Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

TRT canlı yayınında eller çoğunluk havada

03 Şubat 2018 Cumartesi

Kuşkusuz dünün cuma günü olmasının payı da vardır. TRT Haber kanalında canlı yayınların Zeytindalı operasyonu ağırlıklı yapılmasının da.. Ancak ana haber yayın akışının toplam zaman dilimi, 24 saatinde yüzlerce kez “eller havada” sözcüğünün geçiyor olması, bir şehit cenaze töreni canlı yayını, bir Zeytindalı operasyonunda başarıya ulaşılması adına, bir Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, din adamlarının ağızlarından duaların esirgenmemesi, din üzerinden siyaset, propaganda da ipin ucunun kaçırılması değil de nedir?
Dikkatinizi çekmek isterim, dün yine içeriği çok kabarık bir torba yasa Meclis’e sunuldu. TRT’nin bir iki cümlelik haberinin içeriğinden bile söz konusu torba yasasının içinde yokun yok olduğu anlaşılıyor. Zaten içeriği üzerinden yakın günlerde tartışmaları da yapılıyordu. Ustalıklı siyasal tuzak sunumun cuma günü öğleden sonraki saatlere kaydırılmış olması. Bilindiği üzere CHP’nin hafta sonu elbet kendi iç siyasal yapılanması için de önemli, bir o kadar anlamlı 36. olağan kurultay çalışmaları var. Dört adayla girilen kurultay kuşkusuz demokratik açılım geleneğinin AKP’nin tersine tüketilmediğinin de kanıtı.
Yine kurultay yapılmadan delegelerin en çok parti yönetim kadrolarına girmek için yarışacaklarını, nerede ise delege toplam sayısına ulaşabilecek çoklu adaylığın gönüllerde yattığını, sonuç olarak keskin bir yarışın yaşanacağını da biliyoruz. Özetle CHP’liler tam kadro kendi siyasal yapılanmaları için bir dönemeç yarışın içindelerken Meclis gündemine, olağanüstü hal gündemi ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan çok yaşamsal kamu alanlarına dönük olarak bir dev torba yasasının daha getirilmesi, haksız, hukuksuz, tek adam rejimi, Saray dayatmalı siyasal kamu yönetimi alanlarına dönük el koyma, siyasal otoriterleşmenin çok geniş kapsamlı bir yeni operasyonu değil de ne?

***

TRT canlı yayındaki birkaç cümlelik haber içeriğinde, kimi kamu yönetimi güncel gereksinmelerinde yapıcı çözümler getirme amaçlarından söz edilse de, size inandırıcı gelebiliyor mu? Hangi alanlarda hangi kitlesel kamu çalışanları için hak gaspı, iş, ekmek kapılarının kapanması, hangi sayılarla saadet zinciri oluşumuyla uyumlu siyasal İslamcı çok haksız, hukuksuz kayırmaların, önlerinin açılacağını bilebiliyor muyuz?
Siz hiç dünyanın rejimi biçimsel bile olsa demokratik sayılabilecek ülkelerinin içinde, doktorların demokratik seçimleri sonucu görev yapan meslek örgütlerinden herhangi birinin, savaşa onay verebilecek bir açıklama yapabileceğini duydunuz mu? TTB sonuç olarak “savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklamasını yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyal kirli çıkarlar adına parçalanması tuzaklarına onay vermemek başka, kışkırtıcı bir savaş, inanç ayrımcılığı söylemleriyle siyaset yapılarak savaş çığırtkanlığı, tahrikçiliği, ayrımcılık duygularını beslemek çok başka. İnsanların yaşatılmasından sorumlu Sağlık Bakanı bile, AKP adına Cumhurbaşkanı da içlerinde, ağızlarını açanların, Türk Tabipleri Birliği yöneticilerinin savaşa karşı çıkışlarını “ihanet suçu” sayan açıklamaları ile de yetinilmedi.
Tak-şak ilişkisinde adaletsiz adalet adına kendilerine görev çıkaranların hareketiyle TTB yöneticileri gözaltına alınıverdiler. Yetmedi içlerinden en yüksel oyla seçilmiş, Cumhurbaşkanı tarafından rektörlüğü onaylanmayanın yerine rektör atanan kişinin icraatıyla görevden uzaklaştırma hukuksuz eylemleri gündeme girdi..
Aynı günün sıcak haberlerinden, en son Tekirdağ Çerkezköy’ünden zehire direnen köylerin kadınlarının toplanmalarına karşı polisiye operasyonlarından ülkemizin tarım alanları, yeşili, nefes alınmasına karşı katliamların ardı arkasından gelmediğinin binlerce örneğinin son sahnelerini izleyebilirsiniz. Tarım alanlarının vahşet boyutunda kirletilmesi, tarım üreticilerinin ayakta kalmasına izin vermeyen, açlığa işsizliğe iten politikaların travmatik sonuçları.. Köylerde tarım yaparak yaşama olanağının ortadan kalkması ile 16 yıllık İktidarları icraatları süreci sonrası akıl almaz katlarla eksilen üretim, tarım yapacak köylünün kalmaması.. Kentlerin beton, dev amip büyümelerinde yaşanan çarpık yoksullaşma, yoksunluk patlaması.. Birileri çok kızıyorlar ya.. Uyarılar vız gelmiş 6 bin Türk milyoner daha Türkiye’den kaçmış. Türkiye milyoner göçünde de dünyada üçüncü sıraya yükselmiş..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları