Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cumhur’un başkansız, Meclis’siz, hükümetsiz ittifakı olur mu?

06 Mart 2018 Salı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha ilk seçildiğinde, seçim tutanaklarının Resmi Gazete’de yayımlanması iki gün geciktirilerek, AKP Genel Başkanı kimliği ile genel kuruluna katılıp ağırlığını koyarak Davutoğlu’nun hem AKP Genel Başkanlığı, hem de başbakanlığa seçilmesini güvenceye aldığını ne çabuk unuttuk? Hemen sonrasında anayasal düzen gereği ettiği Cumhurbaşkanlığı yeminine sadık kalmayacağı ilanını; tarafsız, herkesin, halkın cumhurbaşkanı olarak kamu yararı denetim sorumlulukları çerçevesinde, hükümeti, Meclis’i denetleme sorumluluklarına sadık kalma gereğini duymadığını, farklı üslupta cumhurbaşkanlığı görevi yürüteceğini önceden ilan etmiş olarak seçimi kazandığı gerekçelendirmesiyle, birçok kez, anayasal yetki sınırlarını aşarak partisinin yasama, yürütme kadrolarının boyun eğmelerine dayanarak fiili icraatlar olarak geçerli kıldırdı.
En çarpıcısı ülkemiz için gerçekten şans 2015 Haziran seçimlerinde yakalanmış gerçekten demokratik parlamento dağılımı dengesinde, pek çok alternatif hükümet kurulması olasılıkları söz konusu iken, Ak Parti Hükümeti’ni, Başkan eliyle Meclis’i baskı altına alarak, seçim sonuçlarını tanımayarak, yeniden seçimlere gidilmesine zorlayan kararlar zincirinin gündeme sokulması. Kuşkusuz Meclis’te ağırlıkları olan diğer siyasal partilerin sorumlulukları, yanlış atakları üzerinden de söylenecek çok şey var. Ancak parlamenter rejimin anayasal sorumlulukları içinde yeri olmayan, Cumhurbaşkanlığı yeminine aykırı, taraflı icraatlar baskılarla, adım adım yürünen yolda seçim yenilenmesi sonucu oy artışı tek dayanak, çok daha taraflı, yürürlükteki anayasal düzenin hukukunu yok sayan icraatların sayısız atağında bugünlere gelişte yaşanan tersyüz oluşlar yok sayılabilir mi?

***

Kuşkusuz son iki buçuk yıl içinde, Ortadoğu dengeleri, İslam dünyası, terör, terörle mücadele kılıflı işgaller üzerinden, emperyal güç odaklarının oynadıkları oyunlar, tuzaklarda da çok fazla, dalgalı değişimler yaşandı. 2002’de Ak Parti İktidarları oluşumunda, Erbakan’ın Fazilet Partisi kökeninden koparılan kurucu kadrolarının, Gülen Cemaati ile iktidar ittifakı, yeni Osmanlıcılık, ılımlı İslam projesi vardı. Amerika’nın BOP projeli, terörle savaş gerekçeli Irak, Afganistan işgallerine Ecevit koalisyon hükümetinden onay alınamadığından, koalisyonun yıkılmasıyla Ak Parti İktidarları dönemi geldi.
Lozan’ı yırtma, Sevr’i gündeme sokma yetmez, tek kutuplu dünya adına Ortadoğu, İslam dünyasında, yeniden, enerji yatakları ile de bağlantılı, dahası eski Sovyetler de dahil dünyanın pek çok bölgesi, hatta AB toprakları içinde eski Yugoslavya’da bile parçalayarak, yeni devletçiklerle yeni sınırlar çizdirme, birbirlerine ırklar, dinler, mezhepler üzerinden kırdırma paranoyası depreşmişti. Soros’la Gülen, kardeş kardeş Amerikan bütçesinden doğrudan desteklenen fonlarla, söz konusu toprakların toplumsal dinamiklerine yönelik projelerle yıllarca çalışıldı... Parçalamaların çoğu çok kolay, çok başarılı sonuçlar verse de, öngörülemeyen pek çok sonuçlarıyla tek kutuplu dünyanın kırılmasını da getiren tersine sonuçları getirdi. Parçalamalar ne kadar kolay, can yaksalar da, emperyal planların kazançlı hesaplarını da bozan pek çok sonuçları üretti. Zengin kuzey dünyasının ekonomik krizini, iflaslarını getiren ilk krizi ayrıntı, terör aynı şiddet ve dozlarda olmasa da zengin kuzey dünyasının da başına ters tepen silah olarak bulaştı, en hafifi ile ötekileştirilmelerin krizlerini üretti.
Yeniden çok kutuplu, çarpık dünya dengelerinin sorunlarıyla birlikte, bölgemiz için çok daha çarpıcı, sorunlar yumağında Irak işgali günlerinin, laik Cumhuriyeti kırma, yeni Osmanlıcılık, ılımlı İslam projeleri balonu patlayıverdi. Kuşkusuz Ortadoğu’nun yeni haritalarla, farklı kırdırmalarla parçalanması hesapları ortadan kalkmamıştı. Şimdilerde Suriye toprakları üzerinde sıkıştırılmış, bu kez birkaç kutuplu çıkar odakları hesaplarında çok daha karmaşık terörün kullanılması, ırklar-mezhepler üzerinden çok daha kaypak kırdırılma hesapları gündemde.
2016, 15 Temmuz Amerika’nın kucağında FÖTÖ’cü terör örgütü darbesi, Erdoğan’ın çağrısı ile sokağa çıkan halkın demokrasi için onurlu, kanlı direnişleriyle suçüstü oldu. Ancak 20 Temmuz OHAL düzeni içinde, Erdoğan liderliğinde, demokrasi, hak-hukukun katledilmesi icraatlarıyla yürünen, tek adam rejiminde, referandumdan bugüne, Cumhurbaşkanı, Meclis, hükümet, erkler ayrılığı işleyişi hak getire... Hak-hukuk-demokrasi, insanca yaşam için halkın, seçmenin buluşmasına kapı açacak, hak-hukuk katliamlarına karşı ilkeli arayışlar yaşamsal değerde...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları