Dünyanın Her Yerinden 19 Gazeteci Sanofi'de Buluştuk...

28 Kasım 2012 Çarşamba

PARİS - Yaşam biçimleri hızla değişiyor. Tüketim kalıpları, yeni teknolojiler ve hızlı kentleşme, soluduğumuz havayı, yiyip içtiklerimizi, kullandığımız ürünleri de farklılaştırıyor... Tabii tüm bunların doğal sonucu olarak hastalıkları da... Obezitenin birçok ülke için ciddi tehdit haline gelmesi, kanser hastalıklarının hızla artması, demografik değişimler...

\n

Ülkelerin sağlık ekosistemlerini değiştiren unsurlar... Ancak bunların yanı sıra ilaca erişimin daha kolaylaşması, tıptaki gelişmelerin birçok hastalığı tedavi edilebilir hale getirmesi gibi gerçekler de var...

\n

2 hafta önce gelişmekte olan ülkelerden 19 gazeteci Pariste bir araya geldik. BRIC ülkeleri Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilyanın yanı sıra Endonezya, Meksika, Vietnam, Mısır, Kolombiya ve Birleşik Arap Emirliklerinden... 100 yılı aşkın bir süredir dünya çapında yenilikçi ilaç endüstrisinin oyuncuları arasında yer alan Sanofi Grubunun biz gazetecileri bir araya getirme amacı hem sağlık alanında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi vermek hem de faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını anlatmaktı... 110 bin çalışanı ile 110 ülkede faaliyet gösteren ve bugün pazarda 300ü aşkın ürünü olan bir grup Sanofi. Türkiyede de iştiraki Zentivanın Eczacıbaşından devraldığı Lüleburgaz tesislerinde üretimini sürdürüyor. Sanofinin önemli bir özelliği, 65 yeni bileşik ve aşı üzerinde çalışmaları yürütmesi. Tropikal bölgelerde her yıl çoğu çocuk 10 bin kişinin ölümüne neden olan deng virüsüne etkili ilk aşıyı geliştiren de Sanofi. Önce grubun CEOsu Christoper Viehbacher ve Ar-Ge Başkanı Elias Zerhouninin anlattıklarını dinliyoruz, ardından bölgelere göre 3 gruba ayrılıyor ve küçük bir workshop’a katılıyoruz... Viehbacher kanser hastalıklarının 3te 2sinin önlenebilir hastalıklar olduğunu anlatıyor. Sigara kullanımı ve kötü beslenme bu hastalıkları en fazla tetikleyen unsurlar...

\n

Hastalık ve yoksulluk arasındaki kısırdöngü hepimizin bildiği bir gerçek. Sorun bunun nasıl kırılacağında ve biz dünyanın farklı yerlerinden 19 gazeteci bu sorunun yanıtını aramaya çalışıyoruz kendi ölçeğimizde...

\n

Sağlık ekosisteminin başlıca aktörleri hükümetler, ilaç şirketleri, sivil toplum ve akademik dünya. Hükümetlerin sağlığa ayırdıkları bütçeyi nasıl kullanacakları son derece önemli. Hastanelerle mi doldurmak yoksa önleyici tıp mı? Bilgilendirmek mi?

\n

Sonuçta hastalık ortaya çıkmadan önce yapılacak harcama, insanlar hasta olduktan sonra yapılması gereken harcamadan çok çok daha az... Peki, öyleyse neden bu yapılmıyor?

\n

Peki ya ilaç şirketleri?

\n

Bizim grubumuzu bilgilendiren Sanofinin İlaca Erişim Direktörü Dr. Robert Sebbag, son 15 yıldır ilaç şirketlerinin toplumsal sorunlara çok daha duyarlı olduklarını söylüyor. Sanofi, örneğin, öncelik alanlarını pandemik hastalıklar, uyku hastalığı ya da Leishamanias gibigöz ardı edilen hastalıklar”, kronik hastalıklar ve aşı olarak belirlemiş. Ve gerçekten bu alanlarda önemli çalışmalar yürütüyor. Mesela dünya nüfusunun yarısı hâlâ sıtma tehdidi altında ve şirket yoksul ülkelerene kâr, ne zararmantığıyla çok düşük ücretli bir ilaç geliştirmiş. 3 günlük bir tedavi 0.5 dolar karşılığında.

\n

Dayanamayıp ben de Sebbaga yöneltiyorum sorumu: İlaç şirketleri daima dünyanın en kârlı sektörleri arasında oldu. Ve ilaç sektörü yıllar boyu özellikle yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde istediğini yaptı. Peki, neden 15 yıl önce değişim başladı?

\n

Sebbag, alabildiğine dürüst yanıt veriyor: Çünkü gelişmekte olan ülkeler artık talep etmeye başladılar. İşin bir yönü, rekabetin ilaç şirketlerini bu doğrultuda çalışmalar yapmaya zorlaması; bir diğeri de imaj. Sektörün zedelenen imaj sorununu düzeltmesi gerekiyordu.

\n

Mısırlı meslektaşımın Neden yoksul ülkeler yenilikçi ilaçlara çok daha geç erişiyor?sorusunun yanıtı da hemen geldi: Bunu yapacak olan özel sektör değil. Olamaz da...Bu baskıyı toplum oluşturmalı...

\n

\n

NOT: Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali yarın İstanbul’da başlıyor.

\n

2 Aralık’a kadar sürecek festivali kaçırmayın.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları