Piyasa kapitalizminin tahtını koronavirüs sallıyor

28 Şubat 2020 Cuma

Geçen ekim ayında yani bundan yaklaşık 4 ay önce Küresel Sağlık Güvenliği 2019 Raporu açıklanmıştı. Raporda şu dikkat çekici uyarılar vardı: “Dünya genelinde ülkelerin ulusal sağlık güvenlikleri hayli zayıf. Hiçbir ülke salgın hastalıklar konusunda tam hazır değil ve her ülkenin ele alması gereken önemli açıkları var.” Aradan 3 ay bile geçmeden bir koronavirüs belası ile karşı karşıya kaldık. 

Artık adı Covid-19. Çin’de başladı ama büyük hızla yayılıyor. 

Bugüne kadar açıklanan vaka sayısı 82 bin 548. Ölüm oranı yüzde 3.28...

Nereye kadar gidecek? Bilinmiyor. Ama küresel korku ile virüsün küresel yayılma hızı at başı... Ve bu korku, haklı bir korku...  

Hazırlıksız yakalandık diyebilir miyiz? Evet. Çünkü bu ve benzeri uyarılar göz ardı edildi. Ülkelerin sağlık sistemleri ticarileştikçe bozuldu. Uluslararası şirketlerin çıkarları ve piyasa daima halkların sağlık hakkı ve güvenliğinin önüne geçti. 

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı “Epidemi ilan etme konusunda karar vermek zorunda olduğumuz bir noktadayız” diyerek dün önemli bir açıklama yaptı: Her ülke ilk koronavirüs vakasına hazırlanmalı. Hiçbir ülke topraklarında virüs olmayacağı kanaatine kapılmasın. İlk vaka geldiğinde ne yapacağız? İzolasyon merkezimiz, yeterli ekipmanımız var mı? Ülkeler şu an bu soruları kendine sormak zorunda. Endişe ve panik bize yardımcı olmayacak.. 

Peki hazır mıyız? Gerçekten hiç vaka yok mu Türkiye’de, yoksa saklanıyor mu? 

Gelinen noktada “güven ve şeffaflık” son derece önemli. Bir cadı avına doğru evrilme olasılığı var ve bunun zaten kaygan bir zeminde seyreden toplumsal barışı tamamen bozma olasılığı büyük. Peki bu olasılıklar göz önüne alınıyor mu? 

Koronavirüs insanlığın ortak sorunu. Öyle ki büyüklüğü sadece 40 nanometre olan, gözle görülemeyen, tam olarak canlı kategorisine bile girmeyen bir organizma karşında 7.5 milyar insan çaresiz. Küreselleşmenin en hızlı en somut gerçeği olarak karşımızda duruyor. Herkesi dize getiriyor. Piyasalar allak bullak, turizm çökme noktasında, ürün tedarik zincirleri bozulmuş durumda... Covid-19’un tespit edildiği ülkelerde sokaklar bomboş, market rafları büyük hızla boşalıyor, restoranlar, alışveriş merkezleri sinek avlıyor. 

Güney Kore’de Samsung Electronics, bir çalışanında virüsün görülmesi üzerine Gumi’deki akıllı telefon üretimi tesisindeki operasyonlarını durdurdu. 

Apple, iPhone üretiminin yavaşlaması ve Çin’deki Apple mağazalarının kapanması nedeniyle üç aylık gelirlerinin bir darbe alacağı konusunda uyardı. 

Peki o zaman şunu da soralım. Üretim ve hizmetlerdeki bu ani düşüşler toplumların tüketim alışkanlıklarını etkileyebilecek bir noktaya gelebilir mi? 

Çin dünyanın en kalabalık en yoğun nüfuslu ülkesi. Ve Çin halkının neredeyse yarısı bir aydan fazla bir süreden beri bir nevi ev hapsinde. Karşı karşıya kaldıkları bu hastalığın yaşam, aile ve toplum üzerindeki sonuçları üzerine düşünmek için bolca zamanları oldu. Şimdi sırayla bunu diğer ülkeler de yaşamaya başladı. Büyük olasılıkla sıra bize de gelecek. 

Ama şunu söylemeliyim: Covid-19 krizi, ekonomik büyümenin sosyal refahın üzerine çıkarıldığı piyasa kapitalizminin tahtını büyük bir şiddetle sarsmaya başladı. Belli ki daha da sarsacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları