Göç

22 Nisan 2022 Cuma

IŞİD’in Türkiye sınırının güneyindeki Suriye topraklarını ele geçirdiği günlerdi. Suriye’ye karşı oluşturulan ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı ittifak bozulmuş, bir türlü dikiş tutmuyordu. Suriye sınırı kevgire dönmüştü. Sınırın sıfır noktasında tarlası olan bir yurttaş, “Günlerce buradan insan aktı. Kamyonlarla, traktörlerle, biçerdöverlerle kalabalık grup halinde sınırı geçtiler. Çoğunluğu yürüyordu. Hani bu sınırda mayın vardı” diye anlatıyordu göçü... Ama artık “denetimsizlik” için tanınan süre dolmuş, Türkiye üzerinden Suriye’ye gitmesi gereken aşırı grupların çoğu gitmişti. Sonra bu güzergâhta yaşanan dramlar sinemaya da aktarıldı. İki yönlü göç vardı. İlki, Suriye savaşının başında Suriye’den gelenlerdi. İkincisi ise “İslam devleti” kurmak için bu ülkeye gitmeye özendirilenler... İkinci gruptakiler dünyanın her yerinden, özellikle de Batılı ülkelerin kendi bünyesinde var olan, uyum sağlayamadığı için riskli insanlar adeta Suriye’ye gitmeleri yönünde özendirildi.

Gitmesi gerekenlerin büyük bölümü gidecekleri yere vardıklarında Türkiye’ye yönelik “sınırdan teröristler geçiyor” suçlaması yöneltilmeye başlandı. Batılı ülkeler, safralardan kurtulmuştu, artık sınırın kapatılması gerekiyordu. Türkiye yüzlerce kilometrelik sınırı beton bloklarla örmeye, IŞİD de Türkiye’ye roket atışlarına başladı.

Tarih biliminden pek haberdar olmadığımız için ne yazık ki her şeyi yaşayarak öğreniyoruz. Son 10 yıl bölgemizdeki sorunlar ve bu sorunların ülke içine yansımalarıyla geçti. Türkiye üzerinden Suriye’ye gidenler yüzünden bu ülkenin kuzeyinde bazı bölgelere askeri operasyon yapmak zorunda kaldık. Suriye’deki otorite boşluğu, aynı bölgede bölücü örgüt yapılanmalarını da güçlendirdi.

Resulayn, Cerablus, El Bab, Afrin, İdlib sorunu, ne kadar Türkiye’nin iç sorunu, ne kadar dış sorunu?

İÇİMİZDEKİ SURİYE

Kitleler halinde sınırı geçen Suriyelilerin artık her şeyi tartışmalı. Siyasetin en önemli konularından biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan bile “onurlu dönüş” noktasına geldi. Özellikle Almanya ve Fransa’nın geçmiş 20-30 yılda yaşadıkları sorunları bir boyutuyla biz yeni yeni yaşamaya başladık. En çok nüfusu artan grup, Türkiye’de doğan Suriyeliler. Dedik ya tarzımız belli: Her şeyi yaşayarak görüyor, öğreniyoruz. İki Almanya’nın birleşmesinin ardından Türklere yönelik, “onların yüzünden işsiziz” tepkisi yükselirdi. Şimdi aynı şeyleri ülkemizde çok sık duyuyoruz. İnatla uyum konusunda hiçbir çalışma yapmıyoruz. Varlığını yabancıların yarattığı sorunlar üzerine şekillendiren partimiz oldu.

Afganlılar, Pakistanlılar en güncel konu. Durumumuz o kadar acıklı ki ülkemize askeri eğitim almayan gelen bazı Afrikalılar firarda. İstanbul’da yaşadıkları düşünülüyor.

Ama biz hâlâ, yaşanması olası şeyleri öğrenmek için yaşamayı bekliyoruz.


İYİ PARTİ’DE DEĞİŞİM

İki hafta önce siyaset için “toz duman” benzetmesini yapmıştık. Gelişmelerin bir boyutu İYİ Parti’de yaşanmış, teşkilatlardan sorumlu Koray Aydın, başka bir göreve getirilmişti. Teşkilatlar doğrudan Meral Hanım’a bağlanmıştı. İYİ Parti kulisleri halen hareketli. Bazı illerdeki teşkilatlarda değişim beklentisi var. Bazıları 40 ilin yönetiminin değiştirileceğini söylüyor. Kulislerde, “Listeler hazır, genel başkanın masasında bekliyor” sözleri geziyor. Seçime az kaldı. Değişim olacaksa yakındır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşamı ıskalamak 22 Kasım 2024
AKP’yi yansılamak 15 Kasım 2024
Zihinlere operasyon 8 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları