Ahmet Saltık

‘Erdoğan’ın çaresizliği’ tehdidi

07 Kasım 2024 Perşembe

Başbakan R.T. Erdoğan, bu görevini bırakmadan aday olduğu ve ilk kez halkoyuyla yapılan seçimde 12. cumhurbaşkanı oldu (10 Ağustos 2014). Anayasa m. 101. halkoylaması ile değiştirilerek (2007, 4779 s. yasa) süre beş yıla çekilmiş ancak 2. kez adaylık yolu açılmıştı. Öne alınan 24 Haziran 2018 seçiminde bir daha seçildi. 1982 Anayasası 2017’de 19. kez çok kapsamlı değişiklikler gördü (6771 s. yasa) ama m.101’e dokunulmadı. Anayasa değişikliği ve yeni anayasa yapımında sanırız üstümüze yok dünyada. 6201 s. Cumhurbaşkanı Seçim Yasası 19.01.2012’de yürürlüğe girmiş ve anayasa m.101’deki “cumhurbaşkanının en çok iki kez aday olabilmesi” kuralı aynen konmuştu. 

Ne var ki RTE ve yandaşları 2017 Anayasa değişiklikleri ile sistemin tümden değiştiğini ve öncesi dönemin sayılmayacağını öne sürdü. Oysa bir geçiş hükmü, geçici madde konmamıştı anayasaya 2017’de ve 1982 Anayasası “yeni bir anayasa olmaksızın” yürürlükteydi. Kaldı ki 2017 halkoylaması gerçekte “tam yasasızlık”la sakatlanarak YSK’nin, TBMM’nin yasama erkini zoralımıyla (gaspıyla) 298 s. yasada kayıtlı (m.101/3) mühürlü zarf-oy pusulası buyurucu (emredici) kuralını çiğnemesi nedeniyle yaklaşık 2.5 milyon mühürsüz oy pusulası geçerli sayılmış; darbe, Erdoğan’ın o akşam (16 Nisan 2017) “Atı alan Üsküdar’a geçti” oldubittisi ile Türkiye’ye dayatılmıştı. Gerçekte bu halkoylaması sonucu ve Erdoğan’ın 2. kez CB seçilmesi evrensel hukuk kurallarına göre tartışmasız olarak yok hükmündedir, hukuk dünyasında böylesi bir sonuç doğmamıştır! Saygın ve kıdemli hukukçu Prof. Sami Selçuk bu soruna ilişkin kitabında “Hukuk Dünyasında Doğmayan Halk Oylaması” (2018), tüm namuslu hukukçuları şu itirazı yükseltmeye çağırmıştı: “Her hukukçu, ‘2017 oylaması hukuk dünyasında doğmamıştır’ demek zorundadır.”

Açık bir sivil darbe ile RTE 3. kez CB adayı olmuş ve 28 Mayıs 2023’ten günümüze Saray rejimini, meşru olmayan biçimde “eylemli olarak dayatarak” sürdürmektedir. O gece ana muhalefet, YSK önünde meşru toplumsal protesto-direniş başlatmamış, gayrimeşru sonuç “de facto” kabul edilmiştir. Yetmemiş, Mayıs 2023 seçiminde “Mağdur olmayıp aday olsun, sandıkta yeneceğiz” siyasal kumarı oynanmış, yitirilmiştir. Bu kabul edilemez fahiş politik hatalar gerçekten masum siyasal seçimler midir, art alan epey karanlıktır!

2024 sonbaharında RTE ve ittifakını ateş basmış, “bir daha” sanrısı (hezeyanı) akılları kuşatmıştır. Oysa Erdoğan gerçekte çok “çaresiz” ve çok da güçsüzdür. “Bir daha” ve olanaklı ise “ölene dek sultanlık” Leviathan’ın kursağındadır! Thomas Hobbes mezarından kalkıp gelse RTE’ye yardım edesi değildir. Bu yakıcı çaresizlik, o ölçüde “yıkıcı” girişimlere yol vermektedir ne yazık ki. İktidar hırsı ve suçluluk algısı, sağduyu ve serinkanlılığı kör kuyulara atmıştır. Mart 2024 yerel seçimin ardından “ağır yaralı” iken ana muhalefet bu kez bir daha tarihsel hata ile “yumuşama-normalleşme” can simidini uzatarak adeta yaşam öpücüğü vermiştir RTE’ye. Derlenme hızlı olmuş ve sıra gene dişlerini göstermeye gelmiştir. Dış dünyaya verilen ve bedeli acımasızca ülkeye-halka ödetilen sözlerle (başta milyonlarca göçmene depo olma, Irak-Suriye’de üstlenilen BOP eşbaşkanlığı görevi, haraç-mezat özelleştirme ve anormal enflasyonla kaynak aktarımı) sağlanan “çok önemli” destek kaldıraç yapılmış, Türkiye kamuoyuna ve barışına açıkça “rest” çekilmiştir. Fotoğraf, 7 Haziran 2015 genel seçimi sonrası iktidar olamayan AKP=RTE’yi çağrıştırıyor. 45 gün boyunca koalisyon hükümeti kurulmasını engelleyen CB Erdoğan, seçimi yineletmiştir. Ancak 2015 Kasım’a dek her ne oldu ise birden bire güneydoğuda “hendek politikası” ateşlenmiş ve birkaç ay kan gövdeyi götürmüş, toplumsal psikoloji açıkça ve ne pahasına olursa olsun, “kanla terörize edilerek” algılar yönlendirilmiş ve yinelenen genel seçimde, insanlık dışı siyaset mühendisliği ile AKP oyları dokuz puan artırılarak yüzde 49’a ulaşmış, RTE gene iktidar kılınmıştır. Demokrasi gene feci biçimde ayaklar altındadır.

Bu kez AKP=RTE ve ittifakı daha güçsüz ancak daha gözü karadır, tüm gemileri yakmaya kararlıdırlar. Çağdışı Saray rejimi ayakta kalacak, ülkenin başkalaştırılarak yozlaştırılması sürdürülecek, iktidarın ekonomik rant talanı olanağı dibine dek kullanılacak, “rejim” en azından bir beş yıl daha pekiştirilecektir. AKP=RTE ve ittifakı ile A takımı yargılanmayı ve hesap verme riskini asla göze almayacatır. On milyonların katlanılmaz-sürdürülemez yoksullaştırılması, adaletin yıkılması, iç çatışma (hatta savaş!) riski bile göze alınmıştır. Halkın meşru eylemli direnişinin tırmanması, RTE için Allah’ın lütfu olacaktır; OHAL ilanı! Unutulmasın, OHAL CBK’leri AYM denetimi dışındadır. Bu cehennemden Kürt yurttaşlara da köfte-ekmek çıkmaz! Çünkü ipler Batı’nın elinde. Emperyalizmle işbirliğiyle özgürlük savaşı akıldışıdır, tarihte örneği yoktur, Kürt kardeşlerimize yakışmaz, onursuzdur. Ana muhalefet herkese bu yaman kurguyu açıklıkla anlatmalı, gerekirse önceki stratejik hatalar için özür dilemeli ve yeni savaşım hattı sil baştan örülmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları