Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tarafınızı netleştirin: Devrimci laik Cumhuriyet mi, siyasal İslam mı?

29 Ekim 2023 Pazar

27 Ekim Cuma günü öğleden sonra Üsküdar metrosu...

Yürüyen merdivenlerin kenarına çeşitli kitaplar bırakılmış. Birisi, “Bir İhtiyar Müslümanın Kızına Nasihatı ve Münacatı” adlı kitapçık. İç kapağında “Çamlıca Eğitim Kültür ve Sosyal Hizmetler Derneği’nin hediyesidir” yazıyor. Bu yıl bastırılmış. Yazarı ise, Işıkçılar Cemaati’nin tanınan isimlerinden emekli tümgeneral Hayri Aytepe.

Kitapçığın “iffet” başlığı altında şu satırlar var: (Alıntılardaki yazım hataları metnin yazarına ait.)

“İşte bunun içindir ki, genç kızın beş dakikasını bile kontrolsüz bırakmak asla caiz değildir. Ev içinde anne kontrolu, ev dışında baba kontrolu onları koruyucu melek gibi takib etmelidir. (...) Evlenmeden evvel, birçok kızların yaptığı gibi, flört yapmağa asla heves etme! Bu tecribe mutlak tehlükelidir.”

“Üçüncü çare, iffeti zedeliyecek her yerden uzaklaşmak yoludur. Mesela kız ve erkek toplulukları, onlarla beraber gezintiler, danslar, plaja gitmek, erkekle beraber sinemaya gitmek, içki içmek, ahlaksız ve za’if insanlarla arkadaşlık etmek vesaire gibi genç kız veya kadını başdan çıkarma yollarının her çeşidinden uzak durmak, tehlükeden uzaklaşmak demekdir.”

“Bir genç kızın giyinişi nasıl olmalı?” başlığı altında ise genç kızın fazla göze çarpmayacak tarzda giyinmesi gerektiği belirtildikten sonra şu ifadeler kullanılmış: 

“Erkeklere kendini beğendirmek için, kızın bazı uzv’larını, göğsünü veya bacaklarını teşhir etmesi düşük bir ahlakın belirtisidir. Bir kızın göğsünü mümkin mertebe belirsiz bir halde gösterecek tarzda giyinmesi, elbisesinin ve etekliğinin pileli olması, onun ciddi bir ev kızı olduğuna delil sayılır.”

“Topluluk içinde, yolda, bir kızın hareket tarzı nasıl olmalı” sorusu da yanıtlanarak “İyi ahlaklı ve normal bir kız, bir erkeğe dikkatle ve alaka ile bakmaz” denmiş!

KARŞIDEVRİM TOPYEKÛN KUŞATIYOR

Ben 29 Ekim dolayısıyla bayraklarla donatılan metroda bu kitapçığı incelerken trende aniden Atatürk’ün “En büyük bayramdır!” diyen sesi yayımlanarak bayram kutlandı. O anda yaşanan bu çelişki ancak karşıdevrim ile açıklanabilir!

Kitapçıkta yazanlar, Cumhuriyet Devrimi’nin hedeflediği kendi ayaklarının üzerinde duran, meslek sahibi, erkeklerle eşit haklara sahip olan ve onları koruyan güçlü bir kadın profilini tarif etmiyor; kadını ikinci sınıf olarak gören siyasal İslamcıların dikte ettiği, adeta robotlaştırılıp tüm duygularından arındırılmış, eve hapsedilmiş, tek amacı evlenip en az üç çocuk doğurmak olan, kendine güvensiz, korunmaya muhtaç bir insan profili çiziyor. 

Bu kitapları basıp ücretsiz dağıtan dernek, internet sitesinde temel değerleri arasında, “Anayasa ve kanunların belirlemiş olduğu ölçülere bağlı olmak. Kişi hak ve hürriyetlerine saygılı olmak” ifadelerine yer vermiş. Oysa kitapçıkta yazanlar, anayasadaki laik devlet ilkesine, Medeni Kanun’daki eşitlik ilkelerine aykırı! 

KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM

Artık Diyanet’in hutbesinde Atatürk anılmadı diye hayıflanmak yerine, siyasal İslamcılar onu zoraki bir şekilde ansalar bile bunun mide bulandırıcı bir ikiyüzlülük olduğunu açıkça söylemeliyiz.

Çünkü asıl mesele gericilerin Atatürk’ü anmaması değil, laik ve demokrat görünenlerin laik Cumhuriyet Devrimi’ne ihaneti!

Bu devrim yüz yıldır çeşitli kesimlerce sürekli hançerleniyor. Bunlar arasında kimler var? 

Bugünlerde medyada gösterişli reklamları yayımlanan sermaye kesimi var. 

İktidarın sağladığı olanaklar için yaşananlara tepkisiz kalan “aydın” görünümlü çıkarcılar var.

Emperyalizmin dayattığı politikalar Türkiye’de uygulansın diye pervane olan ikinci cumhuriyetçiler, dönek solcular var.

Kalemini para için satan “gazeteci” görünümlü tetikçiler ve “akademisyen” görünümlü paragözler var.

Hepsi şahsi maddi çıkarları için laik Cumhuriyeti sattılar!

Durum aynen Atatürk’ün Nutuk’ta yazdığı gibidir:

“Gelecek nesillerin Türkiye’de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilakis, Türkiye’nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakiki zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.” 

29 Ekim’in 100. yılında bunları yazıyorum. Çünkü ben laik devrimin cumhuriyetçi bir çocuğuyum ve diyorum ki artık tarafınızı netleştirin: Devrimci laik Cumhuriyet mi yoksa siyasal İslam mı?

Bunun ortası, arası, helalleşmesi yok!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları