Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Resmen AKP Başkanı, ya ‘Cumhurbaşkanı?’

23 Mayıs 2017 Salı

Referandum sonuçlarına ilişkin hukuksal tartışmalar, yargısal itiraz süreçlerinin noktalanmadığı, itiraz kapılarının tümünün kapanması halinde dahi, YSK’nin açık yasa hükmünü geçersiz sayması ile ortaya çıkan şaibe, hukuksuzluk, geçersiz oylara ilişkin, kamu vicdanındaki “çoğunluk hayırlar evetlere kaydırıldı” inancı, kamu vicdanında tarihe yazılacak..
Biz bugünün tablosunda, YSK’nin ilan ettiği seçim sonucu ile evetçilerin yüzde elli sınırını aştığı tek adam rejimini getirecek “cumhurbaşkanı” anayasa değişikliği metninin geçerliliği üzerinden gelişmelere bakalım..
Yürürlükteki anayasal, laik parlamenter cumhuriyet rejiimi hükümlerine göre seçilmiş, yeminini etmiş, resmen partisiz, tarafsız, herkesin cumhurbaşkanı, öyle istediği için, partisi de kucak açıp, hemen üyelik başvurusunu yapmasının ardından genel kurulunu toplayıp oybirliği ile genel başkan seçince ne olur? Başkanlık rejmine geçişin seçimine bu anayasa metnine göre daha iki yıl varken, resmen parti liderliği ile birlikte, ad benzerliği üzerinden resmen olamasa da, fiili durum olarak başkanlık rejiminin de yetkilerini kullanabilecek cumhurbaşkanı olabilir mi?

***

YSK’nin resmen geçerliliğini ilan ettiği referandum metnindeki anayasa değişikliği hükümlerine göre, üyelik başvurusu, genel kurul seçim sonuçlarına göre resmen AKP liderliği şapkasını taktığı doğru da.. Resmen geçerlilik kazanan başkanlık rejiminin adı yine “cumhurbaşkanı” olan başkanlık rejimi yetkilerini kullanabilmesi söz konusu değil.
Resmen parti lideri seçildiği genel kurulda, Başbakan ve Ak Partililerin coşkuyla alkışladıkları, bağırlarına bastıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan resmen yürürlükteki parlamenter rejim içinde seçilmiş Cumhurbaşkanı..
Türkçesi Başbakan, AKP Hükümeti, parti lideri Erdoğan’a resmen gönüllü teslim ettikleri yetkilerini, laik cumhuriyetin parlamenter rejimi işleyişi için de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teslim etmeye kalkışırlarsa ağır anayasal suç işlerler. Başbakan, Hükümete ait yürütme, icra yetkilerinden, Meclis yasama yetkilerinden ödün veremezler. Cumhurbaşkanı referandumdaki anayasa değişikliklerinin resmen onayı ile, başkanlık rejiminin tek adam yetkilerini kazanmış olmuyor. Sözün özü Ak Parti’nin liderlik karizması ile yeniden derlenip toparlanması adına yaşanan koşturmacanın, gönüllü tam yetkilerin teslimi, cumhurbaşkanlığı icraatlarına da kaydırılırsa, ağır hukuksal ihlallere, suç, sorunlara yol açabilir.
Cumhurbaşkanlığı’nın dokunulmazlık zırhı, yetkilerini kötü kullanan Hükümet, Meclis için ağır hesap verilmesi gereken sorunlar üretebilir..

***

Çok doğru tek adam rejiminin otoriterleşmede dünyadaki en uç yetkilerini toplamış
Başkanlık rejiminde; Cumhurbaşkanı’nın hem kamu hem de siyasi parti yönetim yetkilerini bir arada kullanılabilmesine kapı açan sorunlar öyle altından kalkılabilecek boyutlarda değil. İnsan hakları, hukuk devleti, demokrasi kaygılarından kopuk evetçiler cephesinin hafifletici gerekçelerine karşın, en otoriter başkanlık rejimlerinin sorunlarını katlayacak sonuçlarının çıkacağından hiç kuşkunuz olmasın.
Parti başkanlığının korunmasına izin veren düzenleme, kimi dünya, tarih örnekleri çarpıtılarak masum gösterilse de bizdeki duruma hiç uymuyor. Ak Parti, evetçiler cephesi, bizdeki parlamenter rejim içinde seçilmiş cumhurbaşkanının partisinden ayrılmasının zorlama olduğundan yola çıkıyorlar.
Anayasa değişikliği metnine de konan partisine dönebilme, istenirse resmen parti lideri seçilebilme hükmünü de böyle savunuyorlar. Başkanlık rejiminin seçimi yapılmadan öncesinde parti üyeliği, liderliği hakkının tanınmasını savunuyorlar.
Resmen parti liderliği hakkı tamam da, yürürlükteki anayasal, laik parlamenter rejimin hukuku içinde seçilmiş, tarafsız, herkesin Cumhurbaşkanı olma yeminine bağlı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, fiili dayatma olarak seçilmiş tek adam, hem devletin, hem de partisinin tek başı yetkilerinin Ak Parti’nin kendi kurtuluşu adına fiilen dayatılması tablosunda durum ne olacak?
Aynı tek adam rejiminin anayasa metninde bile bu kadarı yazılamamış. Parti başkanı kimliği ile seçilebilmeye başkanlık seçimlerinden öncesinde zaman verilmiş. Ama başkanlık seçimini düzenleyen, geçici 2. maddenin A) fıkrasında “Seçimin yapılacağı tarihe kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve Cumhurbaşkanı görevi devam eder” hükmü konulmuş.
Hayırcılar, Ak Parti’yi kurtarma önceliğiyle herkesin cumhurbaşkanı olma sorumluluğundan kaçan, tarafsızlığını yoka sayan Erdoğan için, “Artık bizim cumhurbaşkanımız değil” derken haksızlar mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları