Yazgülü Aldoğan

Çocuklar kimsenin malı değil

13 Ocak 2022 Perşembe

Üstelik Enes çocuk da değildi. Reşit olmuş bir birey. Ama ailesi istediği için istemediği, tıp gibi zor bir bilim dalında okumak zorunda bırakıldı. Enes, üstelik de istemediği bir yaşam biçimine uyum sağlamaya zorlandı. Bir tarikat evinde, dini baskıyla. İslam dini, reform geçirmediği için, bütün kurallarıyla uygulandığı zaman günümüz yaşamında zorlayıcı. Hele şeriatı tam uyguladığın zaman Taliban rejimi çıkıyor ortaya! Türkiye laik bir ülke. Bireyler herhangi bir dinin kurallarına göre yaşamak zorunda değil. Anayasaya göre sadece yasalara uymak zorunda. Ancak yıllardır dini, siyasi çıkarları için kullanan iktidarların teşvikiyle tarikat ve cemaatler eğitimde, bürokraside örgütlendi, hatta eğitim neredeyse cemaatlere teslim edildi. Adım adım laiklik ilkesi tırpanlandı. Son 20 yıldır hedefini “kindar ve dindar nesil yaratmak” ve halkı dindar ve terörist diye ayrıştırıp kutuplaştırma siyasetiyle baskı rejimi uygulayarak menfaat sağlamak olarak belirlemiş bir iktidar var! Milli eğitim, oldu dini eğitim! İktidar din derslerini anaokullarına bile indirmeye hazırlanıyor. Sözde yüksekokul ve üniversiteler ülkenin her tarafına yayıldı ama bunları başka illerden seçmiş olan öğrenciler için yeterli yurt altyapısı özellikle yapılmadı. Öğrenciler, tarikat yurtlarına, cemaat evlerine mahkûm edildi.

BASKI, HAYATINA MAL OLDU

Enes, bir sembol olarak kalacak. Yaşamak zorunda olduğu dini baskıya dayanamadığı için mücadele edemedi, elinden tutacak kimseyi bulamadı. Aile baskısına karşı koyamadı. Devleti yanında bulamadı! Yaşamaktan vazgeçti. Enes elimizden kayıp giden bir genç insan. Babasının evlat acısı bile çekmeden, bilerek ve isteyerek baskı uyguladığı için kaybettiği oğlunun ardından sesini çıkarmadığı; şikâyet edilecek biri varsa kendisi çünkü! Bir erkek çocuğa bu yapılıyorsa bu aileler kız çocuklarına neler yapıyor? Sağda solda Katolik rahibeler gibi giydirilmiş, önüne bakarak yürüyen o kızların kaçı o yaşam biçimini kendi istediği için seçiyor? Ortaöğrenim kurumlarında başörtüsüne karşı çıktığımız için “laikçi teyzeler” olarak suçlandığımızda söylediğimiz buydu; bırakın kendileri karar versin, üniversitede istiyorsa örtsün! O zamana kadar örtünmezse sonra örtünmez, ağaç yaşken eğilir diye karşı çıkıyorlardı! Anadolu liseleri kapatılıp imam hatip lisesi yapıldı, çocuklar istemeden bu okullara gitmek zorunda kaldı. 15 Temmuz’dan ders alınmadı. “Siz sokağa çıkmadınız” suçlamasına en güzel yanıtı Cem Yılmaz verdi: “Aile içi tartışmaydı, karışmak istemedik!”

KATILIMCI ANAOKULU

CHP’li belediyelerin yaptığı en önemli işlerden biri, her mahallede bilimsel yöntemlerle eğitim yapan kreş ve anaokulu açmak. Okulöncesi eğitim çok önemli. Bunun bilimsel ilkelerle yapılması daha da önemli. Hafta başında İzmir’deydim. Bayraklı Belediyesi’nin açılışına hazırlandığı 200 öğrencilik Ayda Bebek Anaokulu’nu gezdim. Mükemmel bir altyapı, sınıfları, atölyeleri, dinlenme ve oyun odaları, tuvaletleri, yemekhanesi, her şey çocukların boyutlarına göre ve kaliteli. Ama en önemlisi ilkeleri: Çocuklar karar mekanizmalarına katılacak! Bir çember olayı var, bayıldım. Her sabah güne çember oluşturup sınıf meclisi toplantısıyla başlayacaklar. Tartışacaklar, isteklerini, eleştirileri, programa katkılarını sunacaklar. Özgür bireyler olarak yetişip karar verecekler! Ailelerin maddi durumlarına göre katkı payı verecekleri anaokulu modelinde eğitimciler, pedagoglar, yönetici her şey hazır, ruhsat için denetimi bekliyorlardı. Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, öğretmen. Eğitime verdiği önem, meslekten geliyor. Bayraklı Eğitim Merkezi projesi her mahalleye bir eğitim merkezi, 24 anaokulu çalışmalarını sürdürüyorlar. Ayda ve Elif bebeklerin ismi verilmiş olanlar hazır. Çevre dostu, barışçıl, paylaşımcı çocuklar yetişecek burada. Baskı yok, katılım var! Bayraklı Eğitim Modeli adını verdikleri bu eğitim, çocuğun ihtiyaçlarına göre yapılanmış. “BAHÇEM’de herkes hem öğretmen hem öğrencidir” diyorlar. Çocuklardan da öğrenmeye açıklar. Çocuklarımızı, gençlerimizi laik, eşitlikçi, katılımcı eğitimle kurtaracağız, tarikat, cemaat, merdiven altı Kuran kurslarında baskı ve şiddet görmekten, tecavüze uğramaktan, yanmaktan! Başlarına gelen felaketlerden sonra haklarının bile aranmamasından! Onlar ne bu dünyaya gelmeyi ne ailelerini ne bu coğrafyayı, ülkeyi seçtiler. Onlara dünyayı zehir etmeye kimsenin hakkı yok! Özgür ve kararlarını kendileri verecek bireyler olarak yetiştirme zorunluluğumuz var, o kadar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları