Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Her şey ipleri elden kaçırmamak için...

04 Şubat 2017 Cumartesi

Evet, her şey 15 yıllık Liderlik odaklı İktidarlarının yönetim çarklarının iplerini elinden kaçırmamak için.. Kamuoyunun, zapturapt altında titizlikle tutulan ele geçirilmiş, çok güçlü medya güdülemesi, algısı sayesinde; hâlâ Liderliğin çok belirleyici olduğuna inanılıyor. Kişisel kanımı, profesyonel gazetecilik sezgilerimi sorarsanız, AKP’nin 12 Eylül’ü, referandumu sonrası, AKP, Liderliğe gönüllü bağlılığın büyüsü uçup gitmişti. Yasama, yürütme, yargı bağımsız işleyişleri, kamu-sivil örgütlenmelerin ağırlıklı yönetim, varlık güçleri ele geçirilmiş olarak denetimin, iplerin elden kaçmaması için gereken her şey yapılıyordu..
Havuç-sopalı” güdüleme, İktidarları erki icraatları sayesinde, ele geçirilmiş etkin kamu erki gücü ile, “sadaka biat” öğretisinde tabandan denetim çarkları içinde; denetim gücünün elde tutulduğu algısı sayesinde devam eden, Liderliğin el koyduğu yönetim, denetim otoritesine oturtulmuş, otoriterlik temelinde yürümekte olan bir düzenin alternatifsizliği bilinçaltı, çoğunluk algısına kazına kazına bugünlere gelindi..
İktidarlarının sorunu, seçmeni, yandaşı, destekleyen tüm güç odakları, ipleri ellerinde tutulan tüm kamu, özerk olamayan sözde özerk ve de özel kurumların denetlebilirliği, biat etmiş olmalarına karşın, İktidarlarının erkin gücünün kullanılmasındaki icraatlarının bütünü içinde, iktidar erki iplerinin elden kayıp gitmesi.. Dış politikada akıl almaz çelişkiler, çark edişlerin iç politikada hâlâ anlamlı hesabı sorulmamış olsa bile, Irak işgali onayı ile başlayan, stratejik ortak, ılımlı İslam, yeni Osmanlıcılık düşleriyle beslenen dış politika ilişkilerinde yaşanan birbirinden trajik kırılmalar..

***

İktidarlarının dış politikada ipleri ellerinde tutabilmeye ilişkin geldikleri trajik son noktaya bakar mısınız? Anlı-şanlı güç gösterileri, meydan okumaların, kazanılmış sanılan çizgilerin çok gerisinde koşullarda denge arayışları için çırpılınıyor.. Türkiye, bu ülkede yaşayanlar, akılsız dış politika ataklarının çok ağır bedellerini maddi manevi hep birlikte, giderek katlanan boyutları ile ödemeye mahkûmlar..
Ortadoğu, İslam dünyası ağırlıklı insanlığa yaşatılan travmaların en ağır yüklerini, bedellerini, gönüllü gibi üslenmek zorunda kalmamız da yetmiyor.. Dünyanın en kanlı, en kirli terör ittifaklarında odak hedef ülke konumuna düştük bile.. Dünyanın göç yükü, kamburu nerede ise en güçlü zengin dünya ülkelerinin hepsini birden çok çok katlamış boyutlarda. Dünyada emperyal çıkarlar adına askeri darbelerin maliyetleri günümüzde yüksek sayıldığından, cepheleştirme, ırk ve din-mezhep ağırlıklı çatışmalar tuzağında, terör örgütlerinin etkin kullanımında yaratılan iç savaşlar bataklığında istenen paramparça oluşlar siyaseti geçerlilik kazanmışken..
Özetle askeri darbeler tarihe yazılmış sayılırken bile, bir tek bizde, İktidarlarının iktidar ortaklığının içinden, yarım kalmış FETÖ’cü askeri darbenin türetilebilmiş olması nasıl bir aymazlığın, siyasal erkin sorumsuzluğu olabilir? Barış süreci, İktidarları erkinin başarılı siyasi atağı olarak seçim kampanyalarında kullanılırken, bir yanı ile gerçekten de ülkemizdeki Kürt kökenli vatandaşlarımızın en güçlü oranlarla Meclis’te siyasi ağırlık oluşturabilmeleri koşullarını yaratan 2015 Haziran seçim sonuçlarını tanımamak neyin nesiydi?
İçime oturduğu için ayrıntılarını hiç unutamam, hani halkın çok övündüğümüz sağduyulu oy kullanımı ile, Meclis’te olabilecek en demokratik siyasal ağırlıklı bir denge oluşmuştu. Seçim mazbataları alınmadan PKK cephesinden gelen savaş tamtamları, ilanını, Kürt siyasetinin Meclis’e ağırlıklı girmesi, terörden yürüyüşe kapıların kapanmasının tepkisi olarak okumuştum. Sivil Kürt siyasi hareketinin elinin kolunun nasıl bağlandığını görmek ne kadar ders verici ise, AKP Liderliği odaklı siyasi çıkışla, çok olanaklı koalisyon hükümetleri ya da dışardan destekli güçlü AKP hükümeti kurulabilmesine kapıların kapatılmasını daha da ciddi sorgulamak gerek.
Şimdilerde dünyada bir benzeri olmayan, insan hakları, hukuk devleti, erkler ayrılığı, demokratiklik kriterlerini ayaklar altına alan bir otoriterleşme düzeni dayatılmakta. Gerçek nedenleri sorgulayabilsek, güçlü, çoğunluk iktidarları, Liderlik efsaneli icraatların, ilkesizlik, zikzakları yaz bozları içinde elden kaçmış iplerin çaresizliğinde, daha daha haksızlık, hukuksuzluk, otoriterleşme gereksinimini göreceğiz..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları