Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Uluslararası düzen kökten değişirken...

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Amerikan medyasında Trump-Putin’in içeriği çok tartışmalı, bir o kadar sorgulamalı ikili baş başa görüşmeleri, Trump’ın yüzünün bilgisayar tekniği ile Putin’e dönüşmesi olarak simgelenmişken İKV İstanbul’da, uzman değerlendirmelerinin katkılarıyla, “ABD’nin küresel rolü, AB ile ilişkiler: Kriz mi, yeniden yapılanma mı” başlıklı bir toplantı düzenledi. Medya güdüleme gücünün tek sesli ağırlığında, ancak satır arası yer verilen ülkemiz için yaşamsal değerdeki dünya mimarisinin işleyişinin kökten değişimindeki haberlerin anlamlarının algılarımızın kapsama alanı dışında kaldıkları da ortada.
Köşe yazısı kalıplarına uymasa da kimi çok hızlı, sıcak gelişmelerin haberleri üzerinden, İKV Başkan Yardımcısı Prof. Haluk Kabaalioğlu’nun yönetiminde, Emekli Büyükelçi Bozkurt Aran, TEPAV Ticaret Merkezi direktörü Pınar Artıran, DTÖ Kürsüsü Prof. Nihat Ali Özcan, TEPAV Bölge Çalışmaları Program Danışmanı Aylin Ünver’in saptamalarından anlamlı satır başlarını sizlerle paylaşmak isterim..
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu açış konuşmasında, 1965 yılından bu yana izledikleri Türkiye’nin AB ilişkilerinde, öncelikle gümrük birliği ve vizeler sorunlarında olumlu yol alamayışımızın çarpıcı verilerinin altını çizdi. Vizelerin psikolojik bir bariyer olmanın ötesinde ağır maddi yüküne işaret ederek AB’nin toplam ticaretinde yüzde 1 Ukrayna, yüzde 0.1 Gürcistan’a seyahat hakkı vermişken yüzde 4.1 payı olan, 22 yılı aşkın süredir Gümrük Birliği’ne tabu olan, 13 yıldır müzakere sürecini sürdüren Türkiye’nin dışında tutulmasını eleştirdi. Amerika, AB ilişkilerimizi doğrudan etkileyen küresel ekonomideki değişim dönüşüm sürecinin yakından izlenmesi gereğinin altını çizdi. Küresel ekonomide liberalleşme yerine korumacılığı benimseyen Trump dönemi gelişmelerinde son hamle çelik vergileri üzerinden ticaret savaşlarının başlamış olmasını gündeme getirdi..
. Görüldüğü üzere uluslararası düzenin temel paradigmalarının yeniden tartışmaya açıldığı, küresel sistemde Amerikan hegemonyasının, kural koyuculuğunun zayıfladığı bir dönemden geçmekteyiz.
. Bu dönemde Trump’ın pek çok kez vergilerle tehdit ettiği Çin’in “Kuşak ve Yol” gibi projeleriyle atağa geçmesi, yeni dünya düzeninde bir nöbet değişimi olarak yorumlanmaktadır.
. NATO içindeki görüş ayrılıkları, ittifakın geleceğine ilişkin boru işaretlerini artırmaktadır.
. Trump’ın Almanya’ya yönelik eleştirileri, AB’yi bir ticari rakip olarak tanımlaması ilişkilerin geleceğine dair soru işaretlerine neden olmuştur. ABD’nin desteğini kaybeden bir AB, Çin ile yakınlaşma yoluna gider mi?

***

Sıcak gelişmeleri yakından izleyen uzman görüşlerinin kimi satır başlarına, oturumu yöneten Kabaalioğlu’nun “Trump’ın ne yapmak istediğini bilen var mı” sorusuna yanıt aranırken Trump’ın çıkışlarının çok da fantazi olmayabileceği saptamasıyla yanıt aranırken küreselleşme ile küreselleşme karşıtı gelişmelerin iç içe çarpıcı sonuçlarıyla yüz yüze kalındığının altı çiziliyor. Amerikan’ın belirleyiciliğinde iki dünya savaşları sonrası yaşanan süreçte, bir yandan çok hızlı gelişmeler yaşanırken 600 milyon insanın açlık çektiği bir sonuçla yüz yüze geliniyor. Anahtar bir diğer sorun orta sınıf olarak bilinen, işçi sınıfı içinde çalışanlar için yaşam koşullarında içinin boşaldığı gelişmeler gündemde.
. Dünya mimarisinin işleyişinde, küresel mimaride, ekonomik, siyasal, askeri zenginlikler, ağırlık, kontrol Amerikan ağırlığının belirleyiciliğinden, Çin, Rusya, Japonya, Hindistan, AB, ülkeler ağırlıkları, dengeler değişimine, yansımaları bölgeler ile ikili ülkeler ilişkileri, anlaşmalarına geçişlerin, çok hızlı bir zaman dilimi içinde, çelişkili bir o kadar çarpıcı sonuçlarıyla geleceği öngörebilmeyi zorlaştırıyor. Bir o kadar günlük çarpık güdülemelerle yaratılan çarpık algılamaların sadece insanlar için değil, tüm canlılar, dünyanın geleceği üzerinden çarpık algılatılabilmesine olanaklar yaratıyor.
. Yakın geçmişte Amerika’nın göreceli AB ile ittifak içinde tek kutuplu dünya adına etkin karar vericiliğinde gündeme girmiş öncelikler, tezler çok hızlı, farklı dönüşümlere kapı açmış bulunuyor. Küresel normlardaki değişim, ekonomik, siyasi, askeri zenginliklerde çok kısa süreçlerde, beklenmedik çok hızlı güç dağılımı gelişimini üretiyor. İnsan hakları, demokrasi kriterlerini zorlayan popülist milliyetçilik, sağ-sol partileri kimi algılarda birleştirirken geleceğe dönük askeri güç ile ekonomik-teknik güç çatışmalarında hiç de öngörülemeyen hızlı değişimleri dayatmış bulunuyor..
Özetle, Ortadoğu İslam dünyası, Afrika, Güney Amerika’daki halkların kırımlarının Amerikan emperyal çıkarlarına katkısı işlevsiz kalıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları