Demirel’in Müzesi Bir ‘Nefsi Müdafaa’dır

28 Ekim 2014 Salı

Bu bir “1 elin nesi var 2 elin sesi var!” fotoğrafıdır. Kardeşi Şevket Bey olmasa, Demirel’in “Cumnhuriyeti ve Nefsi Müdafaa Müzesi” gerçekleşmeyecekti.

“Cumhurbaşkanları kuş değildir. Binaenaleyh ve haddi zatında her kuşun eti de yenmez. Yenmediği için de biz 6 kere gitmişiz 7 kere gelmişizdir.”
Demirel hesap adamıdır.
Karikatürleri bile rakama dayanır:
Soruyor:
“679 nedir?”
Bilen çıkmıyor..
Kimilerinin aklına Çankaya Köşkü’nün rakımı geliyor. Ama değil.
Yanıtı kendisi veriyor:
“6 kere giden, 7 kere gelen, 9. cumhurbaşkanı!”
O anda..
Bin dolayındaki davetlinin aklından bir tek dua geçiyor:
“Allah sana uzun ömürler, zihnin kadar sağlam sıhhat - afiyet versin!”

Kalkınma kiminle nikâhlı?
“Demokrasi ve Kalkınma Müzesi”, Demirel’den çok Cumhuriyetin 50 yılının görsel belgesel öyküsünü sergiliyor.
Müze biraz da siyasetçilerin ve gazetecilerin kişisel tarihlerinin müzesi...
10 bin klasörde korunan 6 milyon belgenin ve gazete kupürü ile 6 bin kasetlik ses ve görüntünün içinde on binler, yüz binler, milyonlarla birlikte gazetecilerin haberleri, röportajları, ses ve görüntüleri var.
Yirmi bir yıl öncesi... TRT’nin tam borazan olmadığı günler.
Yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı ile bir soruyanıt programındayız.
Sınırlayıcı sorulardan pek hazzetmediğini biliyoruz. Zira siyasetçi olarak daha sonraki yıllarda en önemli öğüdünü de öğrenmiştik: “Karşı taraf her soruyu sorar. Onun vazifesi o. Ama sual ne olursa olsun, sen kendi cevabını vermeye bak!”
O programda soruyorum:
“Efendim, sonunda bütün devlet adamları birkaç söz veya sıfatla anılırlar. Siz nasıl hatırlanmak istersiniz?”
Kızıyor mu yoksa öyle gibi mi yapıyor belli değil.
“Kardeşim, beni bir tek söze - cümleye sığdıramazsınız!”
Diye kestirip atıyor.

***

Önceki gün doğduğu köyde gerçekleşen muhteşem “siyasetçi - bürokrat - gazeteci - vatandaş” katılımlı müze açılışı festivalinde de gördük ki...
Kendisi kendini iki sözcüğe sığdırmış:
“Demirel - Demokrasi ve Kalkınma Müzesi”.
Demirel’in iki sözcüğe indirgenmesini müzenin fikir babası - yaratıcısı, kardeşi Şevket Demirel açıklıyor:
“Bu müze demokrasi ile kalkınmanın nikâhlı olduğunu ortaya koyuyor!”
AKP iktidarı ise aksi görüşte:
Onlar da “adalet ile kalkınmanın nikâhlı olduğunu” söylüyor.
Bu görüş de elbet saygıdeğer.
Keşke adaleti, kalkınma ile nikâhlayabilselerdi..
Ama sonuçlarına bakılırsa AKP adaletinin adalet..
Kalkınmasının da kalkınma olmadığı..
İktidarları 13. yılına girerken gün gibi ortaya çıktı.
Şevket Bey’in sözünü ettiği “nikâh” bunlar için “imam nikâhı”...
“Partici adalet” ile “rantiyeci kalkınma”nın imam nikâhı!

***

Demirel’in, bu müze ile yaptığı da bir tür “nefsi müdafaa”dır!
“Kalkınmayı, demokrasiyi -hem de ileri cinsten olanınıben başlattım!” diyenlere karşı bir nefsi müdafaa!..
Demirel, 90 yıllık Cumhuriyette yapılanları ve bunun üstüne kendi bina ettiklerini anlatıyor...
Daha doğrusu “tarihi kendisinden başlatmak isteyenlerin” gözüne sokmak istiyor.

Demirel Hasreti - Sevgisi
Şevket Bey, sonuçta Demirel’in kardeşi.
İmalı tek söz etmese de mesajını kullanmadığı sözcüklerle de verebiliyor.
Ya da dinleyenlere öyle geliyor.
Belli ki sözün başında tedbirini alıyor ya da insana öyle geliyor:
“Biliyorum, diyor, buraya Demirel’e olan hasretinizi ve sevginizi gidermeye geldiniz!”
Böyle bir söz kimin için söylense biraz abartı, biraz vehim sayılabilir.
Ama Süleyman Bey için “cuk” oturuyor.
Herkesin gönlünde o boş hayal. Hatta kimileri telaffuz ediyor bile..
“Ah Baba, keşke 15 -20 yıl genç olsaydın!”

***

Şevket Bey düzgün, açık seçik konuşuyor:
“Bu hiçbir siyasi amacı olmayan bir açılıştır. Ülke tarihinde bir ilk olacaktır!
Gerçekten de böyle bir müze de ve böyle bir açılış da 91 yıllık Cumhuriyette bir ilktir.”
(İlk olmak pek hüner değil. Tayyip Bey de bir “ilk”! Ama onunki 90 yıllık Cumhuriyette yapılanları inkâr etme, daha da beteri o kötü alışkanlıkla ‘sıfırlamaya yönelik’ bir ilk! Bu köşede, olmaz olsun böyle bir ilk demek de belki bir ilk... Öyleyse diyelim gitsin!)

Anti-TOKİ Önlem
Herkesin çılgın projesi kendine.
Demirel’inkini de kardeşinden duyuyoruz:
“Amacımız İslamköy’ü toptan müze yapmak!”
Doğduğu köyü korumak bir tür içgüdü.
Belli ki, iki kardeş köylerini “TOKİ’nin günün birinde gerçekleşebilecek tasallutundan korumak” istiyor.
Çünkü İslamköy, adı yüzünden değil bağnaz bir Hıristiyana, IŞİD’ciden beter bir ateiste bile şirin gelebilecek bir köy.
Keşke bugünün iktidar sahipleri için de ülkenin birlik ve bütünlüğünü korumak temel bir içgüdü olsa.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Rastlantı 27 Ekim 2024
Tek şer 2 hayır 20 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları