Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sonun Başlangıcı Soma mı Yoksa?

21 Mayıs 2014 Çarşamba

AKP eliyle son 12 yıldır kesintisiz ve fütursuzca yürütülen neoliberal ekonomi politikaları ve bu politikaların yarattığı çarpık, kirli düzen Soma’da duvara tosladı. Ne yazık ki tosladığı duvar bir kömür madeni oldu ve 301 can bu uğurda yitip gitti, arkasında acılı aileler bırakarak. İktidar-işverenyandaş medya üçlüsü şimdi duvara toslayan aracı nasıl ayağa kaldırıp yürüteceklerinin hesabında... Harıl harıl günah keçileri aranıyor. Hükümet yetkilileri ile işletmeci şirket sürekli olarak ‘madenin güvenli olduğunu ve denetlendiğini’ tekrarlayıp duruyorlar. İşçiler ve aileleri ise onları yalanlıyor.
Ama Pandora’nın kutusu açıldı ve içindekiler bir bir ortalığa saçıldı...
Ne çıktı sandıktan?
- İhmaller zinciri öncelikle. Bariz olarak ben geliyorum diyen bir yangın var ortada, zincirin bir halkasında bile fark edilmeyen... Madende çalışan işçilerin günler öncesinde sıcaklık uyarılarını kale almayan... Doğru dürüst denetim yapılmadan raporlar düzenlenerek...
- Ölüm saçan taşeron sistemi. Soma’da taşeron görüntüde yok ama uygulamada olduğu aşikâr. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Cumhuriyet Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer’e anlattığı “Görüntüde taşeron yok ama uygulamada galeriyi vermişler taşerona” sözleri her şeyi açıklıyor. Keza Sözcü gazetesi bakın ne diyor: “... Taşeron şirketler Soma’ da tam bir insan pazarı kurmuş. İddiaya göre Soma’ daki işleyiş şöyle: Gema Mühendislik, Gürses Madencilik ve Olimpia Madencilik adlı şirketler, Soma Holding’ in talebine göre madene işçi gönderiyor. İşçi gönderen şirketlerin en büyüğü Gema Mühendislik. Taşeron şirketler, her işçinin maaşından yüzde 20-30 oranında ücret alıyor. Soma’ daki madenden emekli olan Eyüp Gülmez, taşeron sistemle ilgili ‘1500 lira maaşla çalışan işçi aslında 2000 lira maaş alıyor. Geri kalan 500 lirayı taşerona verilmek üzere madene teslim ediyor. Eğer parasını teslim etmezse işten çıkarılıyor’ bilgisini verdi...”
- Tarım ve hayvancılığın bitirilmesi. Soma katliamında ölenlerin çoğu tarımdan ayrılan çiftçiler. Mesleki eğitimleri olmadığı için madenlerde, inşaatlarda düz işçi olarak, düşük ücretlerle çalışıyorlar. Ve işçilerin çoğu gırtlağına kadar borç içinde.
- Dünyada maden güvenliği en kötü ülkelerden biriyiz ve sorunun önemli bir nedeni özelleştirmeler. TEPAV’ın 2010 yılında yayımladığı maden raporu bu ve benzeri kazaların sürpriz olmayacağını gözler önüne seriyor. Hükümet açısından ‘enerji ithalatına bağımlı’ Türkiye için özelleştirme ‘stratejik öneme sahip’. Ancak ülkeye dayatılan tamamen yanlış bir özelleştirme. Beraberinde sendikasızlığı ya da “sarı sendika” diye tanımlanan işçi hakkını korumayan göstermelik sendikayı getiriyor. Rant ve maksimum kâr üzerine kurulu sistemin tek bedel ödeyeni işçi. İşveren ve hükümet arasındaki ilişkiler yumağı sadece Soma’daki madenlerde değil Türkiye’nin her yerinde sayıları pıtrak gibi artan tüm madenlerde...
Son 7 yıldır madencilik sektöründeki ihalelerin çoğunu kazanmış bir şirket Soma Holding. İhaleyi son derece düşük fiyat vererek alması, çıkardığı kömürün tümüne devlet alım garantisi olması, bunların bir kısmının AKP iktidarı tarafından oy beklentisiyle vatandaşa bedava dağıtılması işin bir yönü... Diğeri de elde ettiği kazançla madencinin çalışma koşullarını iyileştirmek yerine ranta yönelmesi ve İstanbul’da inşaat yaparak üstelik yasaları ihlal ederek inşaat yapması ve kat karşılığı kiraya vermesi...
Dedik ya Pandora’nın kutusu açıldı bir kere... Gezi ile başladı süreç. Polisin kitlesel gösterileri bastırma yöntemi, ardından yargı ve polis üzerindeki kontrolünü artırması, geçen aralık ayındaki yolsuzluk skandalının ardından Twitter ve YouTube’u kapatması, Tayyip otoriterliğinin sadece Türkiye’de değil tüm dünyada nam saldığı bir dönemin sonunda Soma cinayeti yaşandı. Ve her ne kadar maden işçileri ve ailelerinde “gelecek kaygısı ve iş kaybetme” korkusu yoğun olsa da bir kez ok yaydan çıktı. Ve bu yalnızca AKP karşıtı olup olmama sorunu değil, öncelikle sistem sorunu, “bu vahşi kapitalizme artık dur deme” ve bunun için güçleri birleştirme zamanı. Gezi’de işçi yoktu. Orta sınıf ve gençler vardı. Şimdi buna emekçi de eklendi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları