Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Pazarlardan temiz hava alıp eli boş dönenler

22 Mart 2022 Salı

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyemiz İrfan Hüseyin Yıldız’ın, mesleği, uzmanlık alanı gereği haftada bir gün yayımlanan “İşin aslı” başlıklı geçen pazar günü 9. sayfamızda yayımlanan köşesindeki satırbaşı sıralamalarını sizlerle bir kez daha paylaşmak isterim: “Sermaye Türkiye’den çıkmaya devam ediyor, borç yükü ağırlaşıyor, ticaret açığı artışa geçti, cari açık büyüyor, bütçe açığı artıyor..”

Kaçınılmaz günlük haberlerin içinde, pazar yerlerini dolaşan habercilerimizin mikrofon uzattıkları, pazarlara bir şeyler alabilmek umudu ile çıkmış vatandaşlarımızın eli boş geri dönmek zorunda kalmalarını anlatan görüntülü söyleşilerinden çıkan ortak cümlelerin özetlerinden eşanlamlar çıkıyor; “Fiyatlar öylesine zamlanmış ki pahalılık karşısında hiçbir harcama yapmayı göze alamadan, pazardan temiz hava alıp eli boş döndüm..” benzeri tümceler kuruluyor.

Anlamlarını, nedenlerini pekiştirmek üzere birkaç taze bilgiyi paylaşmanın da yararı olabilir. Onların, ülkemize en yakın, paraları en değerli ülkeler olarak Avrupa para birimi ile bizdeki fiyatlar çok ucuza geliyor ya.. İşte size çok taze bir araştırmanın sonucu. Ukrayna üzerinden savaşın giderek sertleştiği günler içinde, Ukrayna ve Rusya’dan ithal ettiğimiz ürünler gelmez oldu ya.. Bizde bize göre bizi yokluğa mahkûm eden fiyat patlamaları yaşanıyor ya.. Sıcak savaştan sonra Avrupa ülkelerine ihracatımızda yiyecek de içinde, ön sıralarda, tüm ürünlerimizin ihracında yüzde 60 gibi uçuk bir oranda patlama yaşanmış..

Kirli çıkar ilişkilerinin tırmanışın yeni haberlerini yok sayamayacağımız gibi, gizli çıkar elde eden ortakların aldıkları haksız kazançların payları üzerinden yeni yeni verileri de yok sayamayız. Fabrikadan 290 liraya çıkan şeker piyasada nasıl 700 lira olabilir ya da çiğ süt bir kalemde nasıl yüzde 21 zam görebilir? Elbette bizdeki yoksunlaşma, yoksullaşma, çaresizliğimizin de en önde açıklaması değil mi? Vatandaşımız içinde bulunduğumuz bu duruma ilişkin, nokta konulan ortak yorumunda; “dünden kötü, yarından iyi” demeyi seçmiş.

***

Hafta sonu, kamuoyunun tepkisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğum gününde açılışına heveslenilmiş, kamuoyunun tepkisi karşısında Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne denk getirilmiş, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü kutlamaları, köprünün açılış tarihine denk getirilmiş olsa bile içtenlikten uzak, kerhen düzenlenmiş törenle sınırlı kaldı. Halkın katılımları ile gerçekleştirilmiş merkezleri saymıyorum, ilçe belediyelerinin törenleri bile çok daha coşkulu, içtenlikli geçmişti. Diyanet’in Atatürk’ü yok saymakta direnen; Çanakkale’nin, kahramanlığın, direnişin önderi olmasını içine sindiremeyen, 2002’li yıllardan bu yana sürdürdüğü bölge siyasetinin, sahte tarih anlatımlarının etkilerini tam bilemesek de payları olmalı.

“Kerhen” sözcüğünü kullanmış olduk ya, dün kerhen düzenlenen nevroz kutlamalarına, kendilerine Amerika’da yaşam koşullarını yaratabilmiş aydınlanmacılarımızın isyanları, tepkilerini atlamak yerine siz okurlarımızla paylaşmak isterim. Nevrozun ülkemizde hâlâ kerhen kutlanıyor olmasına isyanlarını dillendirirlerken, iş edinmişler tarihi belgeler üzerinden görselleri de içinde olan görkemli çalışmaları paylaşmışlar. Nevrozu ülkemizde bayram olarak kutlamamanın nasıl bir cehalet olduğunun sorgulamasını yaparlarken, nevrozun kökeninin Ergenekon destanının içinde olduğunun altını çizmişler. MÖ 8. yüzyıla dayandığını açıkladıktan sonrasında ise Göktürk tezkeresinde bitkilerin yeşermesinin baharının yılbaşı olarak kutlandığını anımsatmayı unutmamışlar. Bilemediğim tarihsel geçmişe ilişkin paylaşımları için en içten teşekkürlerimle..

***

Dünün haberleri içinde Montrö’nün savunması suçlaması ile yargılanan ileri yaşlardaki emekli komutanlarımız ile, Saray’ın bir andı üzerinden Gezi Parkı eylemlerinin bal gibi de simge cezalandırılması olarak kullanılan, beş yıldır tutukluluğu sürdürülen Osman Kavala yargılamalarından hâlâ beraatı unutun, tahliye kararlarının bile gelmediğini biliyorsunuz. Bir kez daha hukukun, hakkın katli boyutundaki tabloların altının çizilmesini, tepki verilmesi gereğinin altını çizmek için paylaşmış olalım.. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları