Filler tepişirken... Tekno-sömürgecilik

09 Ağustos 2024 Cuma

Dünya kaotik... Ortadoğu’da savaş çanları, tehditler... İklim değişiminin küresel etkileri, göçler... Filler tepişiyor ve her zamanki gibi birileri eziliyor...

Geçen hafta Türkiye ve dünyada gıda fiyat endeksleri arasındaki makasın neden açıldığını irdeleyen yazıyı bu sözlerle bitirmiştim. Bu hafta gıda yerine teknoloji ile yazıya devam.

Biliyorsunuz Türkiye’nin teknoloji gündemi önce Instagram’ın, ardından çevrimiçi oyun platformu Roblox’un kapatılmasından, TikTok’un da kapatılmak üzere tencereye konup pişirilmeye başlanmasından ibaret. Unutmayalım, biz ülke olarak teknolojinin üreticisi değil kullanıcısıyız. Bizi yönetenlerin aklı da o şekilde işlediği için bir adım ileriye gidemiyor; içinde bulunduğumuz bütçe krizini aşmanın bir yolunun da yüksek teknoloji üretimi olduğunu bilsek de bir türlü uygun koşulları yaratamıyoruz.

Yapay zekâ, yarı iletkenler, sentetik biyoloji, kuantum hesaplama, blok zinciri gibi kritik teknolojilerin tasarımı, geliştirilmesi ve üretimini kontrol etmek için başta ABD ve Çin arasındaki rekabet olmak üzere kıyasıya bir savaş var.

Geçen yıl ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yaptırılan ve 64 yeni teknolojideki rekabeti ölçen araştırmaya göre Çin bu alanların yüzde 80’inden fazlasında ABD’yi geçmiş durumda.

ABD-Çin rekabeti teknolojik alanda tırmandıkça, diğer ülkeler de taraf seçmek ve seçtikleri müttefikin farklı teknolojilerini, standartlarını, değerlerini ve tedarik zincirlerini benimsemek zorunda kalacak. Bu durumun, küresel istikrarı baltalayan yeni bir teknolojik sömürgecilik dönemini başlatabileceği dillendiriliyor.

Eski sömürgeciliğin aksine teknosömürgeciliğin derdi toprak ele geçirmek değil tabii; günlük hayatımızın ve ekonomilerin temelini oluşturan teknolojilerin kontrolünü elde etmek. ABD ve Çin bunun için küresel tedarik zincirlerinin en yenilikçi alanlarını kendilerine çekiyor ve stratejik darboğazlar yaratıyorlar.

Örnekler verelim: Çin, lityum piller gibi kritik hammaddelerde tedarik zincirinin kontrolünü ele geçirdi ve dünyanın önde gelen elektrikli araç üreticisi olmayı başardı. ABD’li kimi şirketler çip tasarım yazılımında lider konumunda. Avrupa kilit oyunculardan biri olma peşinde. STEM (fen bilimleri, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarında diğer ülkelerdeki başarılı genç beyinleri çekerek ABD’den daha fazla girişim yaratmanın peşinde. Bunu da başarıyor.

Teknoloji egemenliği her an karşısındakine silah olarak doğrultulmaya hazırdır. Derinlemesine yerleşmiş asimetrik bağımlılıklar geliştirerek ülkeleri etkili bir şekilde tekno-ekonomik köleliğe iterler.

Örneğin ABD’nin İngiltere’yi Çinli Huawei’yi 5G ağından dışlamaya zorlaması; eğer yapmazsa Amerika’nın istihbarat ağına ve çip tasarım yazılımına erişimini engellemekle tehdit etmesi.

Bu yılın başında da Hollanda da yine ABD tarafından Çin’e mal tedarik etmemesi için baskı altına alındı.

Çin ise buna karşılık vermek amacıyla mikroçipler ve güneş panellerinin temel girdisi olan galyum ve germanyum ihracatını kısıtladı. (www.projectsyndicate.org tekno sömürgeciliğin yükselişi.)

Bizim gibi ülkeleri bekleyen ne peki? Basit elektronikler üretmek, nadir metalleri rafine etmek, veri madenleri gibi bulut hizmetlerine ev sahipliği yapmak. Kısacası teknolojik egemenlerin ihtiyaçlarını karşılayan tekno-sömürgeler olmak.

Konu alabildiğine derin. Tek başına ülkelerin bu soruna çözüm bulması kolay değil. Ama en azından tehlikenin farkına varılabilir ve bir tartışma zemini oluşturulabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hücum! 30 Ağustos 2024
Yaklaşan dalga 23 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları