Şahin Aybek

Mahmut Özer’in aydınlanmacı Hasan Ali Yücel’i niye anamadığının sırrını çözdüm!

28 Şubat 2022 Pazartesi

 “Köy Enstitülerinin bütün günahı omuzlarıma, sevabı başkalarına olsun. O kurumların günahı bile bana yeter.”

“Hayat ve harekete teveccüh etmemiş bir bilgi, ilim değil, vehimdir. Sözde veya kalemde sığınağını bulmuş bir vehim. Bu sebepledir ki ilim de her şey gibi hayat içindir.”

“Terbiye, millet bütünlüğüne kendini faydalı kılacak insanlar yetiştirmek için yapılan tesir ve telkindir.”

“Maarif teşkilatımızın hedefi, yetişmekte olan nesle, onu kendi milletimize ve bütün insanlığa faydalı kılacak her nevi medeniyet vasıflarını vermektir.”

“Kanaatimce bütün Maarif Teşkilatı tam ve mükemmel bir uzviyet alabilmek için her uzvunun birbiriyle alakalı, birbiriyle münasebetli bir surette işlemesi lazımdır. Ben Maarifimizde ahenk meselesini ana davalarımızdan biri belliyorum.”

“Türk kültürünün ilerlemesine tepeden tırnağa hizmetkâr olmak benim tek emelimdir.”

26 Şubat Cumartesi günü öğretmen ve felsefeci bir Bakan olan Hasan Ali Yücel’in 61. ölüm yıldönümüydü. Umulduk ve şaşırmadık bir şekilde Milli Eğitim Bakanlığı ve Bakan Mahmut Özer daha önceki AKP dönemi Bakanları gibi Hasan Ali Yücel’i yine anmadılar.

500'e yakın eser çevirip, Köy Enstitülerini kurup ve bizzat yöneten Hasan Ali Yücel’i daha yakından tanırsak niye anmadıklarını ve niye anılması gerektiğini daha iyi anlayacağız. İşin sırrını çözeceğiz.

Aralıksız 7 yıl 7 ay ve 9 gün Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan Hasan Ali Yücel (1897-1961) Cumhuriyet tarihimizin en uzun süre görevde kalan Milli Eğitim Bakanı’dır. Felsefeci ve öğretmen olan Yücel daha önceden Ortaöğretim Genel Müdürlüğü de yapmıştır. Eğitim ve kültür hayatına yapmış olduğu katkılar ile eğitim tarihimize damga vurmuş bir isimdir Yücel. O saydığımız hizmetlerinin yanı sıra öğrenci müfettişliği, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü de yapmış biri olarak eğitimin neredeyse tüm kademelerinde görev yapmış bir siyasetçidir. Yücel Bakanlıkta da çeşitli görevlerde bulunduğundan eğitim sistemine ve sorunlarına hâkimdi. Partide de aktif görevler almıştır. Hasan Ali Yücel, İsmet İnönü döneminde 1938’den 1946’ya kadar MEB’de bakanlık yapmıştır. Bu zaman diliminde eğitime ve kültüre ciddi katkıları olmuştur.

Ama bence onu farklı kılan aldığı eğitimler ve mesleğiydi. Darülfünun’da hukuk eğitimini bitirmeden, felsefe bölümüne ve Yüksek Öğretmen okuluna devam etmiştir. Yani o hem felsefeci hem de öğretmendi. O, bir insanın olaylara eleştirel, bütüncül, tutarlı ve sistematik bakmasını sağlayacak felsefe eğitimini almış bir kişiydi. 

Ama her şeyden önemlisi bir öğretmendi. Bakanlığın başına meslekten birinin, okulu- öğrencileri- sınıfı bilen birinin, yani içlerinden birinin gelmesi tarih boyunca öğretmenlerin isteği, hayali ve hedefi olmuştur. Tebeşir tozu yutmuş, teoriyi bildiği kadar, okulların ve eğitimin hayatının sorunlarını da bilen, onları anlayan, onlardan içlerinden birinin, bir Milli Eğitim Bakanı isteği, hayali, ütopyası. Gazetecilik de yapmış olan Yücel, çok yönlü bir kişilikti. Ayrıca felsefe ve sanatla ilgili çeşitli yazılı eserler de vermiştir.

Felsefeci kimliği eğitim politikalarına da yansımış olan Yücel; 17 Temmuz 1939’da Birinci Maarif Şurasını açarken, felsefi bir bakış açısının yansıması olarak, eğitim sisteminin de bütünlüklü bir şekilde ele alınması gerektiğini ifade eder.

“Kanaatimca bütün Maarif Teşkilatı tam ve mükemmel bir uzviyet olabilmek için her uzvunun birbiriyle alakalı, birbiriyle münasebetli bir surette işlemesi lazımdır. Ben Maarifimizde ahenk meselesini ana davalarımızdan biri belliyorum.” (M.E.S.D;1946: 264)

Bakanlığı döneminde spordan müzelere, felsefeden gramere, coğrafyaya varıncaya kadar çeşitli kongre ve kurullar toplamıştır. Uzman bilim adamı ve eğitimcilerle çalışmış olan Yücel döneminde birinci ve ikinci Maarif Şuraları da toplanmıştır.

2 Mayıs 1939’da Birinci Türk Neşriyat Kongresi’ni toplamış olan Yücel döneminde, yayın faaliyetleriyle ilgili önemli kararlar alınmış ve uygulanmıştır. Kendi alanında önemli olan ansiklopedi, sözlük vb eserler basılmıştır. Önemli dergileri yayınlamaya başlamıştır. İslam Ansiklopedisi, Sanat Ansiklopedisi, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Türkçe-Fransızca Sözlük gibi önemli sözlük ve ansiklopediler basılmıştır.

Bir tercüme bürosu kurulup, dünya edebiyatı klasikleri çevrilmiştir. 1946 yılı itibariyle toplam 496 eser çevrilmiştir. Bunlar Klasik Yunanca, Fransızca, Almanca, İngilizce, Rusçadan çevrilmiş eselerdir. Bazı İslam ve Şark Klasikleri de çevrilmiştir. Bu çevirilerden, basılan ansiklopedi ve sözlüklerden de anlaşılacağı üzere Yücel, Türkiye eğitim ve kültür hayatına büyük katkılar sunmuştur. Onun bakanlığı döneminde öğretimin tüm alanlarında önemli gelişmeler sağlanmıştır. Köy Enstitüleri’ne de destek verip, gelişmelerini sağlamıştır.

Köy Enstitüleri'nin, Ankara Devlet Konservatuarı’nın Tercüme Bürosu’nun kurulması, ilk Maarif Şurası’nın toplanması, ders kitaplarına standart getirilmesi, okul programlarının yenilenmesi, bakanlıkça kaynak kitaplar yayınlanması, Tebliğler Dergisi, İlköğretim, Teknik Öğretim, Güzel Sanatlar gibi mesleki dergilerinin çıkartılması, klasikler dizisinde önemli doğu batı klasiklerinin Türkçe'ye çevrilmesi, müze ve sergi çalışmalarının başlatılması, üniversite özerkliğinin önemli bir adımı olan Üniversiteler Kanunu'nun çıkartılması Yücel'in Bakanlığı sırasında gerçekleşen işlerdendir(Saka, 2018).

Yücel'in temel eserleri de Fransa Maarif Teşkilatında Müfettişler, Çocuklara Şiirlerim, Türkiye'de Ortaöğretim, Hürriyet'e Doğru, Edebiyat Tarihimizden şeklindedir. Yücel, 1997 yılının 100. doğum yıldönümü olması sebebiyle UNESCO tarafından dünyada anılmasına karar verilmiş bir isimdir. O Cumhuriyet döneminin önemli aydınlarındandır. Atatürkçü çizgide, yani çağdaşlaşma hedefleri doğrultusunda önemli katkılar sunmuştur. 

Yücel'in eğitim sistemine ve sorunlarına hakim olması belirttiğimiz üzere eğitimin neredeyse tüm kademelerinde görev yapmış olmasından da kaynaklanıyordu. O bir aydındı, ama Bakanlığı süresince de önemli hizmetler vermiş bir isimdi. O cumhuriyet dönemi eğitim ve kültür hayatının gelişiminde önemli bir isimdir. Atatürkçü çizgide yani çağdaşlaşma hedefleri doğrultusunda önemli katkılar sunmuştur. 

“Köy Enstitülerinin bütün günahı omuzlarıma, sevabı başkalarına olsun. O kurumların günahı bile bana yeter”, diyen aydınlanmacı Hasan Ali Yücel’i niye anamadıklarını sanırım anladık. İşin sırrını çözdük. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları