Şahin Aybek

Özel kurumlarda çalışan öğretmenler niye Birlik Sendikası’na üye olmalılar?

28 Temmuz 2022 Perşembe

Birlik Sendikası Öğretmen Bürosu üyesi Nihan Soycan ile sendikayı, yaptıklarını ve yapacaklarını konuştuk…

“80 darbesi ve özellikle de AKP döneminde sendikalı olma fikrinin toplumsal açıdan benimsenmesi engellendi. Birlik Sendikası’nın üyelerinin çoğunluğunu özel kurumlarda çalışan öğretmenler oluşturuyor. Ekonomik krizle, özel kurumlarda çalışan öğretmenlerin aylarca ücret alamadıkları bir dönem açıldı. Peşinden pandemi ile uzun süreler çalışan öğretmenlerin haksız biçimde kısa çalışma ödeneğine geçirildiği görüldü.”

“Özel sektör öğretmenlerinin temel sorunları 3 başlıkta toplanıyor: Güvencesizlik, yoksullaşma ve denetimsizlik. MEB, kamuoyunun da bildiği üzere patron dernekleri ile yakın bir ilişki kuruyor. Öğretmenlerin de dinlenmesini talep ederek bakanlığı sorumluluk almaya davet ediyoruz.”

Nihan hocam Birlik Sendikası ne zaman, neden kuruldu?

Birlik Sendikası, 2020 yılının Eylül ayında yola çıksa da mücadele deneyimi açısından daha köklü olduğunu söyleyebiliriz. Biz, önce 2018 yılından itibaren Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Ağları’nda mücadele eden işçiler, öğretmenlerdik. Bu süreçte bir dizi direniş ve kazanıma imza attık. Bunlardan biri Doğa Koleji Öğretmen Boykotu’dur. O direniş sırasında emekçilerin patron karşısındaki temsiliyetini güçlendirmek amacıyla sendika kurma fikri oluştu ve Birlik Sendikası’nın tohumları atıldı diyebiliriz. 

Türkiye’de sendikal harketin bugününü nasıl değerlendiriyor Birlik Sendikası? Birlik Sendikası’nı diğer sendikalardan ayıran nedir?

Türkiye’de işçi sendikalarının çok köklü bir tarihi var. Fakat 80 darbesi ve özellikle de AKP döneminde sendikalı olma fikrinin toplumsal açıdan benimsenmesi engellendi. Ama bugün de iş yerlerinde seslerini sendikalarla duyuran işçiler daha fazla görülmeye başlandı. Bugün enflasyon ve gittikçe yaygınlaşan işsizlik sorunu nedeniyle emekçiler kaygılı ve hem patronlarına hem de siyasi iktidara öfke duyuyorlar. Tabii bir sendikanın nasıl işleyeceğine dair her sendikanın kendi yönelimiyle yanıtlar üretiliyor. Daha fazla bağımsız sendika kurulduğunu görüyoruz. Özellikle en örgütsüz iş kollarında daha fazla işçi, sendikalara üye oluyor. Bunlar umut verici gelişmeler.

Birlik Sendikası, kendisini bir sınıf sendikası, bir mücadele sendikası olarak tanımlıyor. Bu ne demek? Birlik Sendikası’nın patronlarla uzlaşmaya tahammülü yok. Kendisini bir kurum olarak değil, bir mücadele aracı olarak var eder. Gücünü tamamen üyelerinden alır. Örgütlenme alanı 10 nolu Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar iş koludur. Ancak Birlik Sendikası’nın üyelerinin çoğunluğunu özel kurumlarda çalışan öğretmenler oluşturuyor. 

Özel okul öğretmenleri arasında sendikalılık yakın dönemde oluşmaya başladı. Bunun sebebi nedir? Birlik Sendikası’na neden üye oluyor öğretmenler?

Özel kurumlarda çalışan öğretmenler sendikal örgütlenme haklarını çok yakın tarihlerde elde etti. Eskiden özel öğretim kurumları az sayıdaydı ve görece konforlu bir çalışma alanıydı. Özellikle son 20 yılda patronlara sağlanan çeşitli teşvikler, yasal düzenlemeler özel kurumların çok hızlı artmasına sebep oldu. Çalışma koşulları ve ücretlerse öğretmenler açısından kötüleşti. Özellikle dersanelerin kapatılmasından sonra kuralsızlığın, denetimsizliğin yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Yine 2017 yılında ihbar tazminatı ve işe iade hakkımız elimizden alındı. Hemen peşinden ekonomik krizle, özel kurumlarda çalışan öğretmenlerin aylarca ücret alamadıkları bir dönem açıldı. Peşinden pandemi ile uzun süreler çalışan öğretmenlerin haksız biçimde kısa çalışma ödeneğine geçirildiği görüldü. Şimdi de Türkiye’nin belki de en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla özel kurum öğretmenleri için sendikalara üye olmak, hayati bir zorunluluk aslında. Türkiye’de yıllardır özel okul öğretmenlerinin üye olabileceği bir dizi sendika var. Öğretmenlerin yoğun olarak Birlik Sendikası’na yönelmelerine sebep olan sendikanın sahip olduğu bağımsız sınıf sendikacılığı anlayışının yanında, özel kurumlarda çalışan öğretmenlere dair fikir ve materyal üreten ilk sendika olması ve bu alanda elde ettiğimiz 5 yıllık deneyim. 

Birlik Sendikası kurulduğundan beri özel okullarda neler yaptı?

Bu deneyimin içinde sendikaların hareket alanının kısıtlanmasına neden olan toplu sözleşmede sayısal baraj gibi kimi yasal düzenlemelerin aşılmasına yönelik denemeler var. Biz kuruluşumuzun ilk birkaç ayında Ankara’da bir özel okulda öğretmenlerle birlikte sözleşme masasına oturduk. Öğretmenlerin ek mesai ve ücret artışı gibi taleplerini gerçekleştirmelerini sağladık. Yine Ocak ayında Van’da asgari ücret düzenlemesinden sonra bir okulda öğretmenlerin ücretlerinin artırılmasını sağladık. Geçtiğimiz ay büyük bir zincir okulda haksız biçimde işten atılan bir grup öğretmeni temsilen kuruma giderek, öğretmenlerin haklarını eksiksiz almasına yardımcı olduk. Tabii öğretmenlerin örgütlenmeye başladığı döneme kadar patronlar biraz meydanı boş bulmuşlardı. Haklarını arayan öğretmenlerin fişlendiği sosyal medya platformaları kurmaya yeltenmişlerdi. Bu platformu kapattırdık. Öğretmenlerin sözleşmelerinin yenilendiği bahar aylarında haklarıyla ilgili bilgi edinebilecekleri canlı yayınlarımız oldu. Öğretmenlerin sıkça sordukları sorulara hukuki yanıtlar veren bir broşür ile özel okul öğretmenlerinin durumunu işleyen rapor ve metinler ortaya koyduk. Bunlara internet sitemizden ulaşılabilir. Sadece okullarda değil, öğretmenlerin genelini ilgilendiren sorunlara da değiniyoruz. Ankara’da ulaşım zamlarından sonra özel kurumlarda çalışan öğretmenlere de indirimli ulaşım hakkının tanınmasına dair kampanyamız var. Bu hak 2015 yılına kadar hem devlet hem de özel kurum öğretmenlerine tanınırken, hatta şu an da İstanbul ve Antalya gibi kimi büyük şehirlerde özel kurum öğretmenlerini de kapsamaktayken, Melih Gökçek döneminde elimizden alındı. Bu konuda Ankara Büyükşehir Belediyesi ile görüşmelerimiz sürüyor. 

Özel kurumlarda çalışan öğretmenler hangi sorunlarla karşı karşıya?

Birlik Sendikası’na üye olan öğretmenlerin deneyimlerinden çıkarımımıza göre özel sektör öğretmenlerinin temel sorunları 3 başlıkta toplanıyor: Güvencesizlik, yoksullaşma ve denetimsizlik. Güvencesizlik başlığındaki en önemli sorunumuz senelik imzalanan belirli süreli sözleşmeler. Genellikle patronların herhangi bir haklı gerekçe olmaksızın öğretmenlerin işine son verdiğini görüyoruz. Üstelik, öğretmenler işten ayrılmak istemeseler dahi istifaya zorlanıyorlar. Böylelikle öğretmenin kıdem tazminatını veya diğer haklarını almasının da önüne geçiliyor. Sözleşme şartları çoğu kurumda öğretmenlere gösterilmiyor. Türkiye’de öğretmen işsizliğinin boyutları ortada. İş güvencesine dair duyduğu kaygılar nedeniyle, öğretmenler okullarda da patronların çeşitli baskılarına daha yoğun maruz kalıyorlar. Yoksullaşma sorunu aynı zamanda bir eşitlik sorunu öğretmenler için. Çünkü 2014 yılına kadar bizim aldığımız ücret en az kamuda çalışan öğretmenlerinkine eşit olmak zorundaydı. Fakat bu zorunluluk ortadan kalktı. Dolayısıyla şu an çok sayıda öğretmen asgari ücrete çalışıyor. Hatta kimi kurumlarda öğretmenlerin banka hesaplarına asgari ücret ödenirken bunun bir kısmının daha sonra patron tarafından elden geri alındığını biliyoruz. Hemen her kurumda patronlar öğretmenlerin ek ders ücretlerine ve eğitim öğretim ödeneğine el koyuyorlar. Günde 10-12 saat çalışan bir öğretmen verdiği emeğin karşılığını hiçbir şekilde almıyor. Özellikle bugün, tüm zorunlu giderlerimizde ciddi bir artış var ancak ücretlerimiz aynı oranda artmıyor. Bütün bu usulsüz uygulamalarınsa yetkili kurumlar tarafından denetlenmediğini görüyoruz. Denetimsizlik, diğer sorunlarımızı perçinliyor. 

Yakın zamanda gündeme gelen meslek yasasını Birlik Sendikası nasıl değerlendiriyor? Meslek yasası bu sorunlarınıza çözüm olabilecek mi?

Meslek Yasası’nın öğretmenlerin sorunlarını çözmeyi bırakın derinleştireceğini düşünüyoruz. Birincisi, öğretmenleri aday, uzman, başöğretmen gibi kategorilere ayırmanın eğitim süreci açısından bilimsel herhangi bir karşılığı yok. Aynı zamanda aday öğretmenlik aslında bizim lisans son sınıfta staj döneminde bitirdiğimiz bir süreç olmalıdır. Öğretmenlerin mesleki gelişiminde deneyim önemlidir fakat bu sınavla değil pratikle değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeyi yapabilmek için her okulun, her sınıfın özgün koşulları dikkate alınmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlere mesleki gelişim desteği sağlamakla yükümlüdür, dolayısıyla kendisini denemeli, denetlemelidir. Öğretmeni değil. Aynı zamanda MEB’in meslekte profesyonellik iddiası varsa meslek yasası oluşturma sürecinde öğretmenleri dinlemeliydi. Öğretmenin yalnızca pasif bir uygulayıcı olduğu bir anlayışta profesyonellik beklenemez. Öğretmen örgütlerinin görüşü hiçbir şekilde alınmadı. En önemlisi, bu meslek yasası öğretmenleri kendi içlerinde ayrıştırıyor. Kamu ve özel kurum öğretmenleri eşit şekilde değerlendirilmiyor MEB tarafından. Hatta, biz özel okul öğretmenleri olarak uzmanlığa ya da başöğretmenliğe başvurduğumuzda sadece bu sıfatı taşımaya yetki kazanıyoruz ve ücret ödülünü dahi alamıyoruz. Kaldı ki, bu sıfatlar bizim temel sorunlarımıza yanıt üretemez. Bu sıfatlar yoksulluğa çare değil.

Biz, daha önce bahsettiğim sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi sunmak üzere Birlik Sendikası Öğretmen Bürosu olarak MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’ne geçtiğimiz haftalarda ziyarette bulunduk. Meslek Yasası’nın çözüm olmadığını da belirttik. Öğretmenlerin belirsiz süreli sözleşme, ücrette en az kamuya denklik ve denetimde iyileştirme taleplerini ilettik. MEB, kamuoyunun da bildiği üzere patron dernekleri ile yakın bir ilişki kuruyor. Öğretmenlerin de dinlenmesini talep ederek bakanlığı sorumluluk almaya davet ettik. Bu görüşme sırasında öğretmenlerin kimi hak kayıplarının unutulduğunu fark ettik. Örneğin istifaya zorlanan öğretmenin ihbar tazminatından faydalanamayacağını belirtti genel müdür. Ancak ihbar tazminatımız elimizden alınalı 5 yıl oluyor. Ayrıca denetim konusunda uzun süre fikir alışverişimiz oldu. Bakanlık, öğretmenlerin denetim sırasında gerçekleri açıkça dile getirmesi gerektiğinin altını çiziyor. Birlik Sendikası olarak denetimlerin daha etkin gerçekleşmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğimizi belirttik.

Doğa Koleji Boykotu’ndan bahsettiniz. Şu an da iflas ve kayyum gündemleri var Doğa Koleji’nde. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Doğa Koleji Türkiye’nin en büyük özel okul zinciri. Bu okulda 2018 yılında aylarca öğretmenler ücretlerini alamadılar. Ödenmeyen faturalar nedeniyle doğalgaz ve elektrik kesintileri oldu okullarda, öğrenciler ve veliler olumsuz etkilendiler. O dönem Patronların Ensesindeyiz Özel Okul Öğretmenleri Dayanışma Ağı’na katılan öğretmenlerin öncülüğünde İş Kanunu 34. Maddeden faydalanarak bir boykot gerçekleşti. Bu, Türkiye özel okul tarihinde bir ilkti. Velilerin öğretmenlere destek olduğunu gördük. Hatırlarsınız, bakanlık da tam bu boykottan sonra açıklamalar yapmak zorunda kaldı ve devir konusu gündeme geldi. O günden beri iki kez devir oldu okul. Kimi öğretmenlere mahkeme kararıyla hak edilmiş borçlarının halen ödenmediğini biliyoruz. Şimdi de iflas ve kayyum bahsi açıldı. Bu konuda söylenebilecek tek şey var: Öğretmenler, bu belirsizliğe mahkum edilemez. Zaten yetersiz ücretlerle çalışan öğretmenler, Doğa Koleji’nin eski ve yeni patronlarından daha zengin değil. Yıllardır hak edilmiş haklarını mahkeme kapılarında arayan, açtıkları davaları kazanan öğretmenler bütün bunları çekmek zorunda değil. Gerek geçtiğimiz yıllarda, gerekse bu yıl tereddütle Doğa Koleji’nde çalışan öğretmenler hiç vakit kaybetmeden Birlik Sendikası’na ulaşsınlar. Doğa Koleji patronlarına da öğretmenlerin 2018’deki boykotundan ders almalarını tavsiye ederim. 

Ben  sizin vesilenizle meslektaşlarıma seslenmek istiyorum. Verdiğimiz yoğun emeğin karşılığını almayı elbette ki herkes gibi biz de hak ediyoruz. Bu geçim sıkıntısını, stresi, gelecek kaygısını, baskıları tek başımıza göğüslemek zorunda değiliz. Patronlar karşısında yalnız değilsiniz. Yaşadığınız her sorunu Birlik Sendikasına ihbar edin. Birlik Sendikası sizindir. Ayrıca velilere seslenmek istiyorum. Biliyorum, öğrencilerin geleceği ile ilgili kaygılar duyarak okullara binlerce lira ödüyorsunuz her yıl. Kimi okullar %37 zam sınırını aşmaya çalışıyor, ek ücretler talep ediyor. Biz öğretmenlerin sizin ödediğiniz ücretlerden cebine kalan sadece asgari ücrettir. Öğrencilerin daha güvenceli bir hayat elde etmesi için öğretmenlerle veliler kol kola girmelidir. 

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları