Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Depremden sele yıkımlar..

19 Ağustos 2017 Cumartesi

En rantçı, en ucuza sanayileşmeyle övünen iş dünyamızın yıldız sözcüleri “patates tarlasına kârlı, fabrika dikmeyi” Türkiye’nin çağdaşlaşmasının kanıtı sayıyorlardı. Sınırlı sayıda işçiye verilen ücretin ölçü olamayacağı, patates tarlalarından kaç işçinin ekmek yediğinden öte, ekilen ürünle kaç nüfusun beslendiğine bakılması gerektiği itirazlarına öfkeleniyorlardı.. Türkiye’nin depremle yıkımının yıldönümünde, aynı rantçı sermayenin lider sözcülerinin “tövbe” etmelerini anımsadım..
Depremin şiddetini katlayan bina yıkımı, can, mal kayıplarının nedenlerini bilimsel olarak araştıran meslek örgütlerinin uzman heyetleri ile yapılan taramalarda çok dolaştım.. Adapazarı, Gölcük, Yalova fay hatları üzerindeki yıkımların nedenleri göreceli farklı, ama hepsi de sonuçta doğal afetten değil, insan eliyle, yüksek kazanç hırslarıyla, akıl-bilim dışı ister konut, isterse fabrika olsun, yapılaşmaların sonuçlarını sergileyen, haksız kârla gözü dönmüşlerin eseri, cinayet suçu sayılabilecek işleri yapanların, suç ortaklarının sonuçlarıydı. Asıl suçlular yine hesap vermediler.. Ama bu ülkeyi uygarlaşma, ekonomik gelişmişlik çizgisinden önemli ölçülerde geriye çeken ağır sonuçlarını, hep birlikte ağırlıklı emeği ile geçinen, yoksul çoğunluk olarak ödedik.. Yansıyan sonuçlarıyla, çocuklarımız, torunlarımızla birlikte daha da çok ödemeye devam edeceğimizden başka.. Büyük bankalar krizi, kalıcı vergiler, siyaseten Ecevit koalisyon iktidarının çöküşünü de getirdi.
Siyaseten ABD’nin kendi 11 Eylül’ü, elleriyle yarattığı İslami terör travması ile, topraklarında savaşma, Irak, Afganistan işgalleri gündemiyle çakışınca, Fazilet, Milli Görüş siyaseti içinden Gülen cemaati ile iktidar ortaklığının kurdurulduğu bir sürece, İktidarları erkinin yaratılmasına geçiş yaşanıverdi. Malum Ecevit Türkiye, Güneydoğu topraklarında verilecek üslerle Irak işgaline şiddetle karşı çıkmıştı. ABD Irak işgalinin beklenenden kolay noktalanması gününde, Bağdat’ta Saddam heykelinin başının ABD askerleri yardımıyla indirilmesi sahnesi ile çakışan saatlerde, Musul ve Kerkük’te yoğun nüfus kütükleri, tapu kayıtlarının çuvallarla yakılması sahnelerinin ilişkisinin kurulması gereğini, anlamlarının doğru okunabilmesini atlamadan.. Yine malum Erdoğan liderliğindeki çiçeği burnunda İktidarlarının Meclis’te verilmiş tezkere sözünü tutamamaları gerçeğinin ardından, Kuzey Irak topraklarında TSK özel görevlilerinin başlarına çuval geçirilmesi ile yaşanan gelişmeler.. ABD katında “sifonu çekmeyin, yararlanın” sözleri ile siyasi erkin kollanması, TSK kadrolarıyla hesaplaşma sürecinin başlatılmasını.. 1. Silivri sivil darbesi, hukuksuz yargılamaları sürecine, şimdilerde kanıtlanmış yalan, kurgu senaryolarla operasyonlara böylece gidilmedi mi?

***

AB toprakları içinde, Balkanlar’da dünyanın göreceli en gelişmiş çokkültürlü toplum modeli, Tito Yugoslavya’sını, yine çokkültürlü toplum bileşkesi iddialı AB’nin içine, almamasını nasıl okuyabiliriz? Tito’nun ölümünün ardından, Hırvatistan, Slovenya’yı kopuşa tahrik edip sonrasında Tito Yugoslavya’sının çokkültürlü kazanımlarına ihanet içerikli, ırklar, dinler, mezhepler üzerinden kanlı hesaplaşmaların çatışmacılığında oynanan kirli oyunları nereye koyacağız? Şimdi, tek tek yapay 9 devletçik, AB aday adayı yapılmışlar amma hepsi de yerlerde sürünmekteler. Azıcık daha bir fazla ABD üssü, AB’nin kimi ülkelerine, birazı da Rusya ile bağlı kılınmış bir garabet, NATO uzantısı gibi ortak silahlı güç denetiminde, hepsi yoksul, çaresiz, umutları AB- ABD’de ucuz işçiliğe soyunmak.. Unutmadan bizim Kosova dernekleri bu yıl da kurtarılmış Kosova devletçiğindeki aç kalmış akrabalara yardım niteliğinde kurban seferi düzenlediler. Kurbanlar, katil ilan edilmiş yine aç Sırbistan’dan ucuz olduğu için alınacak, Priştine’de kesilip dağıtılacak..
Tabii ki, Irak’ta, Afganistan, Pakistan, Suriye’de, Ortadoğu, İslam dünyasının her yerinde yaşananlar, şeriatın bağnazlığı, kültürel geri kalınmışlıklarla ilişkilendirilmiş olarak çok daha travmatik yaşanmakta.. Türkiye- İran farklı nedenler ve koşullarda hedef tahtasında.. Olasılıklar laik Cumhuriyet, Kurtuluş, Kuruluş savaşları destanlarının yazılması, Atatürk devrimlerinin kazanımları ile yetişmiş kuşakların tehdit algılamalarının odağında.. Bir de 1961 Anayasası, 1963 sendikal yasaları, özgür sivil demokratikleşme, basın özgürlüğü kazanımlarının ürünü yaşanmış demokratikleşme patlaması, birikimleri var ki..
Adalet, hukuk devleti düzeni katliamlarında çok daha hoyrat 2. Silivri, sivil darbe süreci senaryolarıyla yola devam etmek isteyenlere, depremle gelen nimetlerin sellerle gidişi, kaçınılmaz metal yorgunluğu sonucu olabilir mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları