Siyaset toz duman

08 Nisan 2022 Cuma

Güne bir uyanıyoruz, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, “Bizim Cumhurbaşkanı adayımız Mansur Yavaş” diyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Belediye başkanları görevlerinin başında kalmalı” şeklindeki ısrarlı açıklamalarından sonra bunu nasıl yorumlamak gerekiyor? Özdağ’ın açıklamasının İYİ Parti’de görev dağılımıyla yaşanan sarsıntı sürerken gelmesi bir rastlantı mı?

Türkiye’de “cumhurbaşkanlığı sistemi”ne geçişten sonra devlet sistemi altüst oldu. Bürokraside AKP’li kadrolar üçüncü tura dönüyor. Ancak halen “Bürokrasi yatırımlara engel oluyor” yakınması yine AKP’li kadroların dilinden düşmüyor. Bu, yeni sistemin de sorun çözmediğinin iktidar tarafından kabullenilmesi anlamına geliyor.

Ülke ittifaklar çevresinde ikiye ayrılmış durumda. Biri mevcut sistemi, diğeri parlamenter sisteme dönülmesini savunuyor. Bu durum önümüzdeki seçimlere yönelik olasılıkları alabildiğine artırıyor. Türkiye ile ilgilenen uluslararası mali çevreler seçim sonrasını en az yedi senaryo çerçevesinde izlemeye çalışıyor. Zor bir durum. Parlamento çoğunluğu ve seçilecek cumhurbaşkanı arasındaki uyumsuzluk olasılığı, parlamenter sisteme geçilmesine yatkın olan ve olmayan adayların seçilme olasılıkları.

Cumhur İttifakı’nın adayı belli. Ancak Millet İttifakı’nın olası adayları üzerine senaryo çok. Birçok isim gündeme getiriliyor. Hatta bazı isimlerin yıpranmamak için özenle saklandıkları iddiası tartışılıyor.

Tüm bunların üzerine iktidar kendisine yeni seçenekler arayışında. Yeni Seçim Yasası yürürlüğe girdi. İktidar çoğunluğu yeni yasayla seçime gidilmesini de bekleyebilir, eski yasayla yapılacak bir seçimin kararını da alabilir. Tüm bu seçeneklerin amacı muhalefet blokunu hataya zorlamak, kafaları bulandırmak, muhalefette bir ayrılık yaratmak.

Diğer yandan ittifakların iç bünyelerinde tartışmalar eksik olmuyor. Millet İttifakı’nda altı ayrı parti var. Doğal fikir ayrılıkları ve çözüm yöntemleri liderler düzeyinde yapıcı bir şekilde değerlendiriliyor. Cumhur İttifakı’nda durum biraz farklı. Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli arasındaki söylem birliği Millet İttifakı liderlerine göre daha başarılı olarak değerlendiriliyor. Ancak BBP lideri Mustafa Destici iktidara son günlerde çok ciddi eleştiriler yöneltmeye başladı.

HDP’nin siyasetteki yeri, hakkında açılan kapatma davası, davanın seçimden önce sonuçlanıp sonuçlanmayacağı konuları da siyaseti yakından ilgilendiriyor. HDP kadrolarının her duruma göre yönelimleri, tabanın tercihleri de iktidar açısından avantaja dönüştürülebilecek bir konu. İktidar bu konuyu da kullanışlı bir araç olarak görmek istiyor.

Artık “başarı” anlatamayan, ilk dönemlerinde “BOP eşbaşkanı olduğunu” ilan edenler, daha ağır iddiaları muhalefet için gündeme getiriyorlar. Kritik nokta ekonomi. Dünyanın en borçlu ülkelerindeniz. Mevcut sistemi yürütmek, süreç içinde bağımlılığı azaltmak isteyen bir hükümet dahi dışarıdan borç bulmak isteyecektir. Bu da seçim sonrası oluşacak iktidarın uluslararası kabul görmesi anlamına geliyor. İktidar, muhalefetin dışarıya güven verme girişimlerine, “Bakın dışarıdan yönetiliyorlar” yaftasını yapıştırmak için hazırda bekliyor. 

Tüm bunların üzerine dünyayı, özelikle de Türkiye’nin yakın çevresini değişimin eşiğine getiren Rusya-Ukrayna savaşını ekleyelim. AKP ile uyuşamayan Batılı yönetimler, yeniden iktidarla iletişime geçiyor.

Siyasette hava döner mi, şu an net konuşmak zor. Çalkalanma biraz daha sürecek gibi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Suriye’nin geleceği 20 Aralık 2024
Suriye dersleri 13 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları