Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Küresel Kriz ve Sonrası

17 Ağustos 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

Yaşadığımız küresel çapta bir devlet borcu krizi... Yunanistan, Portekiz, İtalya... Sırada İspanya... Standard and Poor’s tarafından ABDnin kredi notunun düşürülmesi... Her bir ülkenin kendi özelliğinden kaynaklanan sorunları olsa da hepsinin birleştiği ortak nokta artık kaldıramayacakları kadar devasa kamu borçlarının olması. Bu şu anlama geliyor: Bu ülkeler gelirlerinin çok üzerinde harcama yaptılar. Devletlerin tüm gelir kaynaklarını sermayenin hizmetine sunması, devletleri kendi işlevlerini kısa dönemlerde dahi yerine getirmeleri için harcanacak parayı bulamamak sorunu ile baş başa bıraktı.

\n

Bu sefer de devletler, yüksek faizli krediler aldılar. Böylece bir yandan holdinglerin, bankaların vergilerini aşağı çekerek, diğer  yandan burjuvaziye rant ödemeye başlayarak, devlet borçlarının, kar topu gibi büyütülüp dev boyutlara çıkmasına neden oldu ve borçlarını zamanında ödeyemeye başladılar. Küresel ekonomi borç krizini ne yazık ki borçlu ülkelerle sınırlamıyor, zincirleme etki de söz konusu ve son günlerde uzman uyarıları tam da bu yönde. IMFnin geçen hafta yayımlanan raporunda yer alan Ekonomi tarihinde hiçbir zaman bu kadar çok ülkede, bu kadar fazla borç büyümemişti sözleri göz ardı edilemeyecek kadar önemli. Deutsche Bank da raporunda, küresel borç krizinin erken aşamalarındayız derken bundan sonraki aşamanın bir resesyon-ekonomik daralma olacağını söylüyor.

\n

***

\n

Bir dönem François Mitterandın da danışmanlığını yapan dünyaca ünlü ekonomist Jacques Attali 11 Ağustosta Le Monde gazetesinde kendisi ile yapılan bir söyleşide Kriz kesinlikle kontrol altına alınmış değil. Ne ABDnin kamu ve özel borçları ne yönetim zaafiyetleri. Aynı şey Avrupa bölgesi için de geçerli. Aslında süregelen sistem kıskaç altında ve piyasalar bir gün bunun bedelinin ödeneceğini iyi biliyor. Soru şu: Fatura kime çıkacak? 31 Temmuzda borçların yapılandırılması ile ilgili yapılan toplantıda kalıcı bir çözüm oluşturulamadı. 16 ay içinde her şey yeniden başlayacak. Bu sanki bir alkolikler toplantısında herkes artık bir daha içki içmeme kararı alıyor ve toplantı sonunda anlaşmamızı kutlamak için son bir kadeh içelim demeye benziyor diyor. Ve ardından şunu ekliyor: Piyasalar siyasetin tatilden dönmesini beklemez ki... Siyaset piyasanın bir adım önüne geçmedikçe daima kaybetmeye mahkûm.

\n

Peki hal böyleyse yeni bir küresel ekonomik sistemin oluşturulması için çaba sarf etmek gerekmiyor mu? Bu ise aynı zamanda sosyal demokrasinin de kendisini sorgulaması anlamına geliyor.

\n

***

\n

Kamu borçları krizin ana eksenini oluşturuyor ve bu noktada sosyal demokrasi bu sorun üzerinde gerçek bir kültürel savaşım vermek zorunda. Bir think thank kuruluşu olan Eurocitenin Genel Sekreteri Frederic Menager yine Le Monde gazetesinde yayımlanan Sosyal Demokrasi Borç Krizinde Boğuluyor mu?” başlıklı makalesinde Yunanistan krizi tüm teknik ve finansal yönlerinin gerisinde önemli bir politik gerçeği de gözler önüne seriyor diyerek şu saptamayı yapıyor: Avrupa sosyal demokrasisi var olan sistem sorununa neoklasik liberalizmden ayrışan farklı ve orijinal bir yaklaşım getirebilir. Borçların azaltılması bu açıdan önemli bir çıkış yolu olabilir. Toplumların kendi ayakları üzerinde durma kapasiteleri üzerine kurulu bir politikayı temel olarak almalıdır.

\n

Borç krizi çokboyutlu ve sadece günü kurtarma politikaları ile sona germeyeceği kesin. Bu yüzden bugüne kadar büyük bir rehavet içinde olan dünya sosyal demokratlarına belki de hiç olmadığı kadar büyük bir görev düşüyor. Konuyu tartışmayı sürdüreceğiz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları