Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Nurtopu gibi bir çocuğumuz daha oldu...
Pazar günüm Azerbaycan vatandaşı, bilimsel, meslek başarılarının katkısıyla dünya ülkelerine yayılmış bir ailenin İstanbul’daki kolunun yanları başında geçti. Çocuklarına virüs travmasının da üzerine yeni travmalar katmamak kaygısı ile çocuk parkındaki oyun nöbetini aile büyükleri sırayla paylaşıyorlardı.. Sabah selamlaşmamız, ilk haberler, Ermenilerin askeri saldırıları ile sivil Azerilerin öldürülmeleri kâbusu üzerindendi. Haberleşmelerin kilitlenmesi ile sağlıklı bilgi alamamanın da paniği, acısı eklemlenmişti..
Öğlen saatleri nöbet değişiminde Azerbaycan’dan gelen resmi açıklamalar, kanayan yaraları Karabağ’ın işgal altındaki kimi merkezlerinin kurtarılması morallerini yükseltmişti. Bilgi dağarcıkları bize göre çok net olduğu için, Karabağ’ın neden işgal edildiği gerçekleri üzerinden de bugüne kadar bilemediğim ayrıntıları öğrenmiş oluyordum. Çok verimli bir altın madeninin olduğu kasabanın geri alındığı haberinin eşliğinde, Ermenistan’ın Karabağ’ı işgal etmiş, anlamlı sayılarda vatandaşını bölgeye yerleştirmiş olmasına karşın, aradan yıllar geçmişken de uluslararası hukukun bağlayıcı hükümleri nedeniyle madeni işletemediği için, kesin sınırlarına katma operasyonuna kalkışmış olabileceğinin vurgulanmasını duymuş oluyordum.
Sonra kimi uzmanların ağızlarından duymuş olsam da asıl İsrail’in Azerbaycan’ın yanında olduğuna güvenli bakışlarına şaşırmıştım. Aynı toprakları paylaşırken, Sovyet kültürünün de katkısı, çokkültürlülük algısı içinde birlikte çok dost yaşadıklarını, çok sayıda Azerbaycan vatandaşı Müslüman aile ile Yahudi aileleri arasında yakın akrabalık bağları olduğunu, aile içlerinde hiç kimsenin diğerlerinin kimlik, dini inançlarına karışmadıklarını, çok sayıda Yahudi kökenli Azerbaycan vatandaşının da İsrail’e göç ettiklerini, aralarındaki sıcak ilişkileri ne Amerika ne de Ermeni lobisinin kırabileceğini sorgulamasız savunuyorlardı.
***
Bir şaşırtıcı tersten saptama ise İran’ın kesinkes Ermenistan yanında destek vermekte olduğunun altını çizmeleriydi. Kazakistan’ın çok daha yakın dostane duruşu olabilirdi, ancak Putin’in Azerbaycan’ı dışlamadan, dönemin stratejik siyasal koşullarında Ermenistan hükümetini farklı hesaplarla da olsa kışkırtmış olabileceği değerlendirmesini öncelikle aile bireylerinin nöbet değişimi bilgilendirmeleri içinde, onlardan duymuş oldum. Karabağ işgalinin, siyasal vitrinin çok ötesinde ekonomik odaklı olmasına daha da şaşırmıştım.
Ermenistan, ekonomik odaklı bu işgalin sonrasında, kaynakları işletme hakkını elde edemediği için, Amerika Ermeni diyasporasının gürültülü güçlü desteğine, Ermenistan’da bu yolda iktidar değişikliğine karşın ilk bağımsızlık yıllarının çok gerisinde yoksulluğa mahkûm olmuştu. Provokasyona, savaş kışkırtıcılığına açıktı.
Üçüncü nöbet değişiminin taze haberleri arasında, yine benim için sürpriz, Ermeni askerlerinin ölüm haberinden duydukları üzüntüyü paylaşıyorlardı. Savaş kışkırtıcılarının, nerede ise eş ölçeklerde, farklı nedenlerle Amerika ya da Rusya’nın olduğuna yatkın duruyorlardı. Asıl sorumlu buldukları, çok da fanatik birikimsiz kadro olarak gördükleri Ermenistan iktidarının, işledikleri savaş suçlarının, saldırganlıkların bedelini her zamanki gibi, zorunlu askere gönderilen garibanlar canları ile ödemekteydiler. Bölge halklarının bu acılı dramları ne zaman sonlandırılabilecekti ki..
İşte ailenin büyüğü anne, iki yıl önce toprağa verdiği eşinin yıldönümü anmasına gidebileceğini programlamışken, şimdi nasıl gidecekti ki!.. Kendi can korkusundan değil, işleri nedeni ile Almanya, Türkiye, Amerika’ya dağılmış olan çocukları, torunlarına dönük sorumlulukları vardı. Annelerinin tek başına, korumasız gitmesine gönülleri razı değildi. O da en acil duruma göre en çok yanında olması gereğini duyduğu torunlarına bakmaya dönük ülkeler arası dolaşıyordu. Yurduna, akrabalarına kavuşma, kocasının anmasını yapma hayallerine bu kadar yaklaşmışken, gitse belki de giremeyecek, girse dönemeyecek, çocukları hiç gelemeyecek..
***
Dünün, bu yazının yazılmasına kadar gelen son dakika haberlerine kadar önceden aileden dinlediklerimle genel tablo arasında değişen anlamlı bir bilgi yok gibi. Önceki gecenin kurtarılabilmiş kasaba sayısına 3 kasaba daha katılmıştı. Azerbaycan, Ermenistan başkanları, doğrudan savaşın tarafları içinde olanların adları, açıklamalarından çok, dünyanın her yerinden gelen haberlerle de bağlantılı Türkiye’den yapılan değerlendirmelerde de daha çok Putin ile Erdoğan’ın adları geçiyordu. Trump’ın, Amerikan’ın bu gelişmelerde de başrolüne karşı, iç seçimler gündemi nedeniyle kenarda kalabildiği de vurgulanıyordu. Evet, sorunlar yumağımızda, nurtopu gibi bir çocuğumuz daha olmuştu..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Yıkılması gerekiyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!