Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Kahrolsun oligarşi’
Bizim 68’lilerin, ABD emperyalizmi odaklı, sandık çoğunluğunun, demokrasi, evrensel hukuk devleti düzeni, insana ilişkin her türden örgütlenmelerin; insanın, halkların kendi hakları, çıkarlarına aykırı güdülenmeleriyle.. üretilen çoğunluk diktatörlüklerine karşı kullandıkları “kahrolsun oligarşi” sloganı bugünlerde çok sık aklıma geliyor. İşin garabeti en çok da Saray, AKP, baskı-şantajlarla büyütülmesinde yarışılan yandaşlar korosuyla; güncel yaşamsal gelişmelerde; kuralsız, belden aşağı vuruşlar, haksız, hukuksuzlukların sınır tanımazlığında başlatılan “Evet”çilerin seçim kampanyalarında, gerçekler, değerlerin, tepetaklak edildiği örneklerde...
Doğrusu dünyada rejimi demokrasi sayılan ülkelerde bir benzeri olmayan, laik Cumhuriyeti, parlamenter demokratik rejimi yıkmanın çok ötesinde, sözde başkanlık rejimine geçişi sağlayacak metnin bu kadar ağır başkanlık rejimlerinin başta çok etkin güçler ayrılığı, olmazlarını da yok sayan otoriterleşme, sivil diktatörlük, bizdeki algısı ile dindarlık üzerinden sultanlık yaratma çabalı metin içeriği, seçmen vatandaş tarafından algılanabilirse, hiçbir kampanya işe yaramaz, ülkemizdeki etkin güdülenme koşulları içinde bile, referandum sandığından İktidarları için ağır bir yenilgi “Hayır” sonucu çıkar.
***
15 yıllık İktidarları erkinin sandık zaferlerinde elde edilmiş başarılar, aslında kamu erklerinin tüm kurumlarının, demokrasinin tüm örgütlenmeleri, araçlarının haksız, hukuksuz gasp edilmeleri yöntemleri içinde gelinmiş noktada, “dindarlık-kindarlık” cephe ittifaklarında gerek iç gerekse dış siyaset, ekonomik kararlar ittifaklarında o kadar köktenci çelişkiler, gelgitler yaşandı ki.. İktidarları liderliği, parti adının değişmemiş olması, vitrinde devamlılığın simgesi gibi pazarlanan kimi sloganlar.. yanılsamanın ta kendisi. Uzun yıllar için FETO’cüler ittifakında, durumlara göre önce Kürt-İslam, sonra Türk-İslam cepheleşmeli, tüm özerk, kamu kurumlarının işleyişleri, bağımsızlıkları ele geçirilmiş, en ağırı basın özgürlüğü, medya bağımsızlığı yok edilmiş olarak beraber yürünen yollarda gerçek yaşanmışlıklara bir bakar mısınız?
Her seçim Liderliğin mutlak belirleyiciliğinde milletvekilleri, parti yönetim kadrolarındaki toptancı değişimler sadece bir ayrıntı. Asıl iç dış siyasi ittifaklar işin doğasında olan bütün dünya ülkeleri için geçerli doğal çıkarlar dengeleri üzerinden değerlendirilebilecek ilkeler, sınırlarla uzaktan yakından karşılaştırılamayacak, Türkiye’nin, sadece bizim kuşakların değil gelecek kuşaklarımızın geleceklerini de karartabilecek, saygınlık, güvenliği yok eden çelişkiler yumağı...
ABD’nin Irak işgali projesinde stratejik ortak olma sözü ile başlayan, İktidara çok hızlı gelişten, bizim solcu 68’liler kuşağının, emperyalizme karşı ülke çıkarları, insan hakları odaklı “Kahrolsun oligarşi” sandıktan çıkmış çoğunluk diktatörlüklerine isyanından daha bir keskinmiş izlenimi veren, İktidarlarının bu antiemperyalist çıkışlarına kulak veren var mı? Nedense kendi siyasal İslamcı müttefiklerinin desteğini alamayan ABD-AB-BM, NATO güncel politikalarına yönelik eleştiriler, haklılık içeren boyutları ile bile dünya siyasal dengeleri içinde inandırıcı olamıyor, Türkiye’nin en haklı istemlerinde yalnız kalınıyor...
Ortadoğu, İslam dünyası, yoksul güney dünyası odaklı tek kutuplu kirli emperyal çıkarlar adına oynanan kirli oyunların milyarlarca dünyalıya yönelik bedelleri çok ağır... Paramparça olan ülkelerde, her türden alt kimlik, ırklar, mezhepler üzerinden, sadece haksız, yalan gerekçeli işgallerle değil, yandaş terör örgütleri ve de ortak, taşeronlarla da.. oluk gibi sivil, çoluk-çocuk vahşet boyutunda kan akıtılıyor.
İnsanlık utanç verici bir duyarsızlıkla, demokrasi, hukuk devleti suçları ortaklıklarında, ölümden kaçan göçmenlere en vahşi duvarlarını örebiliyor. Sözde hukukun var olduğu ülkelerde bile sandıktan suçlular ittifakları çıkabiliyor. ABD-AB ülkelerinin son insanlık dışı göçmen politikaları karşısında Türkiye tek kapılarını açan, altından kalkamayacağı bedelleri ödemeye mahkûm tek ülke konumunda kalıyor. Türkiye’yi hızla Ortadoğu bataklığına çeken kötülüklerin hepsi de İktidarlarının güçlü, otoriter Liderliği, hükümetleri, seçim sandığı zaferlerinin sorumluluğunda... Hesap verme korkusu, ayakta kalabilmenin tek yolu, daha daha otoriterleşme, diktatörlüğe gidiş.. Referandum metnine “Evet” oyu için gözler karartılmış...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Zam oranı belli oldu: Hepsi artacak!
- Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısına ilk yanıt
- O marka listede: Hamburgerden 'at eti' çıktı
- İşte en yakın deprem riski olan yerler!
- İşte 500 bin liranın aylık getirisi!
- DEM Parti’den açıklama!
- Halk TV'ye 'Bahçeli', Arka Sokaklar'a 'tarikat' cezası
- Çakıcı, Hrant Dink'in katiliyle görüştü!
- Bu zamdan 10 milyon yurttaş etkilenecek
- Beşiktaş'ta Hasan Arat'tan istifa kararı!