Şahin Aybek

Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir!

25 Kasım 2019 Pazartesi

ÖĞRETMEN OLMAK BİR ‘CAN’A DOKUNMAKTIR!

Bir Öğretmenler Günü’nü daha geride bıraktık. Ben bu yazımda öğretmenin eğitimin öznesi olmasından hareketle genel olarak öğretmenin ne olup olmadığını ve öğretmen sorununun çözülmesi için neler yapılması gerektiğini, ele almaya çalışacağım.  Ne de olsa ana cümlemiz ‘EĞİTİM DEMEK ÖĞRETMEN DEMEKTİR.’ Cumhurbaşkanı olmasaydım öğretmen olurdum diyen Atatürk’ün, irfan ordusu diye nitelendirdiği öğretmenlerimizi…

ÖĞRETMEN OLMAK BİR MESLEK ERBABI OLMANIN ÖTESİNDE, BİR VAROLUŞ BİÇİMİDİR

Öncelikle genel olarak “Öğretmen”liği ele almalıyız. Farklı sosyolog, filozof ve eğitimciler öğretmenliğin farklı tanımlarını yapmışlardır. Daimici, esasici, pragmatik ve yeniden kurmacı ekollere göre tarih boyunca öğretmenliğin farklı tanımları yapılmıştır. Farklı otoriteler öğretmenliği farklı tanımlamış, farklı değerlendirmişlerdir. Ancak müsaadeniz olursa ben kendi tanımımı yapmak istiyorum. Evet, tam da burada genel olarak öğretmenliğin ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Öğretmenlikle ilgili, yaşanılan çağa göre birbirinden farklı tanımlamalar yapılmıştır. Günümüzdeki mevzuatın diliyle öğretmen; bağlı olduğu yasalar çerçevesinde belirli görevleri yerine getiren ve belirli haklara sahip olan kişidir. Öğretmenlik de, öğretmen olarak kabul edilen kişilerce icra edilen meslektir. Yani öğretmen, aydınlatan, doğru yolu gösteren kişi olmaktan uzaklaşıyor, kendine verilen vazifeyi harfi harfine yapması beklenen bir kunduracı, bir tamirci gibi görülmeye başlanıyor. İşte öğretmen olmak, “Öğretmenlik yapmayı aşıp, öğretmen’ olmaktır”. Yani öğretmen olmak, sadece mevzuata göre yapılması gerekenleri yapıp, rolünü oynamak değildir. Bu yetmez. “Zamanında dersime başladım, anlattım, yeterince ödev de verdim, disiplini de sağladım ve saatim doldu. Hadi eve gidiyorum” demekle öğretmen olunmaz. Bir öğretmenin bunları yerine getirmesi elbette önemlidir ve takdire şayandır. Ancak yetmez. Bunun için, öğretmenlik yapmayı aşıp “öğretmen olmak” gerekir. Peki “öğretmen olmak” nedir diye sorarsanız?

“Öğretmen olmak, öğretmenlik yapmayı aşmak demektir. Öğretmenin, belirlenmiş görevlerin ötesine geçip hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrencisiyle bütünleşerek var olmasıdır. Öğretmen olmak; öğretmenle öğrencinin birbirlerine hoşça bakabildikleri, öğretmenin öğrencide, öğrencinin öğretmende dirildiği, güçlü ve sahici bir aidiyettir. Öğretmen olmak, daha ilkokuldaki bir çocuğa bile, geleceğin bilim insanı, sporcusu, siyasetçisi yani yarının büyüğüymüş gibi, derin bir varoluşsal sorumlulukla yaklaşabilmektir. D.C.”

Anlıyoruz ki öğretmenlik yapmak ile öğretmen olmak farklı şeyler. Öncelikle “olmak” ve “yapmak” kavramları arasındaki can alıcı farkı kavramalı. İşte Türkiye’de Öğretmen Olmak, Öğretmen olmak olmalıdır. Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olanlar, başarılı olabilirler. 

EĞİTİM DEMEK ÖĞRETMEN DEMEKTİR

Eğitim politikasının temeli öğretmendir. Eğitim pek çok unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. Elbette eğitimin içinde öğrenci vardır, elbette eğitimin içinde öğrencinin ailesi vardır, elbette okul vardır, elbette müfredat programı vardır, elbette öğretmen vardır ama bunların hiçbirisi yoksa da eğitimin yapılmasına imkân veren tek unsur öğretmendir.  Eğer okulunuz yoksa da öğretmen eğitimi verebilir, müfredat yoksa da öğretmen, eğer iyi bir öğretmense, eğitimi verebilir, ailesi çocuğu sahipsiz bırakıyorsa da öğretmen o çocuğa sahip çıkabilir, ona eğitimini verebilir. Öğretmen işin temelidir. Bu nedenle Eğitim Demek Öğretmen Demektir.

İşte bu kadar önemli olan öğretmenlerimizle ilgili çalışmaların daha iyi olması için, ne de olsa eğitimli ile eğitimsizin, ölü ile diri kadar farklı olduğunu düşündüğümüzde öğretmenlere dair yapılması gerekenleri şu şekilde ele alabiliriz.

ÖĞRETMENLERİ TOPLUM LİDERİ HALİNE GETİRİP, DAHA SAYGIN BiR NOKTAYA TAŞIMALIYIZ                                

İnsanlığa saygıyı, ülke ve ulusa sevgiyi, toplumla dayanışma ve paylaşma duygusunu öğretmen öğretir. Öğretmenlere sahip çıkılması, öğretmenliğin yeniden saygın ve çekici bir meslek haline getirilmesi için yapısal değişiklikler yapılması, Türkiye’nin öncelikli hedefi olmalıdır. Öğretmenlerin Milli Eğitimin amaçlarını gerçekleştirebilecek ve eğitim programlarını başarı ile uygulayabilecek nitelikte yetiştirilme ve çalıştırılmalarına yönelik ilkeler ve altyapı yeniden düzenlenmelidir.

ÖĞRETMEN YETİŞTİRME

Öğretmenlik yeniden toplumun en saygın mesleklerinden biri haline getirilmelidir. Öğretmen yetiştirmeye katkıda bulunan tüm yüksekokul ve fakülteler fiziki, mali ve akademik bakımdan en ileri olanaklarla donatılmalıdır. En başarılı öğrencilerin Eğitim Fakülte ve Bölümlerini tercih etmelerini sağlayacak tüm politikalar hayata geçirilmelidir. Öğretmen yetiştirmede temel yeterliliklerin değerlendirilmesi sağlam bir zemine oturtulmalıdır. Formasyon eğitiminde özel ihtiyaçlara sahip öğrencilerin eğitimini de gözetecek bir pedagojik donanım tüm öğretmenlere kazandırılmalıdır. Öğretmen yetiştirmede uygulama ve staj yapma olanakları artırılmalıdır.

ÖĞRETMEN NİTELİĞİNİN ARTIRILMASI

Meslek içi eğitim seminerleri, eğitimcilerin görüşleri ve ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmalıdır. Yaşa bakmaksızın, isteyen tüm öğretmenlere lisansüstü ve doktora eğitimi için burs sağlanmalıdır.

EKONOMİK GÜVENCE VE ÖZLÜK HAKLARI

Ücretli öğretmen uygulamasına son verilmelidir. Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır. Öğretmenlerin devlet kadroları içindeki statüsü, ek göstergeleri ve ek ders ücretleri yükseltilmelidir. Öğretmenlerin özlük hakları özel bir yasayla güvence altına alınmalıdır. Aday öğretmenlerin, devlet memurlarının yararlandığı tüm haklardan yararlanması sağlanmalıdır. Eğitim personelinin atanma, yer değiştirme ve görevde yükselme işlemleri yeni yapılanmaya uygun olarak düzenlenmeli; öğretmenlerin sürekli eğitimi, çalışma, atanma ve özlük hakları konularında tüm ilkeleri kapsayan bir “çerçeve yasa” çıkartılmalıdır.

ÖĞRETMEN ADAYLARININ SEÇİMİ VE ÖĞRETMEN ATAMALARI

Öğretmen atamalarında, kayırma ve kadrolaşma amaçlı sözlü sınavlar kaldırılmalı, başarı ve liyakat esas alınmalıdır. Öğretmenlerin sosyal yaşantılarını ve eğitimlerini olumsuz etkileyen mevcut sınav sistemi yeniden düzenlenmelidir. Atama bekleyen öğretmen sorunu kadrolu atamayla çözülmelidir.  Öğretmen açığı kapatılmalıdır. Birleştirilmiş sınıflı okullardaki öğretmen ihtiyacı karşılanmalıdır. Hiçbir öğretmen ve yönetici üyesi bulunduğu sendikaya göre değerlendirmeye tabi tutulmamalıdır. Okul yöneticileri ideolojik yaklaşımlarla atanmamalıdır.

VELİ DERNEKLERİ AKTiF HALE GETİRİLMELİDİR

Eğitim süreci çerçevesinde; Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetim ile okul, çevre, veli ve öğretmenler arasındaki ilişkiler güçlendirilmeli, katılımcı bir anlayışla yetki ve sorumlulukları paylaşmaları sağlanmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı’nca, eğitim yöntemlerinin uygulanmasında ve geliştirilmesinde, programların hazırlanmasında, eğitim amaçlarının saptanmasında, eğitim- öğretim ve yönetimle ilgili çalışmalarda demokratik katılım süreçleri geliştirilmeli, öğretmen örgütlerinin de katkılarının sağlanmasına özen gösterilmelidir.

ÖĞRETMENLER GEÇİMLERİNİ TEMİN İÇİN İKİNCİ BİR İŞ YAPMA ZORUNLULUĞUNDAN KURTARILMALIDIR

Öğretmenlerin, hakları ve ekonomik koşulları iyileştirilmeli, onurlu bir yaşam için gerekli özlük hakları sağlanmalıdır. Öğretmenlerin eşleriyle aynı yerleşim birimlerinde çalışmaları güvence altına alınmalıdır. Bütün öğretmenlerin her yıl bir ay hizmet içi eğitim görmeleri sağlanmalı, bu eğitimin sürdürülmesinde ilgili üniversiteler ile işbirliği yapılmalıdır. Yabancı dil bilen öğretmenlerin tatil aylarında ileri ülkelerdeki meslektaşlarıyla bir araya gelmelerini sağlayan ve Batı ülkelerinde uygulanan değişim programlarından yararlanmaları desteklenmelidir. 

Öğretmenle ilgili yapılması gerekenlerin ötesinde öğretmenlik bir duruş mesleğidir. Yani; üstadın dediği gibi ÖĞRETMEN YALVARMAZ, ÖĞRETMEN BOYUN EĞMEZ, ÖĞRETMEN EL AÇMAZ, ÖĞRETMEN DERS VERİR! Türkiye Hepimizin Eğitim Hepimizin…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları