Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adım adım hukuk, demokrasi çiğnenerek...

18 Nisan 2017 Salı

26 yıl boyunca oy kullandığım Vatan kavşağındaki Neslişah İlköğretim Okulu merkezi imam hatibe dönüştürülmek üzere inşaat halinde olunca seçim sandığım Karagümrük Akşemsettin İlkokulu’na alınmıştı. Çiçeği burnunda kalça kırığı ameliyatlı bendenize yararlı bir yürüyüş olacaktı. Ancak her seçimde siyasal İslamcıların, cemaatlerin kalesi Fatih bölgesi seçim sandıklarında meraklı turşucu gazeteci olarak yaptığım gözlemlere engeldi..
Dönüş yolunda öngörülerimle çakışıyor olsalar da tanıklıklarımdan şaşkındım.. İktidarlarının seçim kazanmasında kutsal ittifak oluşturmuş siyasal İslamcılar, cemaatler, bize çaktırmamak için suskun kalsalar da siyasi cephe duruşlarında sandığımızdan derin mi dağılmışlardı?..
Yıllardır sandıkta kutsal ittifak işbirliğini sergileyen; muhtarlıklar fiilen içine katılmış, AKP yerel yönetim kadroları, her biri bir başka cemaat aidiyetli cami cemaatleri öncüleri, çok sayıda sosyal devlet kaynakları ile ayakta tutulan sosyal hizmet veren dernek kadroları, sadaka düzeninin işlerlik kazandığı ağırlıklı kadınlara yönelik yardım kurumlarının.. tanıdık tabelaları, yüzleri selamlaşılacak kadar bildik kişileri, dar sokaklarda vızır vızır.. Şaşkınlığım beni tanıya tanıya, verebileceğim oyu bile bile, çok sempatik, yerine uysa da uymasa da “hayırlı” sözcüğünü birçok kez kullanarak selamlaşma çabalarından..
Evetçiler cephesinin siyaseten ittifak yapmış yönetim kadrolarının seçmen tabanındaki kırılmaya bu hayırcı selam çakmalar ölçü olabilir miydi?
.....
Sandık seçim sonuçları halen çok tartışmalı, şaibeli olsa da, gerek evetçiler cephesinin ilan edilmiş siyasal desteklerinin toplamından yüzde yirmileri aşan ortalama kayıpları, AKP adına da ortalama yüzde onluk eksiklikleri sergiliyor.. Anormal ölçeklerde kullanılmış kamu gücü, kaynakların eşitsizlik, hukuksuzluk gerçeğini tartışamadan haksız rekabet sonuçları, etkisini düşünün. Üstüne hayırcı kampanyalara yine haksız, hukuksuz konmuş yasaklamaları, baskıları eklemleyin. Akıl almaz yandaşın üstüne baskıyla ele geçirilmiş ana akım medyası içinde, dehşet boyutlara ulaştırılmış medya güdülemesi çarkını, seçmen kitlelerinin gerçekler çarpıtılarak, yalanlarla, tehditlerle beyinlerinin yıkanmasını eklemleyin..
YSK’nin, seçim sonuçlarına gölge düşüren, hukuksuzluk itirazlarına konu olmuş kararlarının tartışmasına gelemedik bile. İlan edilmiş kesin olmayan sonuçlara göre..
Yüzde 51.4’le, tartışmalı, şaibeli, kıl payı farklı bir oy sonucu ile, padişahlığın tanımak zorunda kaldığıı Meclis’in ağırlığı, laik Cumhuriyetin parlamenter rejimi ortadan kaldırılmak isteniyor.
AKP’nin kuruluşunda basamak olmuş yerel yönetimler, simge kentler, en büyükler İstanbul, Ankara, İzmir içlerinde, AKP için çoğunluk elinde olan 17 büyük kentte, çoğunluk hayırcılara kaptırılmış. Hayırcılar 33 ilde öne çıkarken, MHP ağırlıklı kentlerde evetçiler cephesinin toplam oy kayıpları çok daha çarpıcı ortaya çıkıyor.
Referandumun dünyada bir örneği, benzeri olmayan tek adamlı, başkanlık rejimlerinin olmazsa olmaz erkler, güçler ayrılığı, bağımsız yargının sorgulanamaz gücü, Meclis ağırlığı yok sayılarak siyasi parti başkanı da olabilmesi hakkının verilmesi, seçilmemiş yardımcılarıyla Meclis denetim gücünü aşan hükümet kurma, ucu açık kamu icraatları yetkileri.. Sonuç olarak demokratik rejim modellerine aykırı sınırsız, hukuksuz, parlamenter rejimi tepetaklak eden yetkiler.. Tüm süreçleri ile haksızlık, hukuksuzluk babında tartışmalı..

***

Adım adım geçerli, yürürlükteki anayasal düzen, laik Cumhuriyet, kurtuluş, kuruluş, Atatürk devrimleri, rejimin ilkeleri, hukuk devleti düzeni, demokrasinin vazgeçilemez örgütlülükleri, kurumlarının, hak, özgürlüklerinin yoka sayılması, kuşkusuz referandum odaklı bir son hamle değil.
2002 İktidara gelişin dünya ve ülkemiz gelişmeleri içindeki süreçlerini, en azından, yaşamsal dönemeç noktaları ile doğru okumaya gereksinim var.. Büyük depremler yıkımının üzerine gelen, büyük ekonomik krizi, bankalar odaklı yıkımı, Ecevit koalisyon ortaklığının dağılması sürecinden ayırabilir miyiz?
Hele de ABD’nin 11 Eylül terör travması, Afganistan, Irak işgal projelerinden, Ecevit’in Türkiye üzerinden Irak işgaline onay vermemesinden, dış odaklı acil iktidar değişikliği arayışlarının gündeme girmesinden..
Sürpriz Fazilet, Milli Görüş hareketi içinden bir alternatifinin gündeme sokulması olabilirdi. Erdoğan liderliği üzerinden oluşan, o tarihler için liberal demokrat kimlikli AB, Amerika odaklı desteklenen siyasal ittifakın Gülen cemaati ile iktidar ortaklığı, Irak işgali içinde, Ortadoğu, İslam dünyası içinde; ılımlı İslam, Yeni Osmanlıcılık, stratejik ortaklık projeleri.. gündeme sokulmasaydı..
Erdoğan liderliğinin çabası, verilmiş sözlerine aykırı tezkere partinin kimi üyelerinin de oyları ile Meclis’ten dönünce yaşananları anımsayın. Suç yeni kurulmuş partinin denetlenemeyen milliyetçi kanadına, askerlere atıldı, TSK kadrolarının başına Irak topraklarında çuval geçirildi. Saddam’ın heykelinin başı Irak işgal operasyonunu tamamlamış Amerikan askeri aracı ile kırılırken, Musul-Kerkük’te Türkmen ağırlıklı nüfus tapu kayıtlarının yakılması sahnelerini izledik..
İç savaşlar bataklığında yaşananların yakın tarih dönemeç noktalarına yerimiz kalmadı. İçdış iktidar, cephe ortaklıklarında çıkar hesaplarının tutmaması ölçeklerinde ağır çıkar çatışmalı değişimlerle bugünlere gelindi. Kimler ortak, kimler düşman kimler terörist.. akla karalar birbirine girdi.. İnsan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi kriterleri, ülke bütünlüğü barış içinde birlikte yaşamdan başka kriter olabilir mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları