBMM’ye tasarı sunuyor.”
Ne oluyor diye sorsanız yanıt hazır:
- Askeri vesayeti tasfiye ediyoruz.
Oysa herkes görüyor, herkes duyuyor, herkes biliyor ki, parkları meydanları, sokakları dolduranlar, askeri vesayetten değil, sivil vesayetten yakınıyorlar.
Neden?
Yanıtı basit:
- Çünkü şu anda askeri değil, ondan da beter bir sivil vesayet var da ondan.

\n

***

\n

Şu anda insanları inletmekte askeri mahkemelere rahmet okutan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri askeri değil sivil vesayetin kurumları.
12 Eylül 2010 referandumuyla getirilen yeni HSYK askeri değil, sivil bir kurum ki, yargı bağımsızlığını 12 Eylül’ün askeri döneminden daha fazla çiğnemekte.
Türkiye’yi hapishanelerinde dünyada en fazla gazeteci bulunduran ülkesi haline getiren askeri rejim değil,
“sivil!” Tayyip Erdoğan iktidarı.
Bir önlem olan tutukluluk kurumunu yıllar süren infaz aracına çeviren askeri değil, sivil darbe rejimi.
Bedava eğitim isteyenleri içeri atan, Grup Yorum konserlerine toplu bilet alanları terör örgütü üyesi olarak sunan, TSK İç Hizmet Yasası 35. maddesi gereğince yönetime el koymuş askeri rejim değil, sivil Tayyip Erdoğan iktidarı.
Ve nihayet,
“Ben Müslüman adamım yalan söyleyemem” diyen mümin kişiye “Söyle inat etme söyle! ‘İçki içiyorlardı’ de!” diye baskı yapan, askeri cunta rejimi değil, sivil diktadır.
İşte bu yüzden, üniversitelerdeki toplantılarda adı duyulur duyulmaz bir ağızdan yuhalanan kişi
Kenan Evren değil, Tayyip Erdoğan’dır.
Ama halka müjde veriliyor:
- Askeri vesayeti tasfiyede yeni adım, TSK İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesi kalkıyor,
O yalan, bu yalan, biraz da bununla oyalan!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları