Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Vahdet, ümmet şuuru mu? Laik, demokratik Cumhuriyet bilinci mi?

31 Temmuz 2018 Salı

Galiba öncelikle ülkemizin, dünyanın parmakla gösterdiği ülke olmaya doğru hızla ilerlemekte olup olmadığı sorusuna gerçekçi yanıt vermemiz gerek. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, dünyada bir benzeri olmayan partili başkan, Tek Adam, Saray rejiminde, Erdoğan’ın damadı olmanın çok ötesinde, görev alanlarıyla uysa da uymasa da, gerek ulusal gerekse uluslararası örgütlenmelerin anahtar kurumlarında sağ kolu olarak yanı başında söz ve karar sahibi kılınmış olarak, siyaseten “Dünyanın parmakla gösterdiği ülke olmaya doğru hızla ilerliyoruz..” cümlesini kurması ne şaşırtıcı, ne de sürpriz.
Dün sabah Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşayan öğrencilere yönelik düzenlenen “Yazımda kardeşlik var” temalı yaz kampının, kapanış konuşmasında, Haliç Kongre Merkezi’nde, çok sayıda katılımlı öğrencilere seslenişinde, “Öyle bir Cumhurbaşkanı var ki” diye söze girdikten sonra, “Temeli ümmet şuuru” başlıklı saptamasıyla, gençlere öğütlerini şöyle sürdürmüş... “Bize yorgunluk yok, sıkıntıda yukarıya, rızıkta aşağıya bakacağız. Sıkılıp bunaldığımızda yukarıya bir bakıyorum, ülkemizin başında öyle bir cumhurbaşkanı var ki, yorulmak nedir bilmiyor. O kadar yorulduğu ve koşturduğu bir iklimde bize yorgunluk, uyku yok. Çıta o kadar yüksek ki daha çok çalışmamız gerekiyor... Türkiye’nin 16 yıllık, büyük ve güçlü Türkiye yolculuğunda; özellikle dünyanın umut ve ümit kapısı aradığı yeni iklimde bütün dünyanın parmakla gösterdiği ülke olmaya doğru hızla ilerliyoruz. Bunun temeli ve ruhu bu vahdetin, ümmet şuurundan geçiyor...”
Anlamlarını anlamaya yaşım tutsa da, başlığa aldığım sözcüklerin sözlük karşılıklarını sizlerle olduğu gibi paylaşmak gereğini duydum. Ümmet sözcüğü, Peygamberin yolunda yürümeye kendilerini adamış olanlar için geçerli. Vahdet, birlik, teklik bilincinin karşılığı olarak geçerli. Konuk olarak ağırlananların, kendilerine dönük beklentiler için bir itirazları da olmayabilir. Tamam da öncelikle “Türkiye’nin 16 yılık, büyük ve güçlü Türkiye yolculuğu” saptamasının doğruluk payı var mı?

***

Aksine ekonomik, sosyal, siyasal gelişmişlik verileriyle, hele de hak-hukuk devleti, demokrasinin işleyişi, insan hakları, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, devletin güçler ayrılığı ilkeleri ile yönetilmesi zorunluluğu, bağımsız Meclis, yasama işleyişleri.. üzerinden yaşamın hangi alanına bakılırsa bakılsın, gerçekler, üzerinde oyun oynanmamış istatistiksel verilerle, evrensel ölçekteki bilimsel saptamalar, raporlarla ortada olan gerçekler tam tersi çok olumsuz gidişin kanıtları değiller mi? Her gün yüzde doksan beşi güdümlü medya korosu, ağır haberlerdeki sansür yarışında dahi, sayısız ağır anayasal hak hukuk ihlallerini yok saymada başarısız sınav vermekten kurtulamıyorlar.
Büyükada’nın faytonlarında işkence gören atların öyküsünden söz açsak. Saray cephesinden hayvan haklarına duyarlılığın pazarlanması adına düzenlenmiş görüntülü haberlerinden, gerçekten atlara işkence yapmama iradesi mi, yoksa tam tersi icraatlar mı gündemde, öncelikle siz anlayabiliyor musunuz? Gencecik güzelim canlı yayın habercisi, çarpıcı görüntüler üzerinden dramın bir o yanını, bir bu yanını, kafa karıştıran çelişkileri içinde sunup dumakta.
Sahi siz halk çoğunluğu için yaşamsal önemde, İstanbul’daki ekmek zammın arapsaçı olmuş daha da çelişkili haberlerinin saatler süren yayınlarından bıkmadınız mı? Rusya’nın önerdiği et satmanın karşılığı, tavuk alma da zorunlu olacaksa, bizim çok övünülerek reklamı yapılan, tarımın kurtarıcılığı rolü verlimiş Pakdemirli oğul kardeşimiz, hayvancılığımızı nasıl ayakta tutacaklar?
Suriye barışı için, yapılacak Astana anlaşması çerçevesinde barış görüşmesinin bugün Soçi’de olacağını öğrendik. Haberlerin satır arasından Türkiye’nin PKK-PYD.. terör odaklı kendine dönük bölgeden tüm tehditler üzerinden tezlerinde kararlı, ısrarlı olacağını öğrendik. Ancak Amerika başta bölgedeki etkin tüm tarafların son dakika uzlaşmaları, buluşmaları üzerinden ayrıntılar yok gibiydi. 24 Temmuz tarihli, IŞİD’in Türkiye kolunun başkanı olduğu bildirilen Mehmet Göktaş’ın “Hizbullah” adlı yayın organlarından yaptığı açıklamada, Türkiye’ye dönük “Akıllı olun, dolara da, cemaatlere de müdahale etmeyin” tehdidinin bir anlamı olabilir mi? Geçen hafta içinde Nusra ile hareket eden IŞİD bağlantılı beyaz miğferlilerin Esad güçlerince bombalandıkları, ancak Ürdün sınırından geçişlerine de izin verilmediği haberi vardı. Amerika’da 24-26 Temmuz tarihli Washington toplantısında, 80 ülkeden 160 üzerinde devlet yetkilisi ile tarikat liderinin ortak buluşmalarından hangi kararlar çıktı?.. Vahdet, ümmetin, dindar-kindar gençliğin patentleri; hakiki, en hakiki, öz hakiki.. ırkçı, inanç kimliklerinin ipleri hangi ellerde?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları