Yatağan İşçileri Neden Direnişte?

07 Mayıs 2014 Çarşamba

Temiz Termik Santral Hayal mi?
Önce Muğla’da direnişe başladılar, baktılar kimse fazla tınmıyor eylemlerini Ankara’ya taşıdılar. Kurtuluş Parkı’nda süren direniş birinci ayını tamamlamak üzere... Yatağan Termik Santralı’nın özelleştirilmesini istemeyen işçilerin direnişi bu. Haklılar da... Çünkü özelleştirme hem çalışanlar hem de bölge halkı için önemli bir tehdit. Üstelik Elektrik Piyasası Kanunu’nda 14 Mart günü yapılan ve 30 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikle çevreyi kirletenlere para cezası da kaldırıldı. Bu santralı satın alacak firmanın isterse baca arıtmasını çalıştırmayabileceği ya da tehlikeli atıkların bertaraf edilmesi zorunluluğunda olmadığı anlamına geliyor...
Oysa hiç de kolay olmamıştı bölge halkının o zehir saçan santralı bu hale getirmesi... Muğla’da bulunan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralları 1980’li yıllarda kurulacağı zaman halk istememişti santralları. Ancak ekmek kaygısı ağır bastı, tabii burada santralı devletin işletecek olmasının da büyük payı vardı. Tarlalarını verdiler, hatta köylerini, evlerini boşalttılar santralın kurulması için. Yıllarca zehir soludular, hastalandılar... Ektikleri ürünlerden verim alamadılar...
Ta 2000’li yılların ortalarında o da çevreci grupların köylülerle birleşerek bir baskı grubu oluşturmasıyla, büyük mücadeleden sonra baca gazı arıtma tesisleri kuruldu. Yatağan halkı artık zehir solumuyor. Ancak bu kez o yıllarca emek verdikleri santralları peşkeş çekiliyor, üstelik hükümet firmaları rahatlatmak için çevreye ilişkin alınan tüm önlemlerden de 2021 yılına kadar vazgeçiyor.
Yatağan yıllar boyu, kötü hatta çok kötü bir örnek oldu çevre açısından. Daha yeni iyileşme yaşanırken bu özelleştirme ile tüm inisiyatif şirketlere ve onların kâr hırsına bırakılmış olacak... Üstelik sadece Yatağan değil. Geçen yıl 2 santralı satan hükümet, bu sene toplamda 12 termik santralı özel sektöre devredecek...
Burada bir parantez açıp “Türkiye’de temiz ve doğru termik santral kurmak hayal mi” sorusunu gündeme getirmek istiyorum. Bunu öylesine ortaya atmıyorum. Yatağan konusunu incelerken internette küçük bir tarama yaptım ve karşıma Haluk Direskeneli’nin “Münih’te şehir içinde termik santral... Bu ne iş? başlıklı yazısı çıktı. Direskeneli bir enerji özellikle de termik santral uzmanı, makine mühendisi. Yıllarca kamu ve özel sektörde ağırlıklı olarak termik santral konularında çalışmış biri.
“Termik santral konuları her zaman siyah-beyaz gibi net değildir. Almanya’da çevreyi çok kirleten, gözlerden uzakta taşrada büyük kömür yakan termik santrallar var. Aynı zamanda şehir içinde, güzel, çevre uyumlu örnekler de var. Durum özel firmaların keyfinde değil. İşler sıkı bağlanmış, çevre iyi kontrol ediliyor. Bakın nasıl?” diyor ve Münih’te kent içindeki santralı bakın nasıl anlatıyor:
“Santral az yer kaplayan bir tasarımla yapılmış. Bir tarafı nehir kıyısı, diğer üç (3) tarafı sokak, normal yürüyüş mekânı. Etrafını dolandım, havayı kokladım, diğer kombine çevrim santrallarında çalışırken duyduğum SOx, NOx hissi burnuma gelmedi. Eve döndüm, bilgisayarı açtım. Teknik detaylarını çıkardım. Doğalgaz yakan, yedek yakıt olarak fueloil No 5-6 yakıt kullanan, iki ayrı birim kombine çevrim santralı bana sadece 2.9 km. mesafede kurulmuş. 110 kV ana iletim şebekesine 698 Mwe toplam elektrik gücü sağlıyor. Elektrik üretiminden başka, aynı zamanda Münih güneyindeki çevre ev ve işyerlerinin bölgesel ısıtması için düşük basınçta buhar veriyor. Soğutma suyu yandaki nehirden sağlanıyor. Etrafında çevre insanı için yürüyüş parkuru var. Her şey şeffaf ve kontrol altında, inanılır gibi değil. Burda yerel sivil toplum çevre örgütleri santralı 7/24 denetliyor. Santral Münih kentinin iletim, dağıtım şirketine ait yani kamu şirketi. Yerel tasarım, yerel imalat, yerel işletme. Yeni santral, 1899-1979 yılları arası çalışan eski bir termik santralın yerine kurulmuş. Repowering -eski ekipmanları tekrar kullanma- yapmışlar, arazi masrafı yok...”
Direskeneli hemen akabinde diğer elektrik güç santralını araştırmış. Bunu da şöyle anlatıyor: “Bu defa HKWNord, kuzey santralını buldum. S-bahn ile havaalanı yolu üstünde sol tarafta kalıyor. Vagonlarla taşkömürü santrala geliyor. Ortalıkta açıkta kömür stok sahası yok. 411 Mwe üretilen toplam elektrik enerjisi 380-kV ana iletim şebekesine veriliyor. Santral yedek yakıt olarak fueloil 5-6 kullanıyor. Aynı zamanda belediye şehir çöplerini de ortak yakıyor. Münih kuzeyindeki ev ve işyerlerine kışın bölgesel ısınma için düşük basınçta buhar sağlıyor. Bacalarda beyaz buhar az miktarda çıkıyor, görünürde epey büyük tutulmuş toz ve bacagazı kükürtsüzleştirme filtreleri var. Soğutma, yandaki Isar nehir kanalından sağlanıyor. Çevresinde yürüyüş yolları var. Bu santral da 7/24 yerel sivil toplum örgütlerinin denetiminde. Çevrede hiçbir belirgin hava kirliliği, toz için herhangi bir olumsuz gözlem bulunmuyor...”
Ne diyeyim başka söze gerek var mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları