Şakası yok, Sami Karaören’in aramızdan ayrılışı olan 2022’nin mayısından bu yana, Mehmet Karaören’in peşindeyim. Çocukluk yaşlarından babası Sami Karaören’in yanı başında, ailenin değerlerini kapmış, çekirdekten, gönüllü yetişmeyi seçtiğinin tanıklıklarını paylaşmış olarak Sami Karaören’in Cumhuriyet’in demirbaşlarından biri olmasını anlatabilecek bir başkası olamayacağına göre çaresizdim.

Bu sorumluluğu ne kadar içten paylaşacağının da bilincinde, kendi ölçüleri, gerekçeleriyle kaçışlarına nokta koyabilmesini beklemekten başkaca çarem de yoktu. Ülkemizin sayılı, özenli mimarlarından biri olmasına aldanmayın. Anne babasının değerlerini özümseyerek büyümüş, öncelikli onların yolundan yürümekte kararlı koşturmacalarına da aralıksız tanıklık etmekteyim. Babasının bıraktığı kültür mirasına en küçük bir zarar vermeme özeninde, yayımlanmış, yayımlanmamış, yarım kalmış işlerin kusursuz tamamlanabilmeleri ile onların çizdiği değerler üzerinden toplumsal ilişkileri sürdürmede koşturmacaların dengelerin de izini yakalamak gerekiyor.

Gazeteciliğin izini kaybetmeme titizliğinde atlatılmamak uğruna, arada bir “Neredesiniz” sorusuyla alınan yanıtlar arasında, Fethiye’deki babaevinin onarılmasından Ören’deki Abdullah Baştürk, Ruhi Su, Halit Çelenk, Aziz Nesin’in de gönüllerine su verecek, DİSK Sunar Sitesi’nin yönetiminin gelecek kuşaklarına yakışacak bir genel kurul çalışmasına katkı da olabilir.

Elbette ağabeylikten can dostluğa dönüşmüş, Ali Sirmen’in son nefesine kadar, en iyisinden en kötüsüne birlikte paylaşılması seçilmiş günler, geceler de olacak. Sami Karaören döneminden kurulmuş sıcak dostlukların sonucu, Ali Sirmen-Mehmet Karaören aileleri uzun yıllar eşler ve çocukları ile de ortaklaşmış, çok yoğun, çok sıcak komşuluklar da içinde birlikte yaşamları paylaşmışlardır. İki ailenin çok yoğun dostluk ilişkileri, karşılıklı çocuklarının sorunlarının paylaşılmaları noktalarına kadar güçlü bağlarla örülüdür.

***

Sami Karaören’in yanı başında, aktif çalışılmış, paylaşılmışlıklarımın toplamı 52 yılı bulmuş. Cumhuriyet’ten Tanıklıklar kapsamında oğlu Mehmet Karaören’den YouTube’dan bu akşamın sonrasında izleyebileceğiniz Sami Karaören’e ilişkin yaşanmışlıklardan satırbaşları, tadımlık paylaşımları dinlerken ne kadar da çok yaşamsal ayrıntıyı göremediğime şaşkınlıkla tanıklık edebiliyorum.

Sami Karaören, çok zengin kültürel, insan ilişkilerinin birikimi içinde, öylesine sessiz, gürültüsüz, yaşamsal roller üstlenmiş ki... “Ben yaptım” sözcüğünü hiç ağzına almamış. Doğru bulduğu, değer verdiği her gelişme için, sessizce el vermeyi yeğlemiş. Cumhuriyet’in kimliğine dönük ilk can yakıcı operasyon olarak bildiğim 12 Mart süreci. Nadir Nadi’nin işini bırakmamasını istediğinden haberim bile olmamış.

Nazime Nadi’nin, kocası Yunus Nadi’nin kendisine verdiği gazetenin asla kapanmaması sorumluluğunda yanlış yapmamak üzere sessiz, güçlü durmasından elbette haberli olmam olanaksızdı. Ancak sonrası gelişmelerle, Cumhuriyet okurlarının direnişi en etkin rolde, kızlarını sil baştan yanına çekerek sorumluluklarını sağlaması gerçekten çok değerli olmalı. Sonraki yıllarda Sami Karaören kimliği, Cumhuriyet’e katkıları giderek yoğunlaşıyor. Yaşar Kemal’in, Nadir Nadi adına Cumhuriyet’e çağırdığını da yeni duydum.

Sonrasında 2. sayfa başrolde yazı yazanların hepsini kucaklayan sıcak ilişkilerini özel yaşamlarında da sürdürmesindeki ayrıntılar elbette benim için de sürprizlerle dolu. Cumhuriyet Kitap’ın kuruluşundan yükselişine, çevresini çalıştırmadaki gücü inanılmaz. Gerisini izlemeyi seçmelisiniz. Sevgiyle saygıyla anmak, üretim gücüne, katkılarına şapka çıkarmak ortak sorumluluğumuz.