Öztin Akgüç

Klişe Önlemler Çözülemeyen Sorunlar

29 Temmuz 2011 Cuma
\n

\n

Neoliberal politikalar aşırı talebin doğurduğu dengesizlik halinde klişe, basmakalıp düzeltici önlemler öngörür. Genelde kemer sıkmaolarak ifade edilen bu politikanın temeli, iç tüketimin, iç talebin kısılmasına dayanır. İç tüketim de ağırlıklı olarak emekçilerin, emeklilerin reel gelirlerinin azaltılması yolu ile kontrol altına alınır. Reel ücretler düşürülür, devletin toplumsal amaçlı harcamaları kısılır; düşük gelirlilere yapılan transfer ödemeleri azaltılır; mal ve hizmetler üzerinden alınan vergiler açık ya da örtülü biçimde yükseltilir, bütçe açıkları kapatılmaya çalışılır, faizler yükseltilerek tasarruflar özendirilir, bankaların kredi olanakları, ödünç verilebilir fonları daraltılır. Ülke bir para birliği içinde değilse döviz kurlarının yükseltilmesi, gelir dağılımını bozucu, iç talebi kısıtlayıcı bir etki yaratır. Öte yandan devlet, üretimi özendirici önlemler alır, sermayeye sağlanan teşvikler, bu önlemlerin başında yer alır. Son kriz döneminde de uygulanması görüldüğü gibi zor durumda olan büyük bankalar, büyük işletmeler, kamu fonları ile kurtarılır.

\n

***

\n

Alınan, önerilen önlemlere karşı dünya, 2007 yılı ortalarında girmiş olduğu bunalımdan çıkamamış, yaşananlara bir de borç krizi tehlikesi eklenmiştir. Sonuç vermeyen ya da etkileri sınırlı olan, yeterli olmayan önlemler yerine, bu bağlamdaki ezberlerin dışına çıkılsa, alınacak önlemler, izlenecek politikalar daha olumlu sonuçlar verebilir. Öncelikle kapitalist düzeni sorgulamakla, önlem aramaya başlanılmalıdır. Kapitalist düzen, yapısı gereği, özellikle işadamlarının, ekonomik aktörlerin algılamalarına, beklentilerine göre, ekonomik dalgalanmalara yol açar. Son dönemlerde kısa sürede yüksek kâr elde etme tutkusu, finans kurumlarında kozmetik yönetim anlayışı, borsaların kumarhane görünümü alması, korunganlık (hedge) fonlarının spekülatif güdü ile yönetilmesi, türev finansal araçların, riskten kaçınmak yerine, riski arttırıcı şekillerde kullanımları, etik değerlerden giderek uzaklaşılması, iyinin değil kötünün başarılı olduğu imajının yaratılması; iyiye değil, kötüye öykünme; ekonomik sonuçların alalanması, dalgalanmanın boyutunu büyütmüş, yoğunluğu göreceli olarak sınırlı krizi süreğenleştirmiştir. Klişe önlemler, klişe öğreti, krizleri örtmekte; öngörmekte yeterli olmamaktadır.

\n

Bir ülkenin ekonomik gücü, makine-teçhizat parkına ve kalitesine, altyapı yatırımlarının, daha önemlisi işgücünün niteliklerine, becerisine bağlıdır. Üretim, sermaye ve emeğin fonksiyonudur. Burada sermayeden kasıt para değil, makine-teçhizat ve altyapıdır. Türkiye, üretim araçlarının büyük bir bölümünü kendisi üretememekte, ithal yolu ile sağlayabilmektedir. Altyapı eksikliği, bazı gösteriş yatırımlarına karşın açıktır. Parasal olarak değil, fiziki, maddi olarak sermaye yetersizliği, yeterli sermaye birikiminin oluşmaması sorundur. Asıl önemli sorun emeğin niteliği, kalitesi, becerisi, deneyimle kazandığı yeteneklerin sığlığıdır. İnsana yatırım”, sloganına karşı insan yetiştirilmesine gereken özen gösterilmemekte, yeterli kaynak ayrılmamaktadır. Eğitimin kalitesi düşmekte, kısa vadeli maliyet hesapları ile işbaşında eğitim savsaklanmakta, kıdeme, deneyime gereken öncelik verilmemektedir.

\n

Dış açık, ithalat, dış borçlanma kısa süreli ve yabancı para akımlarından kaynaklanan milli gelir artışları hesaplanmakta, bununla övünülmekte ekonomik başarı, ekonomi tıkırında iletileri verilmektedir. Yeterli sermaye birikiminiz yoksa, insan gücünün kalitesini yükseltemiyorsanız, geçici nedenlerden kaynaklanan yüksek büyüme hızları sürmez, ekonomi değişen koşullara uyum sağlayamaz, ekonominin değişim kapasitesi düşük düzeyde kalır.

\n

Türkiyede ekonomi eğitiminin kalitesi irdelenmeli, TVde ekonomi programlarında incir çekirdeğini doldurmayan söyleşilere son verilmeli, klişe sözlerle klişe öneri ve programlarla bir yere varılamayacağı görülmelidir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları