Adnan Binyazar

Her can için...

14 Temmuz 2023 Cuma

Haber “Her can için” başlığını taşıyor. Ardından şu tümce geliyor: “Zübeyde Hanım Parkı’nın kedileri yeni evlerine kavuştu.” 

Haberi ayrıntısıyla okuyanların, içlerinden, “Darısı depremde zarar görenlerin başına!” dediklerini duyuyorum...

Cadde ortalarında kedi köpek ölüleriyle, kıyıda köşede aç susuz dolaşan hayvanlarla karşılaştığımda depremin toprağa gömdüğü evlerindeki düzenden, uydurma yapılara tıkılınca acılar içinde kıvranan kadınlar, boynu bükük çocuklar diziliyor gözümün önüne.

ÇAĞRIŞIMLAR

Kediyle köpek insana öyle yakındır ki kedi hemen renk vermese de köpek birini görür görmez, sevinçten ne yapacağını şaşırır. Kedi ise genellikle bir kenara çekilir, önüne bir iki lokma atmanız için gözünü gözünüze diker.

Bilmem ondan mıdır, yolda gezdirilmeye çıkan köpekler beni görünce yanıma koşar, ayaklarımdan dizlerime doğru tırmanarak kucaklamamı bekler. Sevgimi belli etmek için başını okşadığımda soluk alışı birden değişir. 

Sokakta kedi yavrularının yalvarıcı sesini duyunca onu yanıma çağırırım. O anda çocukluğumun yoksulluk içinde geçtiği acılı günlerde okula giden çocukların ağızlarını şapırdatarak yedikleri çikolatanın kokusu ortalığı sarmış gibi olur.

O İYİ İNSANLAR 

Gazetedeki habere dönelim, can taşıyan her varlığın yaşama hakkı vardır. Kedilerin, köpeklerin, insana yaklaşmaları bir yana, ben börtü böceğin, tek dallı bitkilerin bile algısı olduğuna inanıyorum. 

İnsanla içli dışlı olan canlılar şu haberi okuyabilseydi sevinçten göklerde uçmaz mıydı?    

“Zübeyde Hanım Parkı’nın kedileri yeni evlerine kavuştu. Karşıyaka Belediyesi, hayvanseverlerin talebi üzerine, Zübeyde Hanım Parkı’nda yaşayan sokak kedileri için ahşap evlerin bulunduğu yeni bir barınma alanı oluşturdu.”

Şu açıklama yürekte duygu yeşertiyor:  

“Zübeyde Hanım Parkı’ndaki kediler ile gönüllü olarak ilgilenen hayvansever Şeyda Uzuner ilettiği sorun ve taleplere kısa sürede çözüm sağlayan Karşıyaka Belediyesi’ne teşekkür etti.”

KADINLARIMIZ... 

Yazı yoluyla da olsa kedilerle yakından ilgilenen hayvansever Şeyda Uzuner’in özverisiyle karşılaşınca Nâzım Hikmet’in şu dizeleri belleğimde sese dönüştü:

Ve kadınlar

bizim kadınlarımız: 

korkunç ve mübarek elleri

ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle

anamız, avradımız, yârimiz...

Bu dizeleri okuyunca kadını güvence altına alan yasaların çıkmasını önlemeye kalkanların ilkelliğini,   

Kadını çağdışı giysilerle çaput yığınına çevirip ona özgürlük kapısını kapayanların çağdışılığını,  

Kadınlarımızı bıçaklarla doğrayanların, mermilerle canından edenlerin insan yüreği taşımadıklarını,  

Onların, doğurganlıklarıyla insan varlığını sonsuz kılan anamız, avradımız, yârimiz kadını ortadan kaldırınca insanın kökünün kuruyacağını düşünecek yetenekten yoksun olduğunu anlarsınız...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Öğretmenden mektup 1 Kasım 2024
Okumaya geçiş 25 Ekim 2024
Katil yuvaları 18 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları