Şahin Aybek

İmam Hatip öğrencileri neden deizme kayıyor?

31 Mayıs 2021 Pazartesi

BİR SAATÇİNİN, SAATİ İMAL EDİP KURDUKTAN SONRA SAATİYLE OLAN AŞKIN İLİŞKİSİ GİBİDİR

Geçtiğimiz dönemlerde bazı İmam Hatip öğrencilerinin dini bilgilerdeki tutarsızlık nedeniyle deizm inancına kaydığı ve ders materyallerinin uygun olmadığı, konusu tartışıldı. Öğrencilerin, anlatılan dini bilgilerdeki tutarsızlık nedeniyle deizme kaydığı, din dersi öğretmeninin öğrencisine uygun model olamadığı, çocukların sorularının ya yanıtsız kaldığı ya da bastırıldığı gibi saptamalar da yapıldı. Hadi gelin, kısaca İmam Hatip öğrencilerinin kaydığı deizmin ne olduğunu ele almaya çalışalım.

BİR CEP SAATİNİN YAPILIP, KURULUP BİR DAHA KARIŞILMAMASI GİBİ

Deizm dendiğinde, sıradan insanların aklına ilk etapta sanki dinsizlik gibi bir şey gelse de, deizm; varlığı akılla bilinen, evreni yarattıktan sonra ona karışmadığı kabul edilen bir Tanrı anlayışıdır. Buradaki evrenin yaratılıp karışılmamasına literatürde cep saati örneği verilir. Yani cep saatinin bir yapıcısı vardır ama saatçi, cep saatini yapar, kurar ve bir daha müdahale etmez. Ve diğer taraftan zaten deizm, Latincede Tanrı anlamına gelen “deus” kelimesinden türetildiği için zaten bu inanışta inançsızlık gibi bir şey söz konusu olamaz. Yukarıda da ifade ettiğim üzere; burada varlığı akılla bilinebilen bir Tanrı anlayışı söz konusudur.

DEİZMDE AŞKIN BİR TANRI FİKRİ VARDIR

Dediğimiz üzere; deizmde bir Tanrı fikri vardır ama deizmin Tanrısı aşkınlık fikrine dayanır. Yani evrenden ayrı bir Tanrı vardır ve bu Tanrı, evreni bilgisine ve iradesine uygun bir şekilde yaratmıştır. Bu inanışa göre Tanrı evreni en mükemmel şekliyle yarattığından, başka bir değişiklik yapmasına gerek yoktur. Ve Tanrı, insanların hayatlarıyla ilgilenmediğinden, insanların Tanrı adına ibadet etmesine de gerek yoktur. Aslında deizm, bir yönüyle bilime ve akla dayalı bir din anlayışıdır. Ve bu akla ve bilime dayalı anlayıştaki aşkınlık tam da yukarıdaki saatçi örneğindeki gibidir. Yani tıpkı bir saatçinin, saatini imal edip kurduktan sonra saatiyle bir ilişkisinin kalmaması gibi, evrene aşkın bir Tanrıdır bu Tanrı.

DİNİN KİTABI AKLIN IŞIĞINDA ANALİZ EDİLMELİDİR

Deizme göre, vahiy akla uygun olmalıdır ve akıl vahiyle uyum içindedir. Bu nedenle de kutsal kitaplar aklın ışığında ele alınmalı ve dinlerde mucizeler gibi mistik öğelere yer verilmemelidir. Voltaire ve Rousseau’nun temsil ettiği bu anlayış doğal bir dini savunduğundan, peygamberlere ve dinlere gerek olmadığını öne sürer. İşte tüm bu yönleriyle deizm, rasyonel bir teolojiye karşılık gelir. Bu rasyonalitelerin kökleri de XVII. Ve XVIII. yüzyıllarda İngiltere ve Fransa’da Hristiyanlığın akıl-vahiy ilişkisini kurmaya dayanır.

DEİZMİN HANGİ YÖNÜNE POZİTİF BAKILMALIDIR

Deizme negatif ve pozitif pek çok eleştiri getirmekle beraber, bu inançta bir Tanrı düşüncesinin olması ve Tanrı’nın evren ile olan ilişkisi gibi konuların olması pozitif yön olarak kabul edilmektedir. Deizme negatif olarak yapılan eleştirilerin başında ise İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi dinleri reddetmeleri gelir. 

Kökende Herbert Of Cherbury, Thomas Hobbes, Spinoza ve John Locke’un deizme zemin hazırlayan düşünürler olduğunu ifade edebiliriz. Tüm bu felsefi altyapının üstüne gelişen deizm, aslında popüler anlamdaki dünyaya müdahale etmeyen, yarattıklarına müdahale etmeyen bir Tanrı inancının ötesinde bir anlayıştır. Bu anlayış bir yönüyle mekanik evren modeline dayanır. Yani onlara göre dünya bir makine gibidir ve dünyanın işleyişi makine tarzı doğa yasalarına bağlıdır. 

Evet, deistler doğal bir dine inanırlar. Tanrı olarak da akılla temellendirilip kavranan bir Tanrı’yı kabul ettiklerinden, dinlere ve peygamberlere gerek duymazlar. İşte, İmam Hatiplerde öğrencilerimizin kaydığı deizm böyle bir şey. Öğrencilerimizin niye deizme kaydıklarının nedenleri de tüm boyutlarıyla ayrı bir yazının konusu olarak kalsın. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları