Öztin Akgüç

BOP (GOP) Kapsamında IŞİD

26 Ekim 2014 Pazar

IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) olayını ve olası gelişmeleri, ABD’nin Büyük (Genişletilmiş) Ortadoğu Projesi çerçevesinden değerlendirmek gerekir. Şark meselesi olarak XIX. yüzyıla kadar uzanan tarihsel kökü ve Birinci Dünya Savaşı sırasında gizli olarak imzalanan Sykes-Picot anlaşması da bu bağlamda ışık tutabilir.
ABD’nin BOP (GOP) planında Irak’ın üçe bölünmesi; Suriye’nin ABD denetimine girmesi, İran-Lübnan ilişki hattının kesilmesi, Irak kuzeyinde Suriye, Türkiye ve İran topraklarına da sarkan Kürt Devleti oluşturulması, Kuzey Atlantik’ten Hazar Denizi’ne, hatta Türki cumhuriyetlere değin uzanan coğrafyada siyasal sınırların ve siyasal yapının değiştirilmesi yer almaktadır. Yirmi yıla yakın süredir BOP veya GOP anlatılmaya, açıklanmaya çalışılmaktadır. Yazılanlar yeni değil usanç verici de olsa yinelenecektir.
Projede Irak üçe bölündüğünde; (1) Güney’de Şii ağırlıklı, (2) Kuzey’de Kürdistan olarak nitelendirilen bölgede, (3) Irak’ın orta bölümünde de Sünni mezhebe dayalı, üç ayrı devlet öngörülmüş; Sünni İslam devleti, zaten projede yer almıştır.

***

Suriye’nin denetim altına alınmasında ise şöyle bir yol izlenmiştir. Önce ikna yöntemiyle Beşşar Esad’ın iktidardan uzaklaştırılması, sonra demokratik(!) bir seçimle Suriye’de ABD yanlısı bir hükümetin oluşturulması. Beşşar Esad’ı ikna görevi de Ortadoğu lideri olarak lanse edilen Sayın RTE’ye verilmişti. Erdoğan ve Esad aileleri arasında yakın dostane ilişki böyle başlamıştır. Ancak ikna yöntemi başarılı olamamış, bu başarısızlık, Washington nezdinde Sayın RTE’nin notunun kırılmasına, Esad’a karşı da düşmanlık, intikam duygusunun yeşermesine yol açmıştır.
İkna yönteminin istenen sonuç vermemesi üzerine, Suriye’de Özgür Suriye Ordusu yaftası, şemsiyesi altında iç kalkışma tahrik edilmiş, ABD bu amaç için önceleri 60 milyar USD olarak açıklanan fon ayırmış, Suriye’deki iç kalkışma, ABD’nin Ortadoğu’daki uyduları, stratejik ortakları tarafından da çeşitli araçlarla desteklenmiştir. Çin ve Rusya’nın desteğini arkasına alan Beşşar Esad baskılara karşı direnmesini sürdürmüştür. Esad’ın iktidardan uzaklaştırılamaması üzerine Suriye’nin bölünmesi planının uygulanmasına geçilmiş, bu bağlamda IŞİD devreye sokulmuştur.
Sünni Arap kitlesine dayanan devletin nüvesi Irak İslam Devleti (Islamic State of Iraq-ISI) olarak 2007 yılında oluşturulmuştur. Suriye’nin bölünmesi de gündeme geldiğinde ve bu bağlamda Irak İslam Devleti’ne görev verildiğinde, devletin adı Irak ve Suriye İslam Devleti (İslamıc State of Iraq and Syria-ISIS) olarak genişletilmiştir.
Suriye’nin başkenti Şam da devletin ismine eklenerek IŞİD olarak ülkemizde anılmaya başlanmıştır.

***

IŞİD, isminde İslam olmasına karşın, emperyal güçlerin Ortadoğu’da özel görevler verdiği bir örgüt, nihai tahlilde emperyal güçlerin bir aracı uydusudur. İşlevi, Irak ve Suriye’nin bölünmesi, İran- Lübnan ilişki hattının kesilmesi, İran’ın Ortadoğu’daki etkinliğinin zayıflatılması, İran-Lübnan hattının kesilmesiyle İsrail’in güvenliğinin artırılmasıdır.
Sonuçta IŞİD ABD emperyalizmine hizmet ettiğine göre, ABD’nin IŞİD’e karşı tutumu, koalisyon oluşturması nasıl açıklanabilir? İnsani kaygılar, nedenler, düşünceler, olayın alalamasıdır. Emperyal güçler, Irak ve Suriye’nin doğu bölümünü kapsayacak bir Sünni İslam devleti oluşmasını planlamakla beraber; petrol kaynaklarının kendileri açısından daha güvenli gördükleri Kürt bölgesinde kalmasını istemektedir. IŞİD, Musul, Kerkük yöresine yönelerek, petrol kaynağından pay almaya kalkıştığında ipler kopmuştur.
Irak ve Suriye’nin görece yoksul bölgesinde kurulacak bir devletin yaşam alanı olarak petrol bölgelerine yönelmesi doğaldır. ABD bu olasılığı, olası bir Kürt- Arap çatışmasını da öngörmektedir. Bu bağlamda Kürt bölgesine destek verilmesi, güven sağlanması gerekmektedir. Bu görev de Türkiye’ye verilmiştir. Türkiye ile Kürt bölgesi denilen bölge arasında ilişkilerin iyileşmesi için de “barış” Çözüm Süreci olarak nitelendirilen bir planın uygulamasına geçilmiştir. Kobani gerekçesiyle ülkede yaşanan istenmeyen olaylar, bu süreci bozma riskini doğurmuştur. Bu riski önlemek, bir kez daha bu tür olayların yaşanmaması için ABD tarafları uyarmak gereğini duymuştur. Öcalan’la görüşmeler, Sayın Selahattin Demirtaş’ın ABD’ye çağrılması, ABD’nin devreye aktif olarak girdiğini göstermektedir. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun süreç hakkındaki açıklamalar da ABD etkisini kanıtlamaktadır.
Çözüm emperyal güçlerin öngördüğü yönde şekillenecektir. Stratejik derinlik(!), Ortadoğu liderliği, bağımsızlık, silahlı kuvvetler nerede diye sorarak insanı acı acı gülümsetmeyin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları