Tarihin Tekerrürü!

15 Eylül 2015 Salı

Türk siyasal tarihi tekerrür ediyor! Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal 1989’da Başbakanlık’tan Cumhurbaşkanlığı’na sıçradı. Anavatan Partisi yok oldu! Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel de 1993’te Cumhurbaşkanlığı’na sıçradı. Adalet Partisi yok oldu!
Cumartesi günü Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kongresi yapıldı. Merkez Yönetim Kurulu’na tek liste aday oldu. Ahmet Davutoğlu kerhen genel başkanlığa seçildi!
Kuzey Kore yönetiminde, liste nasıl tepedeki adamca hazırlanıyorsa, AKP’de de benzeri olay yaşandı. Listeyi Ak Saray hazırlamıştı… Bu olgu AKP içinde yaşanacak bölünmelerin bir işareti olarak kabul edilebilir.
Yıllarca “beraber yürüdük bu yollarda” diyen AKP’lilerin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Sultan’ı şu sözlerle yorumladı: “Kuruluşta bizdik, şimdi ben olduk… Karşımızdaki insanı yarı tanrı haline getirmenin manası yok!”
Partinin kurucularından Abdullah Gül kongreye davet edilmemişti. Arınç, bu durum için “Kıytırık davetlerle bu işler olmaz…” deme gereği duydu. Listede Arınç da yoktu. Gül yanlılardan hiç kimse yoktu… Hatta Davutoğlu’nun yakınları bile yoktu. Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Hüseyin Çelik gibi adlar da yoktu!
Kimler vardı? Varsa yoksa Sultan’ın gölgesi vardı! Türkiye’de gerçek, dürüst bir siyasal yapılanmanın sürmesi isteniyorsa, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk olaylarının aydınlanması gerekiyor. Ama gel gör ki bu olayları değil aydınlatmak, yasal fezlekeyi TBMM’de önleyen dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, genel başkan yardımcısı seçiliyordu!
Sultan’ın “Başdanışmanlığına” atanan ve aylığını devletten alan Binali Yıldırım vardı. Ankara Valisi’ni lojmandan çıkarıp yerine yerleşen, seçilmiş hiçbir unvanı olmadığı halde, hâlâ lojmandan çıkmayan Sultan’ın vefalısı Efkan Ala vardı! Eşbaşbakan Ömer Çelik vardı!
70 kadar üç dönem milletvekili 7 Haziran seçimine katılamamıştı. Şimdi katılabilecekler. 7 Haziran’da 3 dönem olanlara bir ayrıcalık yapıldı. Onlar da katılacak. Pek çok AKP’li de ilk kez milletvekili olmuştu. Şimdi aralarındaki rekabet partiyi elbette olumsuz etkileyecektir.
AKP’nin kurulduğu günden bu yana girdiği seçimlerdeki oy oranları ekli çizelgede görülüyor. AKP gittikçe eriyor. Eridikçe Sultan, yenilen pehlivandan farksız olarak, 400 milletvekili diye tutturuyor, 2-3 cephede savaş bile açıyor.
7 Haziran’da AKP’ye 6 bin 223 adaylık başvurusu yapılmıştı. Şimdi bu sayı yaklaşık 3 bine düştü. Burada iki umutsuzluk var! AKP’nin düşen oy oranı ve adayların önemli ölçüde değişmeyeceği için küskünlerin varlığıdır.

Yabancıların Gözüyle!
Tek yanlı, taraflı düşünüyor olabiliriz. İsterseniz yabancı basına göz atalım…
Alman Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi: “Türkler, Cumhurbaşkanlarının iktidar hırsının bedelini ağır ödüyorlar. Erdoğan bütün ülkeyi etkisi altına alabilecek bir yangın riskini beraberinde getiriyor. Böylece Türkiye, kaynayan bir kazana dönecek.”
Berliner gazetesi: “Açıkça söylemek gerekir ki NATO ülkesi ve Avrupa Birliği adayı Türkiye, iç savaşın eşiğinde bulunuyor.”
Frankfurter Allgemeine gazetesi: “Türkiye’deki gelişmelerle ilgili olarak, PKK’ye karşı bir operasyonla güçlenerek 1 Kasım’da tekrar seçime gitme ve AKP için daha iyi bir sonuç alma hesabı ise şimdiye kadar tutmamış gözüküyor.
Türkiye bir savaşın içinde bulunuyor. Kendisi açısından hayal kırıklığı anlamına gelen 7 Haziran seçim sonuçları ile yeni şiddet arasındaki bağı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisi kurdu.”
Der Tagesspiegel gazetesi: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en azından ortaya çıkan durumun belirli bir bölümünde sorumluluğu olduğunu kabul etmesi gerekiyor.”
İngiliz Guardian gazetesi: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a muhalif daha fazla gazeteci, ‘terörist’ iddiasıyla tutuklandı. 1 Kasım seçimi öncesi Türkiye’de basın özgürlüğü konusundaki endişeler tekrar gündeme geldi.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları