Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tarımı Yok Edene Alkış...

29 Haziran 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

Tarımda ciddi çözülme süreci başladı. Küçük üretici gözden çıkarıldı. Hayvancılık bitirildi. Sektörde çalışan nüfus azaldı. Tarımdan çıkan nüfus işsizler ordusuna katıldı. İktidarın en başarısız olduğu alanlardan biri tarım oldu. 2010da Türkiyenin tarım ve gıda ürünleri ithalatı 20 milyar dolara ulaşmıştı. Çiftçi gübre diye, mazot diye, elektrik borcu diye veryansın ediyordu.. Ancak AKP son seçimlerde bu gözü yaşlı çiftçilerin yaşadığı Orta Anadoludan, Karadenizden tulum çıkardı... Nedenini sorgulamıyoruz.. Konumuz, Türkiye tarımı yok olma noktasına gelirken ve her iki kişiden biri bu durumdan şikâyet etmezken dünyada tarım politikalarında yaşananlar... Gıda fiyatlarındaki aşırı oynaklık ilk defa G-20nin tarım bakanları tarafından masaya yatırıldı. Geçen hafta Pariste yapılan ve 2 gün süren zirve sonunda dünyanın en büyük 20 ekonomisinin tarım bakanları, ortak küresel tarım politikası oluşturulmasında karara vardı. Alınan kararlara göre hükümetler gıda üretimi ve tüketimi konusunda global bir veri tabanı oluşturacak ve acil gıda rezerv sistem planına destek verecekler... Gıda fiyatlarındaki aşırı dalgalanmaların çeşitli nedenleri bulunuyor. Küresel ısınma nedenlerden sadece biri, tarım piyasalarında şeffaflığın olmaması ve doğru denetlenmeme gibi faktörlerin de ciddi payı var.

\n

Tarım tahminlerimizin ötesinde yaşamsal öneme sahip. Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, geçen ay dünya liderleri küresel gıda sistemini reformdan geçirmezse, gıda fiyatlarının 20 yılda iki kattan fazla artacağı uyarısında bulunmuştu. Kuruluşun tahminlerine göre, 2030da başlıca tahılların fiyatları yüzde 120 ila yüzde 180 artacak. Dünya Bankası da küresel gıda fiyatlarındaki artışın hazirandan bu yana günde 1.25 doların altında yaşayan yoksul sayısını 44 milyon daha arttırdığını bildirmişti. BM tahminlerine göre, ülkeler gıda ithalatına bu yıl 1.29 trilyon dolar harcayacak. Bu rakam, ülkelerin gıda ithalatına geçen yıl yaptığı harcamaların yüzde 21 daha fazla üzerinde. G20 ülkeleri, ekilebilir arazilerin yüzde 65ini ve hububat üretiminin yüzde 77isini kontrol ediyor.

\n

Bildiğiniz gibi Türkiye de bir tarım ülkesiydi ama doğru tarım politikaları ile ülkenin bu doğal zenginliğini katma değerli üretim ile pekiştirerekhem kendi nüfusunu rahatlıkla besleyebilme, hem de işlenmiş gıda ürünlerini ihraç etmeyerine çarpık kentleşmeyi tercih etti. Köyleri zenginleştirmek yerine köyden kente göçü destekledi. Ekilebilir arazi bakımından dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayız. Ama tarım ürünü ihracatımız sadece 13 milyar dolar. Hollanda bizim Konya kadar bir ülke. Onun ihracatı 70-80 milyar dolar. Geçen günlerde İzmir Ticaret Borsasının toplantısında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Pamuğu bile beceremedik. Tekstil bitti diye pamuktan vazgeçtik. Bizi vazgeçirdiler. Pamuk ekmeyin dediler. Üretimimiz 1 milyon tondan 400 bin tona düştü. Tüketim düşmedi. 1 milyon ton pamuğu ithal ediyoruz. Üretimden vazgeçtik, fiyatı ne oldu? 2003te pamuğun kilosu 90 kuruştu. 2008de 2.8 lira oldu. 2011in ortalaması 6.8 lira. Dünyada hiçbir malın fiyatı bu kadar artmadı..” diye yakınıyordu.

\n

Peki, BRIC ülkelerinin önemli oyuncularından Brezilya aynı dönemde ne yaptı? Ülke, reform sonucu ayağa kalktı; ekonomisinin itici gücü haline getirdi. İnternette küçük bir gezinti yaptım bu konuda. Dr. Deniz Gökçe, Brezilyada tarımın nasıl patlama yaptığını detaylı araştırıp yazmış. Brezilyada tarımda devrimin arkasında Embrepa adı ile tanınan ve 1973te bir kamu şirketi olarak kurulmuş bir bilimsel araştırma şirketinde üretilen stratejiler olduğu her yerde vurgulanıyordiyen Gökçenin yazısını özetleyecek olursak: Öncelikle toprağın kalitesi iyileştirilmiş, son derece çorak topraklar değerlendirilmiş, özel bir çimen türü üretilerek hayvan yemi olarak kullanılacak büyük mera alanları yaratmış, 5 yıl öncesine kadar hiç üretilmeyen soya fasulyesine kafayı takmış. Soya fasulyesi Kuzeydoğu Asyada yetişen bir ürünken, Amerika kıtasında da sadece Arjantin ve ABDde yetişirken, soya başka ürünlerle klasik şekilde aşılanarak en sıcak tropik bölgelerde bile yetişen bir bitki haline dönüştürülmüş. Yeni türün Brezilyanın asitli toprağından rahatsız olmayacak şekle dönüştürülmesi de sağlanmış. İki kat ürün alınır hale gelmiş.

\n

Le Monde gazetesinde konu ile ilgili uzun bir yazı okumuştum. Çinin Brezilyada üretilen soya fasulyesini 10 yıl süreyle satın alması için bir anlaşmadan bahsediliyordu. Nüfusunu besleyebilmek için dünyanın her yerinde arayışlarını sürdüren Çin ile Brezilya arasındaki bu anlaşmanın tam bir kazan-kazan anlaşması olduğu, Çinin soya fasulyesini taşımak için ekim alanından, Brezilyanın bir liman kentine kadar demiryolu ağı döşemeyi kabul ettiği belirtiliyordu.

\n

Bunlar Türkiyenin çiftçisinin, ülkenin tarım bakanlığının ne kadar ilgisini çekiyor bilmiyorum. Bindiğimiz dalı kesmekte üstümüze olmadığı için Türkiyede de tarımı öldürenleri alkışlıyor ve ödüllendiriyoruz. Sonra da elin adamını imrenerek izliyoruz...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları