Nasıl bir eğitim?

27 Mart 2013 Çarşamba

\n

\n

Tao Yolu Öğretisi ve Doğan Kuban


\n

“Kısaltmak için önce uzat. Devirmek için önce yücelt. Almak için önce ver. Dolmak için boş ol. Yeni kalmak için kullanılmış ol...”
Tao Te Ching, yani Tao Yolu Öğretisi Çinli filozof
Lao Tzu’nun, bundan 2500 yıl öncesinin bilgi ortamında, doğa-insan ilişkisini dinsel ve mistik yorumlara bulaştırmadan anlatan ve insanın doğayı izlemesini öneren, dünyanın en çok okunan kitaplarından biri.
Tao Yolu Öğretisi’ni Prof.
Doğan Kuban’ın çeviri-yorumu ile karşımda görünce afallamadım değil... Mimarlık ve kültür dünyamızın “bilge”si; kentleşme, sanat ve tarih konularındaki yapıtları ile tanıdığımız Doğan Hoca bu kez güçlü kalemini bambaşka bir alanda oynatmıştı. “Tao Te Ching’in 65 yıllık okuyucusuyum. Lao Tzu’nun bir şekilde kendi yaşamımla bütünleştirdiğim öğretisini kendi görüşlerime göre yorumladım. Bu çalışma 65 yıl boyunca beni dünyaya değişik şekilde bakmaya yöneltmiş bir bilgeliğe saygı ve sevgimin ifadesidir” diye yazıyor kitabın önsözünde. Benim ise kitabı elime alıp daha ilk sayfalarını çevirdiğimde aklıma geçen ay kaybettiğimiz Fransız filozof Stephane Hessel geldi.
Bir 21. yüzyıl manifestosu idi Fransız filozof
Stephane Hessel’in “Öfkelenin!” kitabı. 94 yaşında yazmıştı. “Öfkelenin”den 4 ay sonra, bir söyleşi kitabı olan “Engagez-Vous! / Mücadeleye Katılın!” ile insanları, toplumları bir davaya sahip çıkmaya, somut hedefler etrafında mücadeleye davet etmişti. Pilot, diplomat, eğitimci, sosyalist, insanlığın geleceği için örgütlü mücadelenin gerekliliğinin altını çizen bir hümanist. Fransa işgali, Nazi dönemi, Çin’in Mao’su, Stalin Rusyası ve diğerleri... Arkasında o kadar uzun bir yaşanmışlık bırakmıştı ki... Hesse “Bugünün problemleri gençliğimizin sorunlarından daha ağır değil ve deneyimlerimize göre ‘çözülemez hiç değildiyordu. Dünya bir felakete sürükleniyor duygusunun çok hâkim olduğunun farkındaydı ama umudunu yitirmiş değildi. Bu yüzden de insanlığa “Öfkelenin” diye seslenmişti.
Doğan Hoca da Tao Yolu Öğretisi üzerinden insanlığa aynı şekilde çağrıda bulunuyor.
“Lao Tzu’nun dünya üzerine düşüncesi, onun kaostan kaynaklanan, ortaya çıkan ve yavaş yavaş şekillenen bir olgu olduğudur. İnsanların çok az şeye kanaat etmeleri, savaş düşmanlığı, sevgi, bilgelik... Şiddet ve savaş düşmanıydı. Alçakgönüllü olmayı, azla yetinmeyi öneriyordu. Gerçi, Lao Tzu’nun kendi yapıtında belirttiği gibi insanlar onu anlamıyorlardı. Bugüne kadar da anlamadılar. Sonuçta elleri birbirlerinin boğazında olan insanlar dünyasına ulaştık. Açlıkla, doğal afetlerle, savaşla tehdit altında olan 7 milyarlık bir dünyada yaşıyoruz” diyerek eğer günümüzde evrensel bir uygarlıktan bir şeyler bekleyenler varsa, Tao Te Ching’in bugünün insanına hâlâ bir şeyler öğretecek bir yapıt olduğunu vurguluyor. Tao öğretisi çağdaş insanı ve toplumları kemiren, maddi başarı ölçütü üzerine kurulu, insana saygısız, egemenlik ve sömürü doktrini olan kapitalist dünya görüşünün karşıtı.
Doğan Hoca’nın vurguladığı gibi tüm bunların günümüzün acımasız, obur, bencil ve vurdumduymaz toplumlarını yollarından çevireceğini beklemek zor. Ama yine de bir umut...

\n

Uluslararası veriler açıklandığında çoğu zaman rakamlar havada uçuşur. Ülkeler arası sıralamalar yapılır, o kadar. Eğitimde, sağlıkta, yolsuzluk verilerinde, rekabet gücünde... İşin arka planına, yani bir ülkenin başarısının ya da başarısızlığının arkasındaki nedenlere fazla kafa yorulmaz. Dün Danimarka’da yaşayan bir dost ile konuşuyorduk. 15 yaşındaki oğlunun bir hafta süre ile bir hastanede çalıştığını söyledi. İlgilenince de daha detaylı anlattı: Danimarka’da lise eğitiminden hemen önce yani ortaokul son sınıftaki öğrencilere yönelik bir uygulama varmış. Öğrenci bir meslek seçiyormuş ve o meslekte bir hafta çalışıyormuş. Kimi ekmek fırınında, kimi bir radyoda, kimi anaokulunda çalışmış çocukların. Hem işe gidip gelmenin ne olduğunu görüyorlar hem de o meslek ile ilgili bir fikir sahibi oluyorlar. Bizim genç ise bir hafta süreyle bir hastanenin tanı laboratuvarında çalışmış. Genetik ve kan bankası birimlerinde. Örneğin bir kesiti boyayıp mikroskopta bir günlük süre içindeki değişimini izlemiş...
Daha fazla söze ne hacet. Tam da Türkiye’deki eğitim sistemi gibi değil mi(!)

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları