İsrail’e Peşrev Çekmek Gülen ile Güreş Tutmak

25 Temmuz 2014 Cuma

Asrın lideri ya, asırlarca unutulmayacak işlere imza atmaya kararlı.
Şimdi de sıra hırsızları tutan polisleri hırsız diye tutmaya geldi.
“Gülenci” diye Emniyet kadrolarını hallaç pamuğu gibi atıyor.
Ellerini kelepçeleyip hırsızdan uğursuzdan (PKK’den) boşalanboşalacak cezaevlerine tıkmaya çalışıyor.
Sanki o polis müdürlerinin, Emniyet yetkililerinin tayin terfi kararlarının altında Recep Tayyip Erdoğan imzası değil de Fethullah Gülen imzası var.
Neredeyse 12 yıl boyunca onunla koalisyon yap.
Sonra da sözde bir “dershane çatışması” ile koalisyonu boz ve ölümcül bir güreşe tutuş!
Ortalığa saçılan para kasaları, para sayma makineleri, ayakkabı kutuları ve dört sayın bakan!!
Güreşin sonucunu halkımızdan çok Obama ve şimdi de İsrail merakla izliyor!
Sonucu, “iki taraf için de hayırlı olsun!” diyemeyeceğimiz bir güreş bu.
Tek dileğimiz iki tarafın birbirlerini sakatlaması ve ebediyyen kenara çekilmeleri olabilir.

Karaoğlan’ın zekâtı
Kendine yakın görmediği herkes düşman.
Ölü - diri ayırmıyor.
Hatır, vefa, saygı, adap-edep hak getire...
Dursuz duraksız saldırıya devam!
İsmet İnönü üzerinden, Atatürk ile örtülü hesaplaşmasını sürdürüyor.
Gelmiş geçmiş, en etkili, en yetkili, en eğilmez, en bükülmez, en dobra, en kahraman o!
“Asrın Lideri”, “Asrın Ayıbı” olacağına aldırmıyor.
Bu kez diline Bülent Ecevit’i doluyor.
“Bir soykırım lafı etti. İsrail’den 4 kez özür diledi!” diyor.
Yani..
Demek istiyor ki..
“Ben sabah akşam ‘soykırım’ diyorum. Özür falan da dilemiyorum!”
Bunun, sadece acı değil, acınası bir itiraf olduğunun belli ki farkında değil.
Acınası itiraf...
“Çünkü kendisini artık kimse ciddiye almıyor!”
Hele İsrail hiç almıyor.
Bir avuç gencin bindiği, yardım taşıyan bir yolcu vapuruna savaş uçaklarıyla, jetlerle saldırılıp 10 vatandaşı vahşice öldürülen ve bunun için “özür” değil, “para pazarlığı”na oturan, bir yandan da gizlice siyasi ticari işbirliğini sürdüren bir ülke başbakanını kim, niye ciddiye alsın ki?
Kendini temize çıkarma çaresizliğine bakar mısınız?
Yakın tarihimizin en ilkeli, en dürüst, “ulusalcı” anlamında en kahraman liderine “Özür diledi -o korkaktı- ben cesurum!” demeye çabalıyor.
Bir avuç iyi niyetli genci, “gaza getirmek” bir şehir hattı vapuruna doldurup gözü kara bir ülke donanmasının üstüne göndermek cesaret değildir.
Cesaret, yıllar boyu vahşete maruz kalan soydaşlarını kurtarmak ve korumak üzere büyük devletlerin tepkisini de göze alarak silahlı kuvvetlerini bir başka ülkenin topraklarına çıkartabilmektir.
Böyle bir emri verebilmektir.
Cesaret, başbakan iken bile iki üç koruma polisiyle halkın arasında dolaşabilmektir.
Bu halk Ecevit’i “Karaoğlan” diye bağrına bastı.
Tayyip Bey’in sipariş sıfatlarının hepsi reklam panolarından besleme medyanın manşetlerinden silinip gidecek.
Ondan geriye millet hafızasına bir tek sıfat kalacak:
“Dolar destesi sıfırlayan Bilal’in babası...”

***

Ecevit, İsrail’in azgınlığına, NATO üyeliğine, ABD tepkisine falan aldırmadan Filistin Kurtuluş Örgütü’ne Ankara’da resmi temsilcilik açma hakkı tanıyan ve bunu Batı’da ilk gerçekleştiren devlet adamı.
Bülent Ecevit kim, Tayyip Erdoğan kim.
Bırakın cesaretini, Ecevit dürüstlüğünün sadakasını-zekâtını verse, Tayyip Bey’in çevresinde ahlaken yamuk yumuk bir kişi bile kalmaz!
Şimdi de kalkmış, Ecevit’in aziz hatırası üzerinden İsrail’e el enselerpeşrevler çekiyor.
Hadi oradan yalancı pehlivan!

Tane
Tayyip Bey: “İngiliz Başbakanı kalktı, ölen 15 tane İsrail askeri için özür diledi. Peki 600 tane Filistinli için ne yapıyorsun?” demiş! İnsan için, asker için, hele şehit için “tane” denmez. Tane kavun, karpuz ve olsa olsa “kelle” için kullanılır. Cama nutuk yazan danışmanlarını da mı kendine benzetti acaba?

AL GAZI - VER GAZI...  
Milleti edecek niyazi!

***

Dünkü Zaman’da Ali Bulaç anımsattı.
İktidar Sözcüsü Hüseyin Çelik, 14 Haziran 2010 günkü söyleşisinde şöyle demiş:
“Başbakan Erdoğan, İsrail karşıtı konuşmaları ile milletin gazını alıyor!”
İyi mi?
Erdoğan, gözünü Cumhurbaşkanlığı’na yani “Başkomutanlığa” dikince gaz almaktan vazgeçti..
Şimdi de “gaz vermeye” geçti.
İsrail’e neredeyse savaş ilan edecek.
Onu ciddiye alacak binlerce işsiz güçsüz var.
Hepsi de Çankaya Yokuşu’ndaki İsrail Büyükelçiliği’ne saldırmaya hazır...
Bu yüzden yüzlerce polis kaldırımları ablukaya almış günlerdir TOMA’larla nöbet bekliyor.
Sayın Başbakan için söylenecek tek söz...
Yine kendi sözü:
Artistlik!” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Rastlantı 27 Ekim 2024
Tek şer 2 hayır 20 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları