Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

TÜSİAD, 'Enerji Politikalarında Şeffaflık ve Güven Şart' Diyor

27 Nisan 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

TÜSİAD durup dururken enerji konusunu neden gündeme getirdi ve bizi sohbet toplantısına davet etti? TÜSİADın Tepebaşındaki merkez binasının kapısından içeri girerken kafamda bu soru vardı. Diğer gazeteci arkadaşlarım da aynı şeyi hissetmiş olacaklar ki konu ortaya atıldı. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner açıklıkla yanıtladı. Enerji konusunun hak ettiği şekilde ve şeffaf olarak tartışılmadığını düşünüyoruz. Halbuki bu ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri. Bu yüzden sizleri Enerji Çalışma Grubumuzun üyeleri ile birlikte hem çalışmaları aktarmak hem de sohbet etmek amacıyla davet ettik...

\n

Günümüzde artık enerjiyle ilgili politikaları ve gelişmeleri çevreden bağımsız telaffuz etmek zor. Aslında Anadolu insanının ülkenin dört bir yanından başlattığı Büyük Anadolu Yürüyüşü ve manifesto niteliğindeki çağrı metni her şeyi özetliyor: Son on yıl içinde tüm sularımız enerji şirketlerinin eline geçti. Üzerlerine binlerce HES ve baraj kuruluyorsatırları ile başlayan durum analizi şöyle devam ediyor: Dağlarımız maden şirketleri tarafından parsellendi, delik deşik ediliyor. Yaşamımız, nükleer ve termik santrallarla tehlike altında. Feryadımızı duyan yok. Binlerce yıldır ekip biçtiğimiz tohumlar yok olmaya başladı. Ormanlarımız parça parça kesiliyor. Bu yıkım sonucunda, tüm insanlığın ortak mirası, dünyanın en eski yerleşim yerleri sular altında kalıyor. Sayısız hayvan ve bitki türünün nesli tükeniyor.

\n

Peki TÜSİADın enerji gündemini neler oluşturuyor? Bunun yanıtını da Boynerin yanı sıra yönetim kurulu üyesi Ali Kibar, Enerji Çalışma Grubu Başkanı Selahattin Hakman, başkan yardımcıları Nusret Cömert, Fahrettin Arman, Zeki Eriş ve Çalışma Grubu üyesi Batu Aksoy birlikte verdi. Özetleyelim:

\n

- Uluslararası Enerji Ajansı projeksiyonları gelecek 25 yıl içinde dünya enerji tüketiminin yüzde 60ın üzerinde artacağını öngörüyor. Aynı tahminlere göre 2020 yılına kadar Türkiyenin tüketimi dünya ortalamasının üzerinde artacak. Dolayısıyla enerjinin hem arz güvenliği hem de ekonomik istikrar açısından sürdürülebilirliğinin sağlanması gelecek kuşaklara karşı en önemli sorumluluklarımız arasında. Daha verimli, daha ucuz, daha az karbon yoğun ve çevreye duyarlı bir enerji politikasının oluşturulması şart.

\n

Cari açığı arttıran en büyük kalem enerji ithalatı. Enerjide dışa bağımlılığı azaltarak yerli kaynaklara yönelmeliyiz. Türkiye halihazırda enerjisinin yüzde 31ini doğalgazdan, yüzde 31ini kömürden, yüzde 28ini petrolden ve sadece yüzde 10unu yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor. Ülkenin toplam sera gazı emisyonları ise 1990-2007 arasında yüzde 119 artmış durumda. Yerli kaynaklarımız termik ve hidroelektrik santrallar, rüzgâr ve güneş enerjisi.

\n

Enerji sektöründeki piyasa aksaklıkları bir türlü giderilemedi. 2001 yılında kabul edilen yasalar elektrik ve doğalgaz piyasalarının yeniden yapılandırılmasını öngörüyordu. Elektrik sektöründe bir elektrik borsası oluşturulmasına kadar giden bir süreçte sektörde serbestleşmenin sağlanması ve özel sektörün payının yüzde 80lere çıkarılması kararlaştırılmıştı. Yapılmadı. Kamunun payı hâlâ yüzde 70lerde. Devletin en büyük payı elinde tuttuğu bir oyunda diğer oyuncuların verimlilik ve yatırım iştahını kabartmak zordur. Doğalgaz konusunda elektrikte sağlanan ilerleme bile sağlanamadı.

\n

Ümit Boynerin dediği gibi zor bir denklem enerji konusu. Hem çevreyi gözeteceksin hem dışa bağımlılığı azaltacaksın, hem de ülkenin enerji ihtiyacını garanti altına alacaksın...

\n

Evet zor ama imkânsız değil ki...

\n

Ancak tek akarsu üzerine (adını da verelim, İkizdere) 28 HES inşa etme onayı veren mantıkla, Japonyadaki depremin hemen ertesi günü tüm ülkeler nükleer santral kararlarını askıya aldıklarını ve yeniden inceleyeceklerini ilan ederken Akkuyudaki nükleer santralın planlandığı gibi yapılacağını açıklayan mantıkla yol alabilmek imkânsız.

\n

Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, Çevrecilerin hassasiyeti çok önemli. Biz de sonuna kadar katılıyoruz. Ama bu hassasiyetin karşılığı hiçbir şey yapmayalım değil doğru yapalım olarak yönlendirilmesi gerek diyor. Tamam da öncelikle yanlış enerji yatırımlarının, yanlış politikaların ortaya konması gerekmiyor mu? Bugün Türkiyede toplumun her kesimi büyük bir güven erozyonu yaşıyor. Önce güveni yeniden tesis etmek gerekmiyor mu?

\n

Ümit Boyner nükleer santral konusunda da Nükleer enerji konusunu ele alırken bunu salt bir enerji açığı sorununa indirgeyemeyiz. Türkiyede bu konuyu özellikle deprem riskini de barındıran çok daha geniş boyutları ile ele almalıyız. Bu noktada durup tekrar bu süreci nasıl ele alacağımızı tüm ayrıntılarıyla şeffaflık içinde, kamuoyunun da güvenini alarak sürdürmeliyizdiye konuştu.

\n

Ben bugün iktidarda olan mantığın kamuoyunun güvenini alma gibi bir derdinin olmadığını düşünüyorum. Ya siz?..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları