Elini kolunu sallayarak öbekler halinde yurda giriş yapmayı sürdürüyorlar...

Yanlarında kadın yok, çocuk yok... Suriye’den gelen göç gibi değil, Afganistan’dan gelenler genç erkekler...

Dün Melih Aşık köşesinde yazmış: “Bu insanların Afganistan’da ABD için savaşan paralı askerler oldukları iddia ediliyor...”

“Niçin geldiniz? Nereye gidiyorsunuz? Nasıl geçineceksiniz? Nerede kalacaksınız? Ne yapacaksınız?” diye soran yok!

Hiçbir ülke vatandaşlarının yaşam alanlarının bu kadar açık işgaline seyirci kalmaz!

*

Türkiye ile Türk halkı ile hiçbir zeminde aidiyet bağı olmayan bu insanların “hayatta kalmak için” örgütleneceklerine, bazılarının suç işleyeceğine şüphe yok...

“Demografik bir dinamit”, saatli bomba gibi Afganlı, Suriyeli ve ne olduğu belli olmayan birtakım örgütlü yapılar ülkenin dört bir yanına dağıldı... 

Mahalleler, sahiller, köyler... Daha şimdiden bu ülkenin asli unsurları, Türk vatandaşları, bazı mahallelerde akşam sokağa çıkarken endişe yaşıyor... 

Mesele popülizmle, hamaset ile çözülebilecek mesele değil...

Ulusal güvenlik sorunu!

Devlet aklı gerekli ama o aklı işletmesi gerekenler AB ile para pazarlığına takılmış!

MÜLTECİ DEĞİL, GÖÇMEN HİÇ DEĞİL...

Siyasetçisinden gazetecisine herkesin yaptığı bir yanlışı, bilge insan, Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Özbek’in ağzından düzelteyim... 

Suriye ya da Afganistan’dan gelenlere mülteci ya da göçmen deniliyor... Oysa ikisi de değil... Suriyeliler hukuken, geçici koruma statüsünde olan insanlar...

Türkiye “mülteci” tanımını Avrupa’dan gelenler için kabul etmiş... Yalnızca Avrupa’dan gelenlere mülteci deniliyor ve bazı haklara sahipler.... 

Göçmenler ise yurtdışından gelen, Türk kültürünü yaşatan, Türkiye ile gönül bağı, kültür bağı olan insanları tanımlıyor... Bulgaristan’dan gelen, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkelerden gelenlere “göçmen” diyoruz... Göçmenlerin Türk vatandaşı olması sorun yaratmıyor...

Suriye’den gelenlerin ise koruma gerekçesi ortadan kalktıktan sonra evlerine gönderilmeleri gerekiyor... Yani bu insanlara Türk vatandaşlığı verilmesi de hukuki değil...

Afganistan’dan gelenler ise hiçbir tanıma uymuyor. Geçici koruma statüsünde bile değiller. Hukuken, derhal sınır dışı edilmeleri gereken kaçak konumundalar... 

Hüseyin Özbek tehlikeye dikkat çekiyor; 

“Türkiye’nin ulus devlet yapısı, kuruluş denklemi Stratejik Göç Mühendisliği ile dinamitleniyor. Ülkemiz düzensiz göçle işgal ediliyor...” 

İRAN’DAN NASIL GEÇİYORLAR?

Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, yasadışı Afgan göçü ile ilgili “Eğer insanlar kaçmak zorundalarsa Avusturya, Almanya ya da İsveç’e gelmek yerine, Türkiye gibi komşu ülkelere gitmeleri daha doğru olur” dedi!

Sebastian, Türkiye’nin Afganistan’a komşu olduğunu sanıyor demek ki!

Afganistan’ın sınır komşusu İran... Bu kaçaklar binlerce kilometre yolu geçip İran sınırından Türkiye’ye giriyor... 

Benim gördüğüm ABD, bu insanları İran’a da garantiler vererek Türkiye’ye sokuyor...

Bu durumda ABD’nin kaçak Afganlar üzerinden bir Türkiye planı olmalı! 

AKP bu planın neresinde?

Kâbil Havaalanı’nın korumasını Türk askerine bırakıp Afgan gençleri Türkiye’ye dolduranlar, kime, neye hizmet ediyor?

YUNAN BAŞBAKANI BİLİYOR, TBMM BİLMİYOR...

Tek adam yönetimi, adı üzerinde, memlekette her konuda karar veriyor, uyguluyor...

Denetleyen, soruşturan yok...

Kurtuluş Savaşı’nda bile Mustafa Kemal’in hesap verdiği, izin aldığı, ikna etmek için günlerce konuştuğu Gazi Meclis devre dışı!

Erdoğan’ın bırakın iç meseleleri, dış politikada kimlere ne sözler verdiğini bilmiyoruz...

İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ile konuştum, “Erdoğan’ın Afganistan kararını Batılı haber ajansları, Batılı liderler üzerinden öğreniyoruz. Düşünün Yunan başbakanın bildiğini Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener bilmiyor...” diyor. 

Milyonlarca oy alarak Meclis’e giren ve orada grubu bulunan partilere / liderlere danışmak bir yana, bilgi dahi verilmiyor!

Memleket ağır bir yönetim, ucube yeni rejimin bunalımını yaşıyor...