Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ne İsa'ya Ne Musa'ya..
Kafkasya gelişmelerinin bütünü, yoğunluğu, gerilim içinde kaynadı gitti. Başbakan Erdoğan’ın önemli dış politika atağı olarak pazarlanan “Kafkasya Platformu” projesinin nasıl da hemen patlayıp sönen bir balon olduğu algılanamadı. Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımızın, veliahtlığı paylaşılamayan Dışişleri Bakanımızın, dünya çapında oynanan büyük siyasal dengeler, çıkar savaşlarında, kelimenin tam anlamı ile hadlerini bilmeyen, çaplarını aşan, yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları çıkışlarında bu ilk değil ki...
İran Cumhurbaşkanı’na reklam hizmeti vermenin ötesinde getirisinden değil ancak götürülerinden söz edilebilen, ABD’nin rest çekmesi ile Türkiye için düşlenen petrol-doğalgaz anlaşmasının bile yapılamadığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kimliğinin, ağırlığının korunması boyutunda gaflar zinciri oluşturan Ahmedinejad’ın İstanbul ziyareti; insan hakları sabıkalısı Afrika liderinin yine İstanbul’da ağırlanması ile kaybedilenlerin hesabı yapılmadan, maliyeti yüksek, getirisi çok tartışmalı Afrika zirvesi ile BM’de yönetime girme küçük hesapları; ABD’nin Kafkaslar’da çıkarlarını kollamada puan getireceği varsayılan Kafkasya Platformu girişimi ile ABD’den bile azar işitir konuma düşme. Amerikan, AB askeri gemilerinin Boğazlar’dan geçişi ile Rusya karşısında Montrö Anlaşması’nın delinmesi üzerinden futbol deyimi ile ofsayt pozisyonunda kalma.. İnternet sitelerinde dolaşan, yüzlerle sayılan gaflar zincirinin gündemde duranları...
Şimdilik Türkiye için yaşamsal değerde Montrö maddeleri ile gemi tonajları boyutunda bir çelişki olmasa da, Rusya, Türkiye’ye üst üste restler çekmekte;Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’na sürüklenişi sahnelerini anımsatan Boğazlar’dan askeri gemilerin geçirilmesi senaryolarında kulak tırmalayan gerçekler var; Gürcistan’a, sivil mağdur halka yardım gerekçesiyle, Karadeniz’e geçmiş, dolanmakta olan askeri gemiler, donanımları arasındaki sırıtan çelişkiler ortada. Rusya, Karadeniz’de ABD ve NATO askeri gücünün varlığından çok rahatsız, sıcak savaş tehdidinin doğrudan tarafı olarak Türkiye’yi uyarıyor; 21 günlük sürenin sonunda Karadeniz’deki askeri gemilerin dönmemesinden sorumlu tutuyor..
***
İki kutuplu dünya, soğuk savaş sürecine yeniden girildiği tezleri abartı sayılsa da, küreselleşme olarak pazarlanmış tek kutuplu dünya sürecinin sonuna gelindiğini yadsıyan da yok. Kafkasya’da yaşananların, dünyayı yeniden paylaşım çıkar dengelerinde, Ortadoğu, Afganistan işgalleri sürecinin dönüşüm, kırılma noktası olduğunda görüşler birleşiyor. Yani yeniden iki kutuplu dünyaya dönülmese de, terör gerekçe, petrol çıkarları üzerinden askeri işgallerle, ABD öncülüğünde dünyaya egemen olma emperyal projelerinde kırılma noktası yaşanıyor.
ABD, AB, NATO çerçevesindeki sıcak, siyasal çıkışlarda, Rusya’nın Abhazya, Güney Osetya bağımsızlık kararlarının protesto edilmesi çok doğal. Ancak caydırıcı bir yaptırımın söz konusu olamayacağının da altı çiziliyor. Rusya’nın iki kutuplu dünyayı yeniden oluşturacak kadar askeri, ekonomik gücünün bulunmadığının vurgulanmasından sonra yapılan yakın ve uzak eksenli öngörüler çok çarpıcı; Rusya’nın ABD, Batı dünyasının tek kutuplu dünya gelişme projelerinde uygulamış olduğu siyasal stratejilerin üzerinden yürüdüğünün altı çiziliyor. İroni gibi ama Kosova’nın bağımsızlığının tanınmasında kullanılan gerekçelerin aynısı, Rusya tarafından Gürcistan haritasının oynanması üzerinde kullanılıyor. Kosova toprakları üzerinde, ABD en büyük askeri üslerinden birinin inşaatını tamamlama aşamasında, Abhazlar Ruslardan, bağımsızlık ilan ettikleri topraklarında üs kurması çağrısında bulunuyorlar.
***
Batı medyası, Rusya’ya çektikleri restlerin gereklerinin yerine getirilemeyeceği savında; Rusya’nın doğalgaz ve petrol kozu ile günlük tüketim üzerine ambargo uygulama restinin gücünün tartışılamayacağının altı çiziliyor. Uzun süreçte ise Rusya’nın zaafının AB ülkelerinin gelişmiş sanayi teknolojilerine duyacağı gereksinim olduğu anımsatılıyor. Ayrıca Rusya’nın özellikle Ortadoğu işgali, kanlı petrolün önlenemez fiyat yükselişi ile ekonomik güç toplaması, bunu siyasal, askeri güce dönüştürme başarısına karşın, iki kutuplu dünya için yeterince güç kazanamadığına dikkat çekiliyor. Rusya’nın Şanghay zirvesi, Çin, Hindistan ‘hatta düşmanımın düşmanı dostumdur’ gerçeği nedeniyle doğal müttefiki İran ile kazandığı güç dengesi için ise yorumlar çelişkili. Kimileri tam ittifak olmamasının, kimileri sonuçta Batı cephesinin karşısında önemli bir güç dengesinin gelişmekte olduğunun altını çiziyor.
Türkiye’ye dönük yorumlarda ise, siyaseten ABD, AB liderliklerine tam teslim AKP iktidarının, yaşamsal ekonomik ilişkiler nedeniyle Rusya’ya bağımlı konumda, çok sıkışık yakalandığının altı çiziliyor. Cumhuriyet politikalarına en çok gereksinim duyulan bu noktada, Ortadoğu tüccarı üslubunda uyanık çıkışların Türkiye’ye çok zarar vereceği ortada sırıtıyor...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- 87 yaşındaki iş insanı İnan Kıraç evlendi
- Özgür Özel'den grev çağrısı!
- 2025 yılının asgari ücreti belli oldu!
- AKP koridorlarında konuşulan 'erken seçim tarihi' sızdı
- Mühimmat fabrikasında patlama
- Özel'den Erdoğan'a 'Esad' ve 'HTŞ' yanıtı
- Teğmenler soruşturmasında flaş gelişme
- Muhalif gruplarla anlaşmaya varıldı!
- Açıklanan asgari ücrete tepki yağdı!
- Milli Eğitim Bakanı Tekin'e şok protesto!