Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gezi Direnişi’ni kirletemezsiniz!

27 Nisan 2022 Çarşamba

Gezi Davası’nda Osman Kavala’ya müebbet, yedi sanığa 18’er yıl hapis cezası verilmesinin hukuk ile ilgisi yoktur. Bu, en başından beri ideolojik bir davadır ve verilen karar da öyledir.

Geleceğimize ve doğamıza sahip çıkmak, haksızlığa ve zorbalığa karşı durmak için demokratik bir halk hareketi olan Gezi Direnişi’nde yer alan milyonlarca insandan biriyim. Hiçbir partiye ve oluşuma üye değilim. Sanıklardan hiçbiriyle tanışmıyorum ve aralarında ideolojik olarak uyuşmadığım insanlar var. 

Ancak önemli olan hukuk ve adalettir; bu davada adil yargılama kuralları uygulanmamıştır. 

Mahkeme heyetinin üç hâkiminden biri olan Kürşad Bektaş’ın karara koyduğu şerhte belirttiği gibi, kanuna aykırı dinleme kayıtlarının delil olarak sunulamayacağını…

Aksi kabul edilse bile bu kayıtları destekleyecek somut kanıtlar olmadığını…

Yeterli kanıt bulunmadığından tüm sanıkların salıverilmesi gerektiğini…

Ancak aralarında 2018’de AKP’den milletvekili aday adayı olan Murat Bircan’ın da yer aldığı üç kişilik heyetin, Bektaş’ın yerinde uyarılarını göz ardı ederek oyçokluğu ile karar aldığını…

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hak ihlali yapıldığına dair kararına karşın, bu dava aracılığıyla milyonlara gözdağı verilmek istendiğini…

Toplumsal tarihimizin en onurlu protestolarından birisi olan Gezi Direnişi’nin kirletilmek istendiğini biliyorum!

GEZİ’Yİ HEDEF GÖSTERENLER

Gezi Davası’nda yargılananlara yüklenen “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçu, Gezi Direnişi’ni bir “darbe teşebbüsü” olarak resmetmek içindir. Bundan sonra seçime doğru siyasetin çok sertleşeceğinin işaretidir bu.

Ne acıdır ki bugün Gezi Davası’nda verilen kararları eleştirenlerin bazıları, geçmişte bu yolun döşenmesine katkıda bulunanlardı.

2013’te Gezi Parkı eylemleri devam ederken “Durum terörize edilip, seçilmiş bir hükümeti düşürmek üzere kullanıldı” diyen AKP’lileri haklı bulanlar arasında o zaman BDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş da vardı.

“Gezi Parkı’nda ortaya konan demokratik talepler BDP’nin sahiplenebileceği, arkasında durabileceği demokratik taleplerdir. Bu yönüyle biz Gezi Direnişi’nin yanında olduk. Fakat ‘Bu şekilde hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz?’ Böyle bir arayış vardı. Bunu, hem sokaktaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Bu bir spekülasyon değil. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Bu yüzden de bir mesafe koyduk. Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız” demişti.

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ise “Bazı kesimler sandıkta yenişemedikleri iktidar partisini acaba farklı alanlarda nasıl devirebiliriz ne yapabiliriz anlayışı içinde oldu” diyerek Gezi’yi hedef göstermişti.

‘YETMEZ AMA EVET’TEN BUGÜNE…

Bu noktaya nasıl geldiğimizi unutmayın.

Önce “liberaller”, Gülen Cemaati ve AKP ile birlikte “Yetmez ama evet! (YAE)” diyerek adaleti siyasal İslama teslim ettiler…

Ardından cumhuriyetçi, Atatürkçü, laik aydınlara, bilim insanlarına, yazarlara, yargıya, orduya yönelik kumpaslar silsilesi başladı. 

İlhan Selçuk, 83 yaşındayken Fethullahçılar tarafından sabaha karşı evi basılıp 40 saat gözaltında tutulduğunda birileri sessiz kalmış ama o olacakları haber vermişti:

“Benim kaygım şu: Türkiye’de yargının ve ordunun içine de uzanan bir operasyonun hazırlığı yapılıyor.”

Türkiye’de son 20 yılda yaşananların, YAE utancının, Taraf denilen cemaatçi operasyon aparatının, kumpasların, 15 Temmuz darbe girişiminin, dönek solcuların ve emperyalizmin rolünün bir arada ne anlama geldiğini göremeyenler, Gezi Davası’nda olanları da anlamayacak… 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları