Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Egzistansiyalist bireyci eğitim felsefecisi Buber’in eğitimimize…
Eğitimde Aslolan Ben-Sen İlişkisine Dayanan Diyajonik İlişkidir
Öğrencinin Kulağı Kadar Ağzı da Vardır
Öğrenci merkezli bir yaklaşım olan egzistansiyalizme dayanan bireyci eğitim felsefesi, klasik eğitim felsefesinin önemli bir yaklaşımıdır. Felsefi köklerini Kierkegaard, Jaspers, Buber, Sartre, Camus ve Marcel’den alır. Hümanist bir eğitim felsefesi de diyebileceğimiz bu eğitim felsefesi, öğretim programı ve öğretmeni, öğrenciye göre sonralar ve öğrenciyi yani bireyi merkeze alır. Burada hümanizmle bireycilik arasında bir denge söz konusudur. Ve eğitimin amacı; öğrencilerin sahici bir varoluşa erişmelerinde onlara rehberlik etmektir, derler. Bu eğitim felsefesinin en önemli temsilcilerinden biri Buber’dir.
Eğitim Öğrenciyi Özgürleştirir
Bu eğitim felsefesi, öğrenciye sorumluluk kazandırarak onun varoluşunu sağlamayı ve böylece özgürleşmeyi hedefler. Ben bilincini kazanmış öğrenci, empati, eleştiri gibi özellikleri kazanarak kişisel kimlik duygusuna erişmelidir. Öğretim programları öğrencinin kendi varlığını tanıyabileceği, özünü oluşturabileceği şekilde, normatif disiplinlere de yer vererek yapılmalıdır. Bu eğitim felsefesinde öğretmen, öğrenciyi dönüştüren, onun varoluşunun sorumluluğunu almasını sağlayandır. Öğretmen, öncelikle, öğrencinin mevcut inançlarını kavramasını sağlar, sonra onu bu inançlarıyla yüzleştirir ve son evrede kendisiyle hesaplaşmış ve her şeyi yeni baştan değerlendirmiştir öğrenci.
Hem Öğretmen Merkezli Hem de Öğrenci Merkezli Sistemleri Eleştirmiştir
Bireyci eğitim felsefesinin en önemli temsilcilerinden biri olan Martin Buber, hem öğretmen hem de öğrenci merkezli eğitim sistemlerini eleştirmiştir. Ve bu eleştirileri metaforlar üzerinden yapmıştır. Çocuk merkezli eğitim felsefesini bahçıvan metaforuyla ele alır. Buna göre; öğretmen, bir bahçıvan gibi; nasıl ki bir bahçıvan çiçeğin doğal gelişimini bozmadan toprağı vb. çevresel koşulları hazırlıyorsa, öğretmende öğrenci için gerekli koşulları hazırlayıp, öğrencinin gelişimini kolaylaştırmalıdır. Öğretmen merkezli eğitim felsefesini ise heykeltıraş metaforuyla inceler. Burada da öğretmen bir heykeltıraş gibidir. Öğretmenin zihninde bir tasarım vardır. Öğretmen, öğrenciyi, bu tasarıma uydurmaya çalışır. Burada Bahçıvan olarak öğretmen öğrencinin doğal gelişimine ve özgürlüğüne önem verirken; heykeltıraş olarak öğretmen geleneksel ve otoriterdir.
Gerçek Bir Eğitimin Temelinde Ben-Sen İlişkisi Olmalıdır
Her iki eğitim felsefesini ben-sen ve ben-o ilişkileri üzerinden de eleştirdikten sonra gerçek bir eğitimin temelinde, ben-sen ilişkisi olması gerektiğini belirtir. Hem geleneksel, hem de öğrenci merkezli anlayışı bir tarafı görmemekle eleştirir. Öğretmen merkezli eğitim, öğrencinin yaratıcı faaliyetini görmezden gelirken; öğrenci merkezli eğitim de öğrencinin özgürlüğünü tabulaştırırken öğretmenin rolünü yanlış anlar. Çünkü öğrenciyi kendi haline bıraktığınızda yaratıcı gücünü gerçekleştiremez.
Bir Öğretmen Huni Gibi mi, Pompa Gibi mi Olmalı?
Buber’in önemli bir metaforu da huni ve pompa benzetmeleridir. Geleneksel sistemde öğretmen, önceden belirlenmiş bir malzemeyi huni gibi öğrenciye, onun hiçbir katılımı olmadan, aktarırken; modern eğitimlerde ise öğretmen, öğrencinin gizil güçlerini pompalayarak dışarı çıkarmaya çalışır. Ve bu her iki anlayış da diyaloğa değil; monoloğa yol açar. Oysaki eğitimde aslolan, diyalojidir; yani öğretmenin eleştiri ve terbiyesi öğrencinin yaratıcılığı ve kendindenliği ile karşılaşmalıdır. Ve burada hakim ben-o ilişkisi değil; ben-sen ilişkisidir. Burada doğru eğitim ilişkisini, öğretmenin öğrenciye hükmettiği değil; insanlıkları açısından eşit iki varlık ilişkisi olarak ele alır. Öğretmen ustadır, öğrenci de ustayla diyalog yoluyla iletişime geçen yaşam biçimini de öğrenendir. Ve öğretmenle öğrencinin bu buluşması kritik buluşmadır.
Öğrencinin Kulağı Kadar Ağzı da Vardır
Buber, diyalojik bir ilişkiye dayandırdığı eğitim felsefesini, öğretmen ve öğrenci ilişkisine benzetir ve öğretmenin öğrencinin kulağı kadar; öyküsünü anlatacak bir ağzı da olduğunu bilmesini söyler. Ahlak eğitimine ve öğrencinin karakter formasyonuna büyük önem verir. Egzistansiyalist felsefeye dayanan, klasik bireyci eğitim felsefesi, hümanizm ve bireycilik arasında bir denge kurarak; öğrencinin sorumluluk alarak özgürleşmesi gerektiğini belirtir. Gerek bireyci eğitim felsefesinde; gerekse de Buber’de eğitimimiz adına yaralanabileceğimiz pek çok öğe bulunmaktadır. Buber’in bahçıvan ve heykeltıraş olarak öğretmen metaforlarıyla, bilgiyi aktarma açısından huni ve pompa metaforları önemlidir. Ben-sen ilişkisine dayalı diyalojik bir eğitim dilekleriyle. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki