Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sorun, şeriatçılıktan güç alan diktatörlüklerde..

04 Ağustos 2020 Salı

Hangisi olduğu sonuç olarak çok da fark etmiyor.. Başka dinlere, inançlara, aynı din içinden başka mezheplerin yorumlarına dayandırılmış olanlarının bile, bölgesel yaygınlıkları ile bağlantılı olarak, aynı toprakları paylaşanlar için, tarihin değişik süreçleri üzerinden dayatılmış ağır bedellerinin ödenmesi ile bağlantılı, insanlık adına yaşatılmış acıların, akıtılan kanların sonu kolay kolay gelecek gibi de gözükmüyor..

Sömürgecilik çağları, ortaçağ karanlıkları tarihe gömülmüş gibi heveslere kapılmışken, günümüz dünyasında, sermaye birikimi ile teknolojinin giderek daha acımasız ölçeklerde daha az ülke ve şirketlerin ellerine geçmesi ile doğrudan bağlantılı, dünyanın kaynaklarının hor kullanılması ile de doğru orantılı olarak.. Günümüz de dünyasında bir küçücük virüse teslim olmuş dünyamızda günlük ölüm oranlarında rekordan rekora koşulmasında çözüm üretilememesinin çaresizliğinde..

Güncel gündemler üzerinden çözüm üretebilmenin çırpınışları, arayışlarında, sermaye, teknoloji, bilgi birikimleri ile çaresizliklerimizin birikimlerinin patlamasında, neyi, nasıl düzeltebileceğimiz, nereden başlamak zorunda olduğumuz sorularına doğru yanıtlar bulabilmek derdindeyiz ya..

***

Mesleki deformasyondan kaçış yok.. Televizyon o gecenin göreceli en işe yarayabilecek uzmanları, bilenleri ile en işlevsel güncel gündemlerin sorgulanacağı yayında, boğucu sıcaklık yaratmakta olduğuna da söylene söylene, kumandayı kapatmadan sızıp kalmışsınız.. Sonrasında artan nemin boğuntusu mu? Yoksa uyumayan beynin sizi en çok ilgilendirebilecek tartışmaların etkisiyle uykunuzu açmasından mı, bilinmez, kan-ter içinde fırlayıveriyorsunuz.. Kulağınız sertleşmiş tartışmalarda, soğuk suyla serinlemiş, biraz rahatlamış olarak bir iki saatliğine sürebilecek bir takılmaya kızamıyorsunuz..

Bana en akılcı gelen değerlendirmesinde gazeteci İsmail Saymaz, Diyanet İşleri Başkanı’nın onurlu istifası beklentisinin kaçınılmaz gerekçelerini sıralıyor. İş öyle elinde kılıçla, bal gibi de Mustafa Kemal’i kastettiği algısını doğurmuş bedduanın, siyasal yanlışlığı ile sınırlı bir durum değil. Kastım yoktu dönüşü, Mustafa Kemal’i tanımayı kabul etme özrü anlamına gelmediği gibi, tarikatların ne zamandır giderek artan dozlarda Diyanet içinde var olma savaşları gerçeği ortada.. Sayısız kanıtları kapatılacak gibi de değil. Tamam yetkili Bakan anlamlı, doğru sayılabilecek bir düzeltme yapmış. Ancak Saray’ın sözcüsünün açıklamaları da söylem olarak çok düzgün gibi gelse de siyasal İslamcı yaklaşımlar, önceliklerin gerçekliklerini onaylar gibi.

Hilafeti savunan Hizb ut-Tahrir en önde, şeriatçı, siyasal İslamcı çıkışların güncel havaya girmiş olmanın, “zamanı, yeridir” anlamında kampanyaları hız kazanmış..

***

Tamam Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge koşullarında, Tek adam rejiminin, Cumhur İttifakı’na dayalı yürüyüşünde çizilen genel çerçeve, özünde laik Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk devrimciliği üzerinden çizilmiş ülke sınırlarına sahip çıkılması adına açıklamalar, vurgulamalar ön planda. Ancak “gerçekten mi” sorularının, sorgulamalarının karşılığı çok tartışmalı. Çünkü çok çarpıcı gerçeklik, Meclis’in yok sayılmasının ötesinde, Millet cephesi, CHP içinde, Ak Parti kopuşları da içinde tüm siyasal ve toplumsal örgütlenmeler, hukuksal aygıtların, hak-hukuk-adalet düzeninin yoka sayılması..

Her gün bir yeni oldubitti ile bir yeni sürpriz ittifak ya da siyaset değişimleri ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Dilipak cephesi bir gün önce, Amerikan emperyal güçlerinin Ortadoğu halklarını kan akıtarak birbirlerine kırdırılması projesine karşı çıkmışken, bir gün sonra şeriat üzerinden, Sunni mezhepler için geçerli Sünni yorumlarla kılıçlı atağın militan savunucusu oluveriyor. Dün sabah örneğin bu kez Suriye’de Amerika’nın bir kez daha Suriye toprak bütünlüğünü de hedef alan, bölge petrol gelirlerini PKK-PYD örgütlerine teslim etmesine tanıklık ediveriyoruz. Türkiye’nin bel bağlanmış başarısı ilan edilmiş Libya atağının sonrası yine çelişkili sonlara itilivermiş..

En ürkütücüsü galiba Kürt-İslam, Türkİslam başlıklı sentezlerden yürüyenler olabilir mi? Hem ırkçılık hem de en fanatik şeriat yorumlarıyla, yüz bin yıllık geriye çekilişlere gebe..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları