Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İplerin gerildiği emperyal savaşta Suriye sahnesi

14 Nisan 2018 Cumartesi

Kimi okur “en kirli savaşın kördüğümünde Suriye’nin olmasını” sorgulayan, salı günü yayımlanmış yazımda kendi görüşlerimi saymama takılmışlar.. Özünde en kirli savaşların gerekçelendirilmesindeki emperyal güç odaklarının “insan hakları, demokrasi” üzerinden vurgulamalarının, ne kadar çarpıcı boyutlarda en büyük yalanlar, günahlar, kirli oyunlar.. tuzaklarını oluşturduklarının, bir köşe yazısında sığdırılabilecek boyutlarıyla öne çıkarılmasının ötesinde bir savım yoktu..
Kirli çıkarlar savaşları hangi ölçeklerde insan hakları, demokrasi, hak-hukuk katliamlarına yol açmışlarsa, sonuçlarının yaşandığı travmalar üzerinden, tüm canlı, çevre, doğa katliamları ile birlikte sonuçlarıyla, insanlığın kirli tarihine yazılabilenleri ile kazılırlar.. İnsanlık adına tuzaklar, savaşları taraflar için kaçınılmaz kıldıran koşulların yaratılabilmesi üzerindendir. En çıplak mantığı, sonuçlarıyla 1.- 2. dünya savaşlarının sonuçları üzerinden çıkarılan derslerle, zengin kuzey dünyasının emperyal güç odakları, çıkarları için ne kadar çekici olursa olsun, birbirleriyle savaşmama derslerini çıkarmışlardır.
Yine en kabaca gelişmeleri ile kapitalist- emperyalist düzen içinde sanayileşme ile gelen acımasız emek hakları sömürüsü düzeninde gelişen Marksist ideolojide, daha insanca, eşitlikçi, demokratik paylaşım düzeni için kapitalist dünya içinde devrim süreci beklenirken, üretim ilişkileri içinde Çarlık düzeni, köylülüğün ağır bastığı Rusya’da gerçekleştiğinden iki kutuplu dünya dengelerinde, soğuk savaş süreci gelişmeleri çelişkileri yaşanmıştır.
Yine çok kaba ayrışmalarıyla sosyal devlet, sendikal haklar, hak-hukukdemokrasi kavramları, demokratik düzen içinde olmasa da paylaşım eşitliğinde çok hızlı yol alan Doğu Bloku’nun ideolojik tehdidi karşısında, kapitalist düzenin kendini ehlileştirmek zorunda kalması ile evrensel ölçekler, değerlere ulaşmıştır. Demokratik kriterleri tartışmalı Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası süreçte ise, dünyanın tek kutupluluğa geçiş pazarlaması sürecinde, bu kez akıl almaz bir erozyonla dünya çapında kazanılmış evrensel insan hakları, demokratik değerlerden erozyon sürecine geçiş yaşanmıştır.

***

Evrensel insan hakları, canlılar, çevre korunması üzerinden kazanılmış ne kadar yaşamsal, barıştan yana, hak-hukuk işleyişlerinin olmazsa olmaz ilkeleri, ölçütleri varsa, soyutta çok parlak proje tek kutuplu dünya düzeni çarklarının işleyişi üzerinden küreselleşemeden, milyarlarla dünyalı için en acımasızından kuralsız düzene atılış, yoksullaşma, yoksunlaşma, sosyal dampingle çağlar gerisinin sömürü çarklarına sürükleniş sonuçlarını üretmiştir. Hakların küresel ölçekte evrenselleşmesi hak götüre, akıl almaz bir kuralsızlığın egemenliğinde, bilimsel teknolojik gelişmelerin daha az ülke, insan, çokuluslu tekeller elinde toplanabilirliği ile insanlığın, dünyanın varlığını tehdit altına alan ürkütücü gelişmelerin bu kez çağlara değil, yıllara sığdırıldığı süreçler yaşanır olmuştur. Silahlı güç teknolojisi ile medyatik güdüleme güç teknolojilerinin patlamasında çağlar gerisine, diktatörlüklere, kör inançlara sürüklenişler ile, yaşam refleksi ile çıkış yolları arayışları iç içe.
Güncel, iplerin iyice gerildiği, evrensel en güçlü odakların en kirli çıkar savaşlarında oyunun, en etkin oynanmakta olduğu sahne ise Suriye. Tıpkı Irak, Afganistan işgalleri sonuçlarıyla Pakistan’ın vahim kayıpları, ödemekte olduğu bedeller gibi en çok Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarının, çok cepheli, galiba da en fazla sözde demokratik değerleri savunan ülkelerce hedef alındığı yıllardır, sayısız eylem, sonuçları ile ortalığa saçılmış durumda..
Ülkemiz için yaşamsal gerçeklik, iğne ile kuyu kazılırcasına Cumhuriyet kazanımları ile yaratılmış değerler buluşmasında, hak-hukuk-demokratik düzende, barış içinde yaşayabilme koşulları savaşımı ise, benzer ölçeklerde dönüşümler için kayıpları ne kadar ağır olursa olsun, tüm Ortadoğu dünyası, elbette kördüğüm çıkar çatışmalarının odağı yapılmış Suriye, Irak için ilkeli duruş da vazgeçilemez değerde. Kuşkusuz en yaşamsalı da ülkemiz geleceği, hak-hukuk düzeni, demokrasimiz için, Amerika bağlantılı FETÖ’cü darbecilerden kurtuluş adına, geleceğimiz için en büyük tuzak, sivil siyasal İslamcı diktatoryal düzene sürüklenişe karşı, akılcı, hakhukuk içinde demokratik duruş olacak..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları