Öztin Akgüç

Gönül Ferahlatıcı Bir Söyleşi

15 Mayıs 2011 Pazar
\n

\n

Öyle söyleşiler, görüşmeler, edinilen izlenimler vardır ki sonunda insan kendini rahatlamış hisseder, umuda kapılır. Geçenlerde bir taksi sürücüsüyle yaptığım konuşma beni yüreklendirdi; ülkemin üstünü kaplayan kara kara bulutların dağılacağı, ülkemin bir gün aydınlığa kavuşacağı duygusuna, iyimserliğine kapıldım.

\n

Hemen her sabah gideceğim yer için taksiye biner, işyerine yaklaştığımda taksiden iner bir süre yürürüm. Bu nedenle semtin taksi durağının sürücüleriyle arkadaşızdır. Bazen durakta taksi olmayabilir, telefonda yönlendirici ile aramızda ses aşinalığı olduğundan Bizde yok yoldan çevireyim ya da Bekleyen yabancı plakalı araba var der ve gönderir. Gönderirken de yabancı sürücülere Beyaz saçlı, elinde büyük çanta bulunur, kapının önünde bekler şeklinde beni tanımlar. Bazılarına da hoca olduğumu söyler.

\n

***

\n

Takside sürücünün yanında oturduğumdan söyleşinin başlaması kolaylaşır. Ya sürücü laf açar, ya ben. Ardından çoğu kez sohbet koyulaşır. Geçenlerde yine bizim taksi durağına göre yabancı plakalı bir arabaya bindim; sözü sürücü açtı:Hoca imişsiniz”, “Evet diyerek, Devlet memuru Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı olarak göreve başladım. 1965 yılından bu yana da bazen yarı zamanlı, bazen tam zamanlı hocalık yapıyorum. Emekli oldum ama, bir teklif geldiğinde de yarı zamanlı olarak derse giriyorumşeklinde lafı uzattım. İyi öğrenciler yetiştirememişsiniz, memleketin hali ortada diye eleştiride bulundu. Kendimi Düzenli derslere girdim, epeyi kitap yazdım, araştırma yaptım. Bunların beşi altısı hâlâ okunuyor; aralarında on dördüncü, dokuzuncu, sekizinci baskısı yapılanlar var. Kitapsız takımından değilimdiyerek övünmeyle karışık savunmaya çalıştım.Ama memlekette öğrencilerinizden hizmet edeni var mı diye sorgulamasını sürdürdü.Memleket satılıyor, ülkede ulusal tesis kalmadı, yabancılar mülk ediniyorlar, siteler kuruyorlar, koloniler oluşturuyorlar, bu sitelerde Türkleri dahi çalıştırmıyorlar; ülke parselleniyor, üretim yok, tüketici toplum olduk; üretim tesisi kurulmuyor, hep AVM yapılıyor; şu Şişli, Etiler, Levent, Maslak, İstinyeye kadar uzanan bölgede ona yakın AVM var, hâlâ da yapılıyor; buralarda yabancı markalar pazarlanıyor, yerli malı, yerli marka ya hiç yok ya da çok az, dış borçlarımız 700 milyar doları buldu; üretim yok, iş yok, işsizlik yaygın, borçlar nasıl ödenecek diye yakınırken benden onaylayıcı bir ses çıkmadığı düşüncesine kapılarak biraz da kızgın bir şekilde bana dönerek, Ne o hoca, sen de mi bu düzenden yararlandın, hiç sesin çıkmıyor diye çıkıştı. “Durumum iyi, yararlanmış olabilirim ama düşüncelerine, görüşlerine katılıyorum, bunları bir sade vatandaştan dinlemek de beni mutlu ediyor dedim.

\n

Sürücüye şunu anlatmaya çalıştım. Benim gibi davrananlar Türkiyenin ekonomik, politik, toplumsal düzenini eleştiriyor; kalkınmış, özgür, bağımsız aydınlanmış bir Türkiye istiyor. Bu amaçla eleştiriler yapılıyor, öneriler getiriliyor. Yetersiz olabilir, etkili bir çaba gösterilmediği de söylenebilir. Ancak iç ve dış çıkar odakları, emperyalizmin yerli uzantıları, onların sesyayarları bu düzenden yararlanan cemaatler, kendileri açısından tehlikeli gördükleri önerilerin, eleştirilerin duyulmasını, yayılmasını istemediklerinden bir tür sansür uyguluyorlar, bu kişileri dışlıyorlar. Öte yandan geniş kitlelerle iletişim kurmak, onları gerçekten çıkarlarının savunulduğuna inandırmak olanağı da son derece sınırlı kalıyor. Bir yandan dışlanmak, öte yandan iletişim kuramamak, gerçekten ikilem yaratıyor. Bizim sorunumuz bu.

\n

Taksiden inerken sürücüye dönüp Bizi vatandaş yerine koyup görüşlerimizi dikkate almıyorlar. Savunduğumuz görüşler kendi destekçileri sandıkları kitleler arasında yaygınlaşırsa daha etkili olur dedim. Ardından kendisi gibi vatandaşların çoğalması halinde, bu ülkenin geleceğinin parlak olacağı ümidimi ekledim. Vatandaşlarımızda bir kıpırdama var. Bu uyanış sandığa nasıl yansıyacak? Göreceğiz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları