Turgay Fişekçi
Turgay Fişekçi turgay@fisekci.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

110 Yaşındaki Nâzım Hikmet Bize Ne Söyler?

18 Ocak 2012 Çarşamba
\n

\n

Dünyadan ve insandan umut kesmemeyi söyler. Nedensiz yere hapislere konup, bırakın yazdığı şiirleri, adının anılması bile yasaklanmışken dört duvar arasında, oradaki insanlarla, mektup arkadaşlarıyla, yaşayan bir dünyanın nasıl kurulabileceğini gösterir.

\n

Öyle bir dünyadır ki bu, sanki bir cezaevi hücresi değil, bütün dünyaya açık bir özgün üniversite kampusudur. Bir köşesinde Balaban resim yapmayı öğrenir, bir köşesinde Orhan Kemal Fransızca çalışır, bir köşesinde ortak ihtiyaçlar için iplikler bulunup kumaşlar dokunur, bir köşesinde çağın en büyük yapıtlarından Memleketimden İnsan Manzaralarıyazılır, bir köşesinde mektuplarla çocukluktan gençliğe geçmekte olan Memet Fuat yetiştirilir, bir köşesinde yeryüzünde bulunabilecek en vefalı sevgili Pirayeye benzersiz lirik şiirler yazılır, bir köşesinde duvara asılı bir harita üzerinden İkinci Dünya Savaşının gelişimi izlenir, Fransada kurşuna dizilen Gabriel Peri için üzülünür, Aragonun Mutlu Aşk Yokturu okunur, Tolstoyun Savaş ve Barışı Türkçeye çevrilir, oyunlar, senaryolar yazılır.

\n

Dünyadan memleketinden insandan / umudun kesik değil diye / atılırsan içeriye / yatarsan on yıl on beş yıl / daha da yatacağından başkaorayı kendine benzetebilirsin. Çünkü bir devrimcinin olduğu her yerde devrim süreci ilerlemektedir.

\n

***

\n

Nâzım Hikmet bize, içinde bulunduğumuz koşullar ne olursa olsun, her durumda yalnızca gerçeği söylememiz gerektiğini hatırlatır. Yalansız bir dünyayı ancak dürüstlükle kurabileceğimizi gösterir.

\n

Komünizmin yasalarla yasaklandığı bir ülkede, düşüncelerini açıkça savunabilmesi, yargıçların karşısında Ben komünistimdiyerek kendini yüreklice ortaya koyması bu dürüst tutumun bir göstergesiyse, bir başkası da 1951de ülkesinden ayrılmak zorunda kaldığında gittiği Sovyetler Birliğinde o günün bürokratik sosyalist anlayışına karşı verdiği açıksözlü mücadeledir.

\n

Moskova Havaalanında kendisini karşılayan Yazarlar Birliği Başkanı Konstantin Simonov, ilk izlenimini şöyle yazar: Bu dünkü mahkûmun, buraya dinlenmek, ödüllendirilmek ya da yaralarını sardırmak için değil, yaşamaya, çalışmaya, tartışmaya, kavga etmeye geldiğini anlamamız için beş dakika geçmesi yetti.

\n

Gerçekten de Nâzım Hikmet, Yazarlar Birliğinde onuruna verilen bir yemekte, Moskovadaki ilk on gününde gittiği tiyatrolarda izlediği oyunları, dergilerde okuduğu şiirleri yerden yere vuran bir konuşma yapar. Gençliğinde hayranlık duyduğu ülkede, düzeni eleştiren bir yabancıdır artık.

\n

Ama Nâzım Hikmet, tıpkı hapishane hücresinde kurduğu evrensel üniversitesi gibi orada da tek başına çevresine doğruluk ve cesaret yayan bir odak oluverir. Yalnızca sanatçı onurunu, özgür düşünce ve yaratıyı savunmakla kalmaz; Bulgaristandaki Türklerin sorunlarının çözümü için öneriler sunan, Azerbaycanlıların anadillerini özgürce konuşabilmeleri için girişimlerde bulunan, Sibiryaya sürgüne gönderilmiş arkadaşlarını oradan kurtarmak için çalışan da odur.

\n

Resmi bakışın benimseyemediği Picassoyu savunmak, Pasternaka değerini vermek, Meyerholdun saygınlığını geri kazanması için çalışmak, unutulmaya yüz tutmuş Mayakovskiyi, Yesenini hatırlatmak da yine ona düşer.

\n

***

\n

110 yaşındaki Nâzım Hikmet, bize güncel olayların dar kalıplarından çıkabilmeyi, yaşadığımız çağa, insanın binlerce yıldır sürüp gelen insani olana kavuşma haklı mücadelesi penceresinden bakabilmeyi öğretti.

\n

Günler içindeki tortularıyla birlikte gelir geçer, kalıcı olan insanlık ve değerleridir...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları