Kadın İstihdamı: Yalanlar ve Gerçekler

25 Haziran 2014 Çarşamba

Nazmiye K. 30’lu yaşlarının başında. Anadolu’nun bir köyünden evlenerek İstanbul’a geldi. Kocası hiçbir işte fazla tutunamadığı için mecburen çalışmaya başladı. Biliyorsunuz Türkiye’de ortalama eğitim seviyesi 5 yıl. Bizim Nazmiye de işte tam bu ortalamanın içinde. İlkokul mezunu bir kadın ne iş yapar? Konfeksiyonda ya da hizmet sektöründe çalışır ya da evlere temizliğe çocuk ya da yaşlı bakımına gider. Nazmiye şanslıydı. Bir restoranda iş buldu. Bulaşıkçılık yaptı uzun yıllar. Zeki, hırslı ve çalışkan bir kadın, şeflerine kendini sevdirdi ve hamur yapım bölümüne geçti. Küçük yaşta bir oğlu var Nazmiye’nin. Oturduğu semtte bir kadın ile anlaşmış, aylık ücret karşılığı oğluna o bakıyor. Tabii bir de işsiz kocasına. Üstelik kocasının borçlarını da ödüyor mecburen, eve icra gelip de eşyalardan olmasınlar diye. Tüm zorluklarına karşın çalışıyor olmaktan son derece memnun. “Başka türlü bu kıskacı kırmam mümkün değil” diyor...
Bunları niye anlattım durup dururken? Çünkü geçen hafta Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Türkonfed’in ikincisini açıkladığı “İş Dünyasında Kadın” raporunun açıklandığı toplantıya katıldım. Raporları hazırlayan akademisyen kadrosundan Prof. Dr. Kadriye Bakırcı ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz’ın sunumlarını dinledim. Hayli çarpıcı bulguları var. İsterseniz önce onları özetleyeyim.
Kadının iş dünyasındaki yerini incelediği ilk raporu 2007 yılında kamuoyu ile paylaşmıştı Türkonfed. İkinci rapor 2006 ve 2012 yılları arasında 6 yıllık dönemi karşılaştırıyor. 6 yılda sadece 2 milyon kadın istihdama katılabilmiş. TÜİK verilerine göre 2006 yılında yüzde 23.6 olan kadın istihdamı 2014’te yüzde 29.5’a çıktı. 5.9 puanlık artışını AKP iktidarı büyük müjdeli haber olarak açıklamıştı ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Türkonfed’in çalışmasına göre bu 2 milyonluk artışın 450 bini hükümetçe yapılan düzenlemelerle evlerinde yaşlılara ve engellilere baktığı için para kazanan kadınlar. Net asgari ücrete eşit bir para kazanıyorlar. Yani 848 lira civarında. Hükümet yaşlı ve engelli bakan kadınlara yönelik son derece olumlu bir adım atmış ancak arkasını getirmemiş. Zira bu kadınların sosyal güvenceleri yok. Devlet ücret ödüyor ama
SGK kapsamına almıyor. Yani, devlet 450 bin kadını “kayıt dışı” hatta “kaçak işçi” statüsünde çalıştırmış oluyor.
Türkonfed Başkanı Süleyman Onatça bu durumu, “Kamu bir nevi sosyal güvencesiz istihdam yaratmış oluyor. Oysa bu hizmetin kurumsallaştırılması ve bu hizmeti yerine getiren kadınlarımızın sosyal güvenceye kavuşturulması gerekmektedir” diye tanımladı.
2 milyon yeni kadın istihdamının 450 bini böyle. Peki, geriye kalanı? 600 bini tarım sektöründen kaynaklanmış. AKP bu kadınların tarımda çalışmasını kayda geçirmiş ama onların da yaklaşık yüzde 96’sı kayıt dışı. Yani hâlâ ücretsiz tarım işçisi olarak çalışıyorlar.
Hatırlarsınız. Bundan bir iki yıl önce AKP yeni istihdam teşvik paketini açıklamıştı. Bu pakete göre kadın işçi çalıştıran işyerlerinde kadınların primleri 4 yıl boyunca devlet tarafından üstlenilecekti. Türkonfed’in raporuna göre bu teşvikten sadece 110 bin kadın yararlanabilmiş. Sayının bu denli düşük olmasının nedeni bürokratik işlemlerin karmaşıklığı ve uzunluğu...
300 bine yakın kadın İşkur’un meslek kurslarını bitirerek işe başlamış. Ve 500 bini ise üniversiteyi bitirip işe başlayanlar.
Özetleyecek olursak, 6 yılda 2 milyon yeni istihdamın neredeyse yarısı AKP’nin rakamlarla oynaması ile gerçekleşti. Gerçekten kadın istihdamını artıracak politikaların hemen hiçbiri uygulamaya alınmadı. Zaten pek istendiği de söylenemez. Doç. Yılmaz sunumunun “Ne gerçekleşmedi?” başlıklı bölümünde, “Kreş ve gündüzlü bakımevleri sayısı yeterince artmadı. Bakım sigortası kurulmadı. Aile yardımları sigortası kurulmadı” diyerek durumu açıklıyor.
Nazmiye, bu ülkenin kadın gerçeği içinde sadece tek bir örnek. Farklı koşullarda büyümüş ve yetişmiş olsaydı bugün ya bir şirketin üst pozisyonlarında çalışıyor olurdu ya da kendi işini kurardı. Yine de şanslı bir yandan çünkü zeki, azimli ve sınırlarını zorluyor. İkinci bir çocuk doğurmanın iş yaşamının sonu olacağını çok iyi biliyor ve oğlunun doğru dürüst bir meslek sahibi olması için her şeyi yapacağını söylüyor. Peki, ya diğerleri?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları