Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İsmail Bayer’den Yaşar Okuyan’a solla, sağın insan hakları buluşmaları

30 Aralık 2023 Cumartesi

İsmail Bayer’in iş müfettişliği görevinden başlayarak bir ömür soldan, sendikal haklardan yana çalışma bakanlığı görevleri içinde katkılarına tanıklık ettikten sonra, doğduğu Balıkesir Bigadiç’te toprağa verildiğini öğrendiğimden birkaç saat geçmeden, iş güvencesi yasa görüşmelerinde, bakanlık görevini yaparken coşkulu sahip çıkışına tanıklık ettiğim Yaşar Okuyan’ın da son yolculuğuna çıktığı haberini dinledim.

2002’nin söz konusu yasa çalışmaları üzerinden yaşananlarını, sizlerle de paylaşmak gerektiğini düşündüm. Gazeteci, sendikacı olarak gelişmelerin göbeğinde olmak zorundaydık. İşçilerin 12 Mart, hele de 12 Eylül’e nokta konulması üzerine yaşanmış büyük kayıplarından sonra, örgütlenmenin önünün nefes alınabilecek ölçeklerde açılması kaçınılmazdı. Ne çarpıcıdır ki bizim medya patronları, yasanın çıkmasının engellenemeyeceği noktasına gelindiğini gözlemlemiş olarak, gazetecinin göreceli bağımsızlığı için olmazsa olmaz 212 sayılı yasayı, kutsalımızı işlemez kılmak üzere gizli bir siyasal ittifakın içine girmişlerdi.

Yasal başkanlığı için henüz yolların açılamadığı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan için kendilerince özel bir yol arayışına girmişlerdi. Erdoğan’ın siyasal desteklenmesi karşılığı, gazeteciler, kapsam dışında tutulacaklardı. Yargı kararları ile yandaşlığa, biat etmeye zorlanacaklardı. Dönemin TİSK Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, tartışmalar üzerinden düzenlediği basın toplantısında, işveren örgütü olarak işçilerin iş güvencesi yasasına karşı çıkacaklarını ancak 212 sayılı yasa ile korunmuş gazetecilerin kapsam dışı bırakılmalarının asla düşünülemeyeceğini açıklamıştı.

***

Ecevit’in başkanlığındaki üçlü koalisyon iktidarı, Amerika’nın Türkiye üzerinden üslerle Irak’ı işgal etme projesi nedeni ile çıkan çatışmacılıkta, ne garabettir ki Devlet Bahçeli’nin istifası ile yasal olarak düşürülmüştü. Hükümet, geçici görevle yürürken Ecevit’in, sonrası çok inandırıcı polemiklere konu olmuş, ilaçlarla zor yürüdüğü günlere tanıklık ediyorduk. ANAP’tan hükümet içinde çalışma bakanı olan Yaşar Okuyan, Ecevit hükümetinde Moğaltay’ın hazırlamış olduğu yasaya sahip çıkmıştı. Çalışma Bakanlığı genel müdürü olarak yasayı hazırlamış İsmail Bayer ise çoktan sürgüne gönderilmişti.

Mesut Yılmaz, hangi baskıların etkisinde olduğu öngörülebilir nedenlerle, kendi bakanı Okuyan’ı görevden alıverdi. Son dakika atadığı kişiyi de alacağı haberleri, Erdoğan’ın Milli Görüş’ten ayrılıp Fethullah Gülen ile yaptığı iktidar ortaklığı da gündeme girmiş olarak, yaşanılanlarla toplumsal kaygılar yükseliyordu. Yaşar Okuyan, bize önceden söz verdiği üzere, Meclis’teki 14 gazeteci milletvekili ile partiler üstü dayanışmayı yürütüyordu. Sözün özü Bahçeli’ye karşın, milletvekili Şevket Yahnici de içlerinde, gazeteci kökenli milletvekilleri tam kadro Meclis komisyonlarından gereken kararları sayısız kez, bir daha, bir daha çıkarmak zorunda kalıyorlardı. İnanmayacaksınız ancak gerçekten, çıkmış kararlar kayboluyor, son dakika Meclis oturumlarında kürsüde yeni baştan elden yazılıveriliyordu.

Bir satır arası tanıklık daha, Uğur Mumcu öldürülmeden önce de gelmiş miydi, tam anımsamıyorum ancak Yaşar Okuyan, Cumhuriyet Vakfı dayanışmasını sık sık İlhan Selçuk ziyaretleriyle pekiştiriyordu. Ecevit, o hasta haliyle gece yarısını sonrası 3-4’lere kadar Meclis’te kalarak 212’ye zarar verebilecek yeni bir operasyona karşı nöbet tuttu. Bizim 68’liler üzerinden bir televizyon kanalında yapılan söyleşiye katılan Yaşar Okuyan, Kanlı Pazar’ın yaşandığı gün, Taksim’de olacakları öğrenince yokuştan ayrıldığını söylemişti. MTTB’nin Kanlı Pazar organizatörü başkanı İsmail Kahraman’ın ise sonraki yıllarda, Erdoğan’ın saygı sözleriyle Meclis Başkanlığı’na getirilmesi taze belleklerde.

Ya işte böyle, insanoğlu ilk nefesinden son nefesine kadar, nerede, nasıl durduğu üzerinden sınavlarını verip duruyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları