Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Genlerimizde Başkanlık Gönlümüzde Meksika

26 Şubat 2015 Perşembe

Cumhurbaşkanı Erdoğan sarayında topladığı muhtarlara seslenişinde, bir kez daha anayasal, yasal yetki ve sorumluluklarının dışına çıkarak kafasına koyduğu, gerçekleşmesi için elinden geleni yaptığı başkanlık sistemi dayatmasını anlattı.. “Genlerimizde başkanlık var” diye söze girdikten sonra gönlünde yatan Meksika tipi başkanlık modelini ziyaret izlenimleriyle açıkladı. Latin Amerika ziyaretleri kapsamında bir araya geldikleri Devlet Bakanı Nieto’ya işlerin nasıl gittiği yolunda soru yönelttiğinde “Biz halimizden memnunuz” yanıtını almışlar.
Nieto, 2012’de yapılan seçimlerde yüzde 38 oy oranı ile devlet başkanlığına seçilmişler. Meksika modelinde seçime katılan adaylar arasından en yüksek oyu alan 6 yıllığına başkanlığa seçiliyormuş. Bütün yetkiler başkanda toplanıyormuş. Bütçeyi bile veto yetkisi varmış. Partili başkan 3 yılda bir yinelenen parlamento seçimleri için partisinin milletvekillerini belirleme yetkisine sahipmiş. Baş-kan kendisinden sonra gelecek başkan adayını da gösterme hakkına sahipmiş.
Meksika’da ABD’den çok daha geniş yetkilere sahip bir başkanlık sistemi geçerli. Kimi siyasal gözlemcilere göre “6 yıllık diktatörlük” ya da “emperyal başkanlık” söz konusu. Tek turlu seçimde sandık var tabii. Seçmen iradesi en çok oyla adaylardan birini başkan seçmeyle sınırlı. Sistemde bal gibi de diktatoryal yetkilerle donatılmış başkanın icraatlarda yetki paylaşımının söz konusu olabileceği yardımcısı ya da başbakan yok. Nerede ise tüm yetkileri toplamış başkan, bakanları, Anayasa Mahkemesi yargıçlarını, başsavcıyı, emniyet genel müdürünü, kuvvet komutanlarını atama yetkisine sahip. Savaş ve barışa karar verme yetkisi üzerinde. Anlaşmaları müzakere yetkisi de onda.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “alışılmışın dışında bir cumhurbaşkanı olacağının ilanıyla” yürürlükteki anayasal, yasal düzenimizdeki Cumhurbaşkanlığı’na, geçerli hukuk düzenimize aykırı. İktidarlarının başı, tek lideri siyasal kimlikli çıkışları, icraatlarıyla, çizdikleri portrede, esinlendikleri, rol model aldıkları, bir başka anlatımla gönül koydukları için icraatlarına örnek yaptıkları başkanlık sisteminin içeriği hakkında bir fikir edinmiş oluyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP, Davutoğlu hükümetin gönülden olmasa bile zorunluluktan vitrinde bi yat ettikleri, tüm söz konusu icraatları kapsamında, fazlasıyla uyumlu Meksika modeli başkanlık sistemi vurgulamalarında. “Algı yönetimi” yaratmaya yönelik ek açıklamalar yapmaktan da çekinmiyorlar. ABD ve Meksika başkanlık sistemlerinde var olan ikili meclisin Türkiye için bir zorunluluk olmayacağını da eklemeyi unutmuyorlar.

***

Sözün özü, Erdoğan’ın gönlündeki başkanlık sistemine geçişin, anayasa tartışmaları, Meclis çalışmaları sürecinde, Meclis’e gelmiş tek kelime ile “diktatoryal” model taslağından sonra bugüne kadar hiçbir fikrimizin olmadığı bir somut örneği ile karşı karşıyayız. Yani eğitim sistemini tepe-taklak eden dünkü konuşmalarında bir kez daha ateşli savunmasını yaptıkları “dindar-kindar geçlik yetiştirme”, yeni süslü vurgulamalarıyla; “İnancına, kültürüne, tarihine bağlı nesiller yetiştirme” projelerinde olduğu üzere sürpriz oldubitti söz konusu değil. Dün bir kez daha çağdaş kadın haklarına yönelik ağır eleştiri, suçlamalarını dinledikten sonra... İnsan hakları, demokrasi, özgürlükler kapsamında katlanamadıkları kadın haklarının akılcı tartışmasını yapabilmenin akıldışı olduğunu görmüş olarak, kadın hakları savunuculuğunda çok daha zorlu, örgütlü savaşım vermek, çözüm üretmek konumundayız.
Başkanlık sistemi projesinde ise demokratik sayılabilecekler, en azından güçler ayrılığı, hukuk devleti düzeni işleyişinde oturmuş ABD benzerlerinden çok uzakta, “sivil diktatoryal” uyarlamalar içinde nasıl bir yapılanmanın öngörüldüğünün somut bir taslağı ile karşı karşıyayız. Türkiye tipi, iki kelime ile “sivil ama diktatoryal” başkanlık için, AKP’nin yönetim kadroları, bugünkü hükümet kadroları ne düşünüyorlar bilemiyoruz. Gönüllerine yatmasa da ses çıkaramadıkları, seçime kadar uyum içinde oldukları vitrini sergileme çabaları ortada. İster misiniz sesiz ve derinden oy kaybına bile gönüllü olabilecekleri çıksın. Doğrudan karşı çıkamadıklarına göre anayasa değişikliği için yeterli oy çoğunluğu alamamak, başkanlık sistemine geçiş zorunluluğundan kurtulmak, AKP’nin uzun erkli çıkarlarıyla daha uyumlu, hayırlı bir sonuç olabilir.
Hani eski başbakan, şimdiki Cumurbaşkanı Erdoğan Meksika Başkanı Nieto’nun “Biz halimizden memnunuz” sözlerini aktarıyorlar ya Nieto’nun geri kalmış ülkeler, sivil diktatoryal modele tipik örnek başkanlık sisteminden memnun olması, Meksika halkının özgür, demokratik, gelişmiş, uygarlık düzeninde yaşamakta olduğunun kanıtı olabilir mi? Olsaydı ABD’nin komşusu Meksika halkı bu çağda hâlâ bu kadar yoksul, yoksun, çaresiz, insan hakları, demokratik özgürlüklerini kullanamıyan milyonlar olarak yaşamaya mahkûm kalırlar mıydı? ABD’de milyonlarla sayılan kaçak, kayıt dışı ucuz emek, tarım işçileri olarak, vatandaşlık hakları bile olmadan sömürülebilirler miydi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları