Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Vicdansızlık (19.11.2016)

19 Kasım 2016 Cumartesi

CHP, hatta MHP’liler bile “vicdansızlık” dedikleri, sorumluluk taşıyan insan hakları, kadın örgütlenmelerinin hepsi birden ayağa kalktıkları için değil sadece... Sınır tanımaz boyutlarda Meclis’i yok sayan, KHK’lerle ülkeyi geçici değil, kalıcı olacak yasal düzenlemelerle de yönetmeye kalkışan, AKP iktidarları bile tam diyemiyoruz, liderlik otoriterliğinin dayatmasında icraatlarla yönetmeyi seçen iktidarları erkinin çocuk istismarını yeniden meşrulaştırma işlevli son yasa girişimi bardağı taşıran damla etkisi yaptı gibi...
En azından kırk yılda bir diğer partilerle uzlaşılmış bir metne, korsan sokulmuş önergenin olası sonuçlarının ürkütücü boyutları üzerinden önceki gece, dün kamuoyunda yoğun, sert tartışmalar yaşandı. Sorgulamasız uzmanlaşmış hukukçular, kurum temsilcileri, “Çocuk istismarının yeniden meşrulaştırılması, tecavüzcü suçluların tecavüz ettikleri çocuklarla evlenmeleri halinde hapisten kurtulmaları yolunun açılması...” sonucunda buluşuyorlar. AKP adına sorumlu bakan içinde yapılan savunmaların gerekçelerinde, özrün kabahatinden büyük olduğu sonuçlarının sayısız çıkarımı var. 18 yaştan küçük kız çocuklarının tecavüze uğradıkları yaşların 12’ye kadar inmiş olmasına bakılmaksızın, cezaevlerinde yatan tecavüzcüler sayısının 3-4 binleri bulduğu bilgilendirilmesine sığınılıyor. Sonra daha da vahim suçlar niteliğinde ailesi hangi baskılandırmalarla çocuk evliliğine rızalandırılmış olmasına bakılmaksızın devleti temsil eden valiler, kaymakamlar, komutanların takılar taktıkları düğünlerle evlendirilmiş kız çocukları gerçeğinden örnekler veriliyor.

***

Kız çocuğunun yaşlı tecavüzcüyle evlendirilmesi düğününe katılıp takı takan kamu görevlilerine, suçu meşrulaştırma eylemlerinin hesabı sorulacakken, tecavüz suçunu ortadan kaldıran kanıta dönüştüren siyasi erkin suçüstü yakalanma paniği ile yapılmış savunmalarında daha daha ne gerekçeler var... En utanılası olanı tecavüzcüsüyle evlendirilmiş kız çocuğunun yaşamını karabasana çeviren baskı ve şiddetin ürünü dayatmalar zincirinde artık birden fazla çocuk annesi olarak yasal bir evliliğe kavuşturulmuş, aile yaşamı meşrulaştırılmış, mağduriyeti giderilmiş olarak gösterilmesi olsa gerek.
Hükümet sözcüleri dünkü savunmalarında, cinsel suçlara karşı kadın hakları suvunucularının çok uzun yıllar verdikleri savaşımlar sonucunda çocuk evliliğini yasaklanması yasasını çıkaran parti oldukları tezine sığındılar. Nedense birden fazla yargı kararı ile 18 yaş altındaki çocuk evliliklerinde aile onayı varsa geriye doğru kapı açan yargı kararlarına karşı çıkarılması zorunlu yasadan hiç söz açmadılar. Medeni hukuk yerine kutsanan imam nikâhı ile çocuk yaşta zorla evlendirilen kız çocukları gerçeğinden hiç söz açmadılar. Çocukların zorla yaşlılarla evlendirilmesi çocuk haklarına aykırı tecavüz suçları niteliğinde olamaz mı? Hani ortaya çıkan boşluğu dolduracak yasa çalışması.
Korsan yerleştirdikleri yasa metninin hükümlerini nasılsa seçmenlerinin doğru okuyamayacaklarına sığındılar. Yasaya konulmuş korsan metindeki “Cinsel istismar suçundan mağdurla failin evlenmesi durumunda ceza infazının ertelenmesi...” yasa hükmünün anlamını sıradan bir vatandaş okusa anlamaz mı? Hapisten kurtulma yolunun bu kadar açık-seçik açılması halinde, hapisten çıkma uğruna tecavüze uğramış kız çocukları, aileleri, ömür boyu cezalandırma, hapis içeren; tecavüzcüsü ya da toplu tecavüzlerde içlerinden biriyle evliliklere zorlanmazlar mı?
Yıllarca verilen kadın hakları savaşımında, laik Cumhuriyet, devrimler sürecindeki sıçramalar sonrası, 1980’lerde dünya ile paralel ülkemizde verilen güçlü, örgütlü savaşımlarla gerçekten de işlevsel, anlamlı kimi yasal kazanımlar söz konusuydu. Nasıl oldu da 14 yıllık İktidarları sürecinin sonunda Türkiye, ürkütücü bir geriye püskürtülme sürecine çekildi. Kadına yönelik şiddet, tecavüz suçlarında dünyanın en dibe vurmuş ülkeleri sıralamasında başı çeker olduk. İktidarlarının yaşamın her alanında insan hakları, hukuk devleti düzeni, gelir dağılımı çarpıtılması, işsizlik, üretim, tarım ülkesinde tarımın çökertilmesi, terörün odaklandığı ülke konumuna düşürülmesi sonuçları yanında, en çok kadınların, kız çocuklarının yaşam hakkı kayıpları ile hesaplaşma noktasında. En çok kadınların hesap sormasından korkmalı...    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları